Yıldırım Demirören, pek çok aklı başında futbolseverin düşündüğü gibi, bizim için de Türk futbol tarihinde bir kulübün başına gelmiş en büyük felaket. Şimdiye kadar kritik olarak verdiği kararlardan tek bir tanesinin bile doğru ve yerinde olduğunu hatırlamıyoruz. Ve yine, onu seven tek ama tek bir Beşiktaş taraftarı da tanımıyoruz.
Ama bu yazıda bizim değinmek istediğimiz şey, onun bir çocuğun bile yapmayacağı skandal hataları ya da başkanlık konusundaki kifayetsizliği değil. Onun, bilinçli ya da bilinçsiz, bir yandan "başkancılık" oynarken, bir yandan da Beşiktaş'ı kendine borçlandırmak suretiyle soyup soğana çevirmesi. Bu da yine Türk futbol tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olay.
Demirören şunu yapıyor: Mesela her zaman olduğu gibi Fener'e özenip bir Alex arayışına giriyor. Bunun için bulduğu isim, örneğin Ricardinho. Soruşturuluyor, fiyatı 5 M Euro. Sonra bakıyor, Beşiktaş'ın ekonomisi bu bedeli ödemeye müsait değil. Tam o anda ortaya atlıyor ve "sorun değil, ben kulübümü seviyorum; parayı şimdi veririm, sonra biz cânım kulübümle hesaplaşırız nasıl olsa" diyor. Sonra ne mi oluyor. Kimsenin ona yapmasını söylemediği, kendisinin Fener kompleksinin ürünü olan bu saçma transfer gerçekleşiyor (ve kendisi "Brezilya millî takımının sol açığını aldık" diyor, hiç sıkılmadan). Ve bu transfer sonrası Beşiktaş kulübü, başkanına tam 5 M Euro borçlanıyor. 2 yılın ardından o başkan Ricardinho'yu bedava (!) gönderiyor kulüpten. Bir yöneticilik fiyaskosu gerçekleşiyor ama bu arada olan 105 yıllık çınara oluyor, kulübün 5 M Euro'su Demirören tarafından çalınmış bulunuyor. Bunun gibi, Fener'in 250 bin $ teklif ettiği Ali Güneş 850 bin $ ödenerek alınıyor. Mustafa Doğan, Okan Buruk gibi sayısız fiyasko transfer ile bu soygun devam ediyor.
Ve en önemlisi de Del Bosque. Bir başkanlık ve idarecilik skandalı olan bu öykü nedeniyle Beşiktaş 7-8 M Euro zarara uğruyor. Ve ne enteresandır ki koskoca Beşiktaş kulübünden birisi de çıkıp isyan etmiyor. Biz de merak ediyoruz: Beşiktaş'ın kongresinde bir tane mi yürekli adam yok? Tek bir üye bile çıkıp bunları neden Divan Kurulunda dile getirmiyor? Bunlar cevabı olmayan sorular.
Bugün Vatan gazetesinde diyor ki başkan, "Günü gelince paramı alacağım. Faizi 10 M eder, onu istemiyorum. Sadece anaparayı istiyorum, bu da benim kulübe yaptığım bir kıyaktır." Bir insan bu kadar yüzü kızarmadan konuşabilir herhalde. Beşiktaş taraftarını geçtim, olmayanların bile beceriksizliğinden, kifayetsizliğinden, abuk sabuk demeçlerinden vs. bıktığı bu adamın başkanlıktan ebediyen uzaklaştırılması ve kulüp içinde kurulacak bir komisyon tarafından soruşturma geçirmesi gerekiyor. Birileri bunları ulusal basında yazsın, dile getirsin, Beşiktaş'ın bu adama borcu 100 M olmadan bu vahim soygunu durdursun. Hem Beşiktaş hem de Türk futbolu için çok daha güzel bir gün olacak o gün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder