Biraz önce Lig TV'de gördüm, Kayserispor takımı Trabzon deplasmanında maç boyunca tam 114 km koşmuş.. Bu ölçümlerin yapılmaya başladığı günden beri bir takımın bu kadar mesafe koştuğunu görmedim, hatırlamıyorum. Trabzon'un sayısı da 111 bu maçta. 6 tane gol var, kaçan en az bir o kadar pozisyon var, tartışmalı anlar ve Amrabat gibi inanılmaz oyuncular var.. Bir futbolsever daha ne ister? Fenerbahçe taraftarı olarak bu maçı Trabzon alsaydı bile ben yine bu şekilde konuşurdum, takip edenler biliyor. Ha, tahmin ettiğim gibi Trabzon puan kaybetti ve Fener lider oldu; bu durumda bizim yaşadığımız keyif de ikiye katlanmış oluyor, o ayrı mevzu..
Sadri Şener'in, şayet utanması varsa utanacağı bir golle başladı maç; her yıl G.Saray maçlarında bir bombası olan Suleymanou bu kez onlara kıyak geçti. Ama Türkiye'de (Aykut dâhil) en beğendiğim hoca olan Şota'nın takımı, o kadar organize, özgüvenli ve ne yaptığını bilir bir şekilde oynadı ki, iki kez yenik duruma düşmesine rağmen hiçbir zaman pes etmedi. Sezon başından beri en önemli oyuncularından biri olan Amisulashvili gitmeseydi takımdan, acemi Hamza'nın yerine sağda Önder, stoperde o olsaydı bence Kayseri bu akşam kazanırdı da.. Ama kazanamamış olsalar da bu sezonun şu ana kadarki en gönülçelen takımı durumundalar, burası kesin. Şota da gelecek 5-10 senede dünya futbolunda çok iyi yerlere gelecek bir isim, bundan adım kadar eminim. Maçtan sonra yaptığı açıklamalarla ne kadar iyi bir insan olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu.
Trabzon takımı ise, işler zora girdikçe giderek daha fazla dengesini kaybediyor. Korkudan ödleri patlayan başkan ve teknik direktörü o kadar saçmalıyor, endişelerini o kadar dışavuruyor ki, futbolcuların bu paranoya havasından etkilenmemesi mümkün değil. Şenol Güneş zaten ne kadar iyi bir hoca olsa da hayatı boyunca (tıpkı Hector Cuper gibi) hep "kaybetmiş" bir isim. Bundan sonra da bu durumun değişeceğini sanmıyorum, istısnalar hariç tabii ki. Takımın en önemli oyuncusu olan Selçuk'un yokluğunu fazlasıyla hissettiler bugün. Organizasyondan bu kadar uzak oldukları bir gecede Kayseri gibi bir rakibe kaybetmedikleri için sevinmeleri gerekir.
Haftaya Beşiktaş deplasmanında da işleri zor. Sonra fikstürleri üç haftalığına rahatlıyor. Bence Trabzon'un aklını başına toplayıp ilk iki sıra için varını yoğunu ortaya koyması lâzım. Fener ile bu kadar uğraşırken Bursa gelip onları geçerse çok pişman olurlar.
Trabzon 3 - Kayseri 3
kayseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kayseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
27 Şubat 2011 Pazar
14 Şubat 2011 Pazartesi
Kocaman'dan doğru kadro
Aykut Hoca korktuğum şeyi yapmadı ve gördüğüm kadarıyla Emre'nin eksikliğinde olabilecek en doğru ve efektif kadroyu sahaya sürüyor. Gazetelerde ve internet sitelerinde Cristian ve Selçuk'un orta sahada yan yana oynayacağı gibi, tüylerimizi diken diken eden haberler gördük sabahtan beri ama Kocaman, sezon başından beri elli kere yazdığım ve değindiğim bu cinayeti bu kez işlemedi ve Topuz'u göbeğe çekerek Özer'i sağa koydu. Yabancı kontenjanı nedeniyle Stoch'u oynatamıyor ve bir yandan da Özer'i kazanmaya uğraşıyor. Eğer Özer yine hayal kırıklığı yaratırsa Stoch'u oynatmak adına savunmadan bir stoperi kesebileceği gibi, Niang son haftalardaki o uyuşuk ve bitkin görüntüsünde olursa Semih'i de ileri sürebilir. Niang'ın sol çizgide oynamaması ayrıca güzel. Bu maçtan ümitliyim.
Kayseri ise Tolunay döneminde olduğu iticilik seviyesinin çok uzaklarında, Şota ile birlikte inanılmaz sempatik bir takım hâline gelmiş durumda. Şota, bu ülkede benim en sevdiğim hoca konumunda şu anda ve kendisini bir gün Fenerbahçe'de görev almış olarak görmeyi de cân-ı gönülden isterim. Fener bugün yenilse, onun takımına yenildiği için de minimum seviyede üzülürüm. Ama o zaman da Kayseri'nin şu an bir Fener taraftarı olarak inanılmaz bir antipati ile baktığımız Bursa ve Trabzon'u geçmesini beklerim. Yoksa hiç yenmesinler bizi :)
Şaka bir yana, Fener'in kazanmasını bekliyorum.
6 Şubat 2010 Cumartesi
Polat'a cevap

Kayserispor kulübünün bugün yayımladığı bildiri şöyle:
"Merkez hakem komitesi’ni ve hakemleri uyarmak sayın Adnan Polat’ın hakkı değildir. Bu açıklamalar bir hak arayışı olamaz, olsa olsa bir haksızlık isteğidir. Sayın Polat bilmelidir ki, yıldız oyuncuya sahip tek kulüp Galatasaray değildir. Her zor maçtan önce rakibi, hakemi baskı altında tutma gayreti, futbola zarar vermekten başka bir şey olamaz."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)