29 Ağustos 2008 Cuma

Gönülçelen filmler #5: Groundhog Day (1993)

Çocukluğumuza damgasını vuran "Hayalet Avcıları" filminde avcılardan biri olarak tanıdığımız (aynı zamanda senaryo yazarlarından biriydi), daha sonra yönetmenliğe merak saran ve çok da başarılı işlere imza atan Harold Ramis'in yönettiği (bizdeki ismiyle) "Bugün Aslında Dündü" sinema tarihinin en iyi romantik komedilerinden biri. Bunu söyleme nedenim filmin, bir romantik komediden çok daha fazla olması. Hem romantik, hem komik, hem son derece duygusal, hem bir dönüşüm filmi hem de senaryosundan ve yönetmenliğinden pür zekâ fışkıran bir film. Başrolünde, yine Hayalet Avcıları'ndan kaçık doktor olarak tanıdığımız Bill Murray'nin performansı ise görmelere seza.

Televizyonda hava durumu spikeri olan Phil Connors, 2 Şubat Köstebek Günü için her yıl olduğu gibi nefret ettiği Pennsylvania eyaletinin Punxsutawney kasabasındaki festivale gidecektir. Festivalde bir köstebek (onun da adı Phil!) eğer kulübesinden çıktığında kendi gölgesini görür ise kış 6 hafta daha uzarmış, yerden kar kalkmazmış, inanış bu. Hava durumu sunucusu olduğu için bir nevi magazin muhabiri olarak her yıl oraya gidip bu haberi yapmak zorunda olan Phil zaten uyuz, narsist, herkesi aşağılayan, mutsuz bir tiptir. Bu aktivitede iyice huysuzlaşır ve kendisiyle birlikte gelen asistanı Andie MacDowell ve kameramanına kan kusturur. 2 Şubat gecesi kasabadaki otelde kalan Phil, ertesi sabah uyandığında bir insanın yaşayabileceği en büyük şoklardan biriyle karşılaşır.

Seyretmeyenler vardır diye geri kalanını yazmıyorum ama filmin asıl başladığı yer de orası. Ve yönetmen Ramis, Phil'in içine düştüğü o aslında çok hazin ve trajik durumu, eşi benzeri olmayan bir kara mizahla seyircinin içine geçirmeyi çok çok iyi başarıyor. Phil'in durumunun ciddiyetini düşünüp kendimizi onun yerine koyuyor ve hüzünleniyoruz ama onun o duruma alışmaya başladıkça sergilediği davranışlar da olağanüstü komik gelmeye başlıyor. Ayrıca arada bir aşk hikâyesi mükemmel bir şekilde işleniyor. Ve en önemlisi de kahramanımızın geçirdiği dönüşümün kusursuz bir şekilde tamamlanması. Sinemada kişisel olarak en sevdiğim trüklerden biri olan (Rain Man filmindeki Tom Cruise misali) bu dönüşüm gerçekten de mükemmel bir şekilde işlenmiş.

Netice olarak sinemayı seven bir insanın mutlaka ama mutlaka görmesi gereken, hem eğlenceli hem de son derece zeki olan bu başyapıtı herkese hararetle öneriyorum...

Hiç yorum yok: