indie rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
indie rock etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2011 Pazar

Beirut - The Rip Tide (2011)


2006 yılının en ilginç ve beklenmedik indie başarılarından biri, Albuquerque doğumlu Zach Condon'ın tek kişilik projesi olarak başlayan Beirut'a aitti. "The Gulag Orkestar" adlı söz konusu albümün zengin muhteviyatında Orta Avrupa Çingene müziklerinden The Decemberists tarzı lo-fi indie-folk'a, psychedelic deneylerden yumuşak pop parçalarına kadar uzanan oldukça zengin bir çeşitlilik görülüyordu. Böyle bir karışımı eline-yüzüne bulaştırmadan, kıvamı tutturarak gerçekleştirmek çok zor olmasına rağmen pek çoklarına göre (ki buna biz de dâhiliz) Condon ve arkadaşları bunu başarmıştı. Bir yıl sonraki "The Flying Club Cup" ilki kadar ilgi görmese de en az onun kadar nitelikli bir albümdü ve grup, bu çalışmanın ardından diskografisinde 4 yıllık bir ara verdi. Uzun zamandır beklenen ve nihayet 30 Ağustos'ta piyasaya çıkan "The Rip Tide" ise kanaatime göre şimdiye kadarki en iyi albümleri..

20'ye yakın enstrümanı tek başına çalabilen Condon'ın bizzat kendi çaldığı nefesliler, akordeon ve ukulele ile dikkat çeken açılıştaki "A Candle's Fire"dan kapanıştaki "Port of Call"a kadar zengin armoniler, dinleyeni hemen yakalayan nefis melodiler ve The Magnetic Fields tarzı olgun bir vokal ile bezeli albümde, Condon'ın doğduğu topraklara saygı duruşunda bulunduğu "Santa Fe" gibi olağanüstü pop şarkıları da var. Sanki Arnavut kaldırımlı bir Doğu Akdeniz köyünün deniz kenarındaki bir kafe'sinde kokteyl içerken yazılmış ve başka bir zamana aitmiş gibi görünen, eli-ayağı fazlasıyla düzgün bir albüm "The Rip Tide".. 8/10

7 Ağustos 2011 Pazar

Archers of Loaf - Icky Mettle (1993)


Superchunk ve Polvo gibi güzide grupların da memleketi olan Chapel Hill (North Carolina) menşeli Archers of Loaf, '90'lı yılların ortasına doğru kotardığı bu ilk albümüyle, indie sahnesinin dikkat çekici gruplarından biri hâline gelmeyi başarmıştı. Gitar ağırlıklı, son derece enerjik ve bol katmanlı bir müzik icra eden dörtlü, 2000 yılına kadar sürdürdüğü çalışmaları arasında bir daha bu seviyeye yaklaşan bir işe imza atamadı belki ama grubun konserler vermek amacıyla tekrar bir araya gelmesi üzerine yeniden piyasaya sürülen "Icky Mettle", hâlâ ilk günkü gibi yüksek kalite ve enerjiyle tınlıyor. Her ne kadar bazı dinleyiciler için biraz fazla gürültülü olsa da armoni zengini olan Archers of Loaf müziği, arayışlarını guitar-rock dediğimiz tarzın spekturumu içinde olabildiğine geniş bir alana yayarken, albümün bütününe sirayet etmiş bulunan tuhaf gerilim duygusu ve tahrip edilmiş sesler vasıtasıyla varmak istediği noktaya ulaşmayı başarıyor ve '90'lar indie peyzajına kalıcı bir imza atıyor.. 9/10

1 Temmuz 2011 Cuma

Aidan Moffat - Everything's Getting Older (2011)


Arab Strab grubunun (Malcolm Middleton olmayan) yarısı İskoç şarkıcı/şarkı yazarı Aidan Moffat, 2008 yılında başladığı solo kariyerinin şimdiye kadarki en leziz ve olgun meyvesini vermiş bulunuyor. İskoç müzik camiasının saygın isimlerinden jazz müzisyeni/yapımcı/multi enstrümantalist Bill Wells ile ortaklaşa kotardığı albümde Wells'in yetkin ve işbilir düzenlemeleri, tam olması gereken yerde devreye soktuğu enstrümanlar ve sesler (fırça bagetli bateri, trompet, piyano vs.), Moffat'in herkesçe bilinen ve takdir edilen şarkı sözleri ile müthiş bir uyum sergiliyor. Aynı zamanda vokal melodisinden yoksun, konuşur gibi söylenen şarkıların tuhaf ama dinleyeni içine çeken bir havası da var. Albümdeki her parçada, bir bütün olarak söz konusu havayı ve yakalanmış olan uyumu teneffüs etmek mümkün. Hem Wells hem Moffat, melankolik ve hüzünlü müzikten hoşlanan müzikseverler için dinlenmesi zorunlu olan bu albüm ve işbirliği için ayrı ayrı takdir edilmeli.. 9/10

20 Mayıs 2011 Cuma

Wye Oak - Civilian (2011)


İsmini, eyaletlerinin (Maryland) sembolleri arasında gösterilen 460 yıllık bir ağaçtan alan Baltimore'lu indie rock ikilisi Wye Oak, iki uzunçalar ve bir EP'den müteşekkil kısa kariyerinde, bugüne kadar hem müziksever kitlelerden hem de eleştirmenlerden pek yüz bulamamış bir grup(tu). Ama işlerin, "Civilian" ile birlikte başka bir yöne evrildiğini/evrileceğini görmek için, albümü sadece birkaç kez dinlemek yeterli. Günümüz indie rock camiasının en iyi vokalistlerinden biri olarak mimlenmesi gereken Jenn Vasner'ın şarkı sözleri, önceki işlerine nazaran sanki biraz daha keskin ve biraz daha hüzünlü. Prodüktörlüğünü bizzat kendilerinin yaptığı albüm ise genel olarak iyi kaydedilmiş ve berrak bir sound'a sahip. Gitar, davul ve (gerekli yerlerde devreye giren) keyboard ile yaratılmış, duygusal olarak güçlü, melankolik ama aynı zamanda sade ve hazmı kolay bir müzik bu. Albümün kendisi de, birkaç çalışmadan sonra beklenen çıkışını gerçekleştiren bir grubun zirve noktası. 8/10

14 Mayıs 2011 Cumartesi

tUnE-yArDs - W H O K I L L (2011)


New England yerlisi Merrill Garbus, tUnE-yArDs adıyla 2006'da başlayan solo çalışmalarını, kaset formatında bizzat kaydettiği "BiRd-BrAiNs" albümüyle 2009'da ciddiyete dökmüş ve oldukça olumlu eleştiriler almasını müteakip, daha bir ay geçmeden 4AD ile sözleşme imzalamıştı. Doğal olarak yeni albümü daha profesyonel bir çalışma ortamında, kalabalık bir müzisyen ekiple kotarılmış. Ve net bir şekilde belirtilmeli ki, ortaya çıkan sonuç ilkinden daha parlak, daha etkileyici ve daha başarılı. Yaptığı müziğin türünü belirlemek her ne kadar imkânsız olsa da, Garbus'un tıpkı şekerci dükkânındaki bir çocuk gibi aklına gelen tüm fikirler ve müzikal olanaklar arasında vahşice gezindiği (ve folk, R&B, jazz, hip-hop gibi türlerin hemen hepsiyle haşır-neşir olduğu) söylenebilir. Bunu yaparken yaratılan işin dağınık, savruk ve bütünlükten yoksun görünmemesi ayrıca takdir edilmeli ama elbette onun müziğini tanımlayan temel element, eşi-benzeri olmayan muhteşem sesi ve vokal tarzı. Albümü birkaç kez döndürdükten sonra Garbus'un alâmet-i farikası diyebileceğimiz bu ses, dinleyiciyi yavaş yavaş sarmaya başlıyor ve şarkıcının sonraki işleri için sabırsızlandırıyor. 9/10

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Explosions in the Sky - Take Care, Take Care, Take Care (2011)


Texas'lı dörtlü Explosions in the Sky'ın müziği, tıpkı mezkur güney eyaletinin insana ilk etapta çağrıştırdığı şeyler gibi: Uçsuz bucaksız bir manzara, temiz bir açık hava ve "genişlik" hissiyatı.. Tarzlarına alışmak ve sindirmek için belki diğer gruplardan daha fazla dinlemek gerekiyor, belki biraz daha emek istiyor ama melodi ve düzenlemelerdeki benzeri az bulunur zarafete bir kez alıştıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Gitar orijinli entrümantal bir müzik icra edip, bunu distorsiyonlarla desteklerken, ortaya çıkan mamûlü bu kadar "dinlenebilir" kılmaları gerçekten de takdire şayan bir durum. Son üç albümle birlikte "dört yılda bir" periyoduna girmeleri ise, müzikseverler için tek kelimeyle şanssızlık.. 9/10

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Fleet Foxes - Helplessness Blues (2011)


Üç yıl önce yayımlanan self-titled ve debut albümleri vasıtasıyla yeni şeyler keşfetmeyi seven dinleyicilerin hayatına adeta neşe saçan Seattle kökenli barok-folk-pop grubu Fleet Foxes, vokalist/gitarist Robin Pecknold'un önderliğinde, niteliksel açıdan fazlasıyla zengin vaatler sunan bir kariyerin ikinci imzasını atmış bulunuyor. İlki neredeyse kusursuz olduğu için, çıtayı baştan yükseğe koyan diğer tüm meslektaşları gibi "ikinci albüm sendromu" denen illetten nasiplenir diye korktuğumuz bu armoni zengini grup, dün piyasaya sürülen "Helplessness Blues" sayesinde söz konusu korkuların boşuna olduğunu da kanıtlıyor aynı zamanda. İlhamını '60'lı yılların yumuşak pop klasiklerinden ve İngiliz folk'undan alan düzenlemeler; dinleyen herkese bir tür huzur veren, berrak ve duru besteler; Pecknold'un insan yüreğini araştıran şarkı sözleri ve nevi şahsına münhasır vokal performansıyla, hiçbirimizi hayal kırıklığına uğratmayan, eli-ayağı fazlasıyla düzgün bir albüm. 9/10

21 Nisan 2011 Perşembe

The Walkmen - Lisbon (2010)


Yılın en iyilerinden biri olduğu su götürmeyen bu albüm, aynı zamanda saygın grup The Walkmen'in kariyerindeki zirve noktası diyebiliriz. Müzikal anlamda önceki işlerinden çok daha olgun bir tarz ortaya koyan New Yorklu beşli, yine hüzünlü, yine üzgün ama bu kez sanki durumdan biraz daha az şikayet eden şarkı sözleriyle, bütünlüklü bir işe imza atıyor. Aynı zamanda düzenlemelerdeki zenginlik ve çeşitliliği nefis melodilerle harmanlayarak, ana akım'daki genel tercihlerden bir nebze olsun sıyrılan, taze bir sound yakalamayı başarıyor. Açılışta yer alan "Juveniles"in insanı sarıp sarmalayan yumuşaklığı, 45 dakika boyunca dinleyecinin yanından bir an olsun ayrılmazken, "Stranded" tek başına ayrı bir paragrafa konu olabilecek kadar güzel bir şarkı. Albümün kendisi ise, ne kadar fazla dinlenirse, dinleyenin içine o kadar çok işliyor. 9/10

12 Nisan 2011 Salı

LCD Soundsystem - Sound of Silver (2007)


Devasa plak arşiviyle tanınan James Murphy'nin tek kişilik proje grubu LCD Soundsystem'ın, çok beğenilen ilk albümünü bile aşan en büyük başarısı. Aynı zamanda kendisinin ne kadar iyi bir şarkı yazarı olduğunu kanıtlayan, mükemmel bir parçalar toplamı. Açılışta yer alan ve hiçbir dans pistinde çalınamayacak yapıda bir dans şarkısı olan enfes "Get Innocuous!" ile kapanışta yer alan ve "New York, you're perfect, oh please don't change a thing / Your mild billionaire mayor's now convinced he's a king / And so the boring collect -- I mean all disrespect / In the neighborhood bars I'd once dreamt I would drink" sözleriyle insanı kendinden geçiren muhteşem ballad'a kadar hemen hiçbir şarkıyı pas geçmek mümkün değil. Eğlenceli, zekice kotarılmış, dokunaklı, bütünlüklü, şık, kendinden emin, yetişkinler için yapılmış kusursuz bir dance-rock albümü. 10/10

11 Nisan 2011 Pazartesi

The Kills - Midnight Boom (2008)


2002 yılında ilk EP'lerini çıkardıkları zaman Jack White tarafından en iyi yeni grup ilan edilen, İngiliz basınının da en başından beri arka çıktığı The Kills, Amerikalı vokalist/gitarist W (aka Alison Mosshart) ve İngiliz baterist/vokalist/gitarist Hotel'den (aka Jamie Hince) müteşekkil bir ikili. Postun konusu "Midnight Boom" ve daha yeni piyasaya sürülen "Blood Preasured" da dâhil olmak üzere toplamda 4 albümleri mevcut ama "Midnight Boom"a sadece albüm demeyip, ismini desturla zikretmek gerekiyor. Tarzları hiçbir gruba tam olarak benzemeyen ikilinin bu albümdeki dinamik ve dolu dolu gitarları ile insanı çıldırtan ve içini kıpırdatan tempolu beat'leri, W'nun PJ Harvey'yi anımsatan etkileyici vokali ile birleşiyor ve ortaya kirli mi kirli, biraz rafine ama ölümüne tutkulu ve yaratıcı olan muhteşem bir pop albümü çıkıyor. 10/10

10 Nisan 2011 Pazar

Arcade Fire - Funeral (2004)


Sadece 2000'lerin en iyi 3 albümünden biri değil, aynı zamanda ismi bütün bir müzik tarihine altın harflerle yazılmış, yazılması gereken bir klasik. Şarkı sözlerindeki bütünlük, konsept ve duygu yoğunluğunu mu; melodilerindeki vuruculuğu ve güzelliği mi yoksa kusursuz düzenlemelerindeki ihtişamı ve görkemi mi övmek gerekir bu albümün, bilmiyorum. (Özel hayatlarında karı-koca olan) Win Butler ve Régine Chassagne'in vokallerindeki adanmışlık ve her notanın hakkını veren duygusallık hakkında da uzun uzun satırlar yazılabilir. Gel gelelim, ne söylenirse söylensin, ne yazılırsa yazılsın, kelimeler bu albümün sahip olduğu güzelliği ve dinleyene hissettirdiklerini anlatmak konusunda kifayetsiz kalacaktır. 10/10