BUGÜN
13:00...........Diyarbakırspor - Manisaspor (D Spor)
14:45...........Middlesborough - Arsenal (Spormax)
15:00...........F.Bahçe Ülker-Antalya BŞB (Basketbol) (SKY Türk)
15:00...........Bursaspor - Trabzonspor (Lig Tv)
16:30...........Stuttgart - Bayern Munich (24)
17:00...........Efes Pilsen-Türk Telekom (Basketbol) (Spormax)
19:00...........Beşiktaş - MKE Ankaragücü (Lig Tv)
19:30...........Tottenham - Manchester United (Spormax)
20:00...........Le Mans - Bordeaux (Kanal A)
21:00...........Valencia - Espanyol (Ntv Spor)
22:00...........Rennes - Nantes (Kanal A)
23:00...........Barcelona - Real Madrid (Ntv)
YARIN
13:00...........Kasımpaşa - Gaziantep Bşb (D Spor)
13:30...........Casa Ted-P.Karşıyaka (Basketbol) (Spormax)
16:00...........Inter - Chievo (Ntv Spor)
18:00...........Hoffenheim - Schalke 04 (24)
18.00...........Nice - Lille (Kanal A)
18:00...........Chelsea - West Ham United (Spormax)
19:00...........Fenerbahçe - Antalyaspor (Lig Tv)
21:30...........Juventus - Milan (Ntv Spor)
22:00...........O. Lyon - Marseille (Kanal A)
13 Aralık 2008 Cumartesi
12 Aralık 2008 Cuma
Barca'nın yükü ağır

Real tarafında ise ezelî rakibi ve her açıdan (kupa sayısı, gelirler, taraftarlar vs.) önde olduğu bir takıma karşı bu denli ezik durumda bulunmanın ekstra bir motivasyonu olacak. Bu onların lehine işleyip bir kaplana da çevirebilir, aleyhlerine olup kediye de döndürebilir. Ben Real'in kontrollü bir defans futbolu oynayacağını düşünüyorum. Barca, Getafe'den bile kaza golleri yiyebilecek kadar defansı boşverebiliyor. Bireysel bir hata sonucu Real bir gol bulursa işler çığrından çıkabilir. Derbi olduğu için ben bu olasılığı Getafe maçından bile daha düşük bir ihtimal olarak görüyorum. Bence de Barca en az 2 farklı kazanır.
10 Aralık 2008 Çarşamba
Bülent Uygun isimli mucize

Sonrası mâlum, Sivas o yılı bir şekilde bitirdikten sonra ikinci sezonunda şampiyonluğa oynadı. İçinde bulunduğumuz üçüncü sezonunda ise yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri. Bir kere, sorgusuz-sualsiz ben Bülent Uygun'un ligin en iyi teknik direktörü olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni de bir teknik direktörde olması gereken hususiyetlerin en fazlasına onun sahip olması.
Daha önce Anadolu takımlarından şampiyonluğa oynayan birkaç tanesi çıktı, hepimiz hatırlıyoruz. En son Ersun Yanal'ın G.Birliği isimli makinası yarışı son haftalara kadar kovalamaya çalışmış ama erken bir şekilde kopmuştu. Yine Yanal'ın Manisa'sı daha 15. haftadan havlu atmıştı lige. En fazla yaklaşan ise 2001 yılında G.Antep oldu ama onlar da Fener'e Kadıköy'de 4-3 kaybederek şansını yitirdi. Bu takımların ortak özelliği ise bu çıkışı devam ettirememesi. Yani şartlar bir şekilde bir araya geliyor, bir hava yakalanıyor, takımın da iyi olduğu açıkça görülüyor ama bir kez üzerlerinde baskıyı hissedince balon gibi sönüyorlar. Sivas'ın onlardan farkı ise sönmemesi. Geçen yılı G.Antep'inki kadar trajik bir şekilde 2. ve 3. ile aynı puanda olup üçlü averajla dördüncü bitiren; şampiyonluktaki 3 rakibine birden (hem de son haftalarda) kendi sahasında kaybeden Sivasspor, aslında travma olabilecek bu hayal kırıklıklarını müthiş bir olgunlukla atlatmayı başardı. Bunu bu sezonki istikrarlarından görüyoruz ve ne kadar olgun bir takım olduklarına hayret ediyoruz. Şahsen ben ediyorum.
Sivas'ın geçen seneki başarısından sonra Uygun şehrin zenginlerinden adeta yalvarırcasına destek istedi ama hiçbir şey bulamadı, hatırlanacağı gibi. O da kendi yağıyla kavrulmaya devam etti. İddaa'dan ve yayıncı kuruluştan gelen hatrı sayılır parayı inanılmaz akıllı transferlerde kullanarak geçen yılki dezavantajlarını yamamaya çalıştı. Bilica gibi 4 yıl İtalya liginin toprağını solumuş ve bence bu ülkenin en iyi stoperlerinden birini (Meira ve Edu'dan kesin iyi, Lugano ile kapışır) 250 bin Euro bedelle alarak bir transfer mucizesine imza attı. Bursa'dan Tum'u bedava alarak ne kadar akıllı olduğunu kanıtladı. Yine sol kanat için de Kasımpaşa takımından tecrübeli Faruk'u transfer etti. Bunların üzerine geçen yıl sakatlık yüzünden 6'şar ay kullanamadığı 4-5 isim de eklenince bir anda derinliği ve kalitesi yüksek şahane bir kadro çıktı ortaya. Şimdi bunun ekmeğini yiyorlar.
Sezon ortasında Fener'in Mehmet ve Musa'yı alacağı söyleniyor. Bülent Uygun'un bu konudaki cevabı gerçekten de inanılmaz: "Ben dâhil vazgeçilemeyecek kimse yok bu takımda. Şu anda elimde izlediğimiz 100 tane oyuncunun ismi var. Mehmet tipinde 2-3 tane forvet var içlerinde, onlardan bir tanesini alırız." Bu kadar özgüveni yüksek bir adam olur mu? Hepimizin bildiği gibi, Bülent Uygun'un saklamadığı bir hayat görüşü var. Belli konulardaki düşüncelerini, yapısını 15 senedir görüyoruz, biliyoruz. Ve mesela benimle alâkası bile olmayan bir insan, hayatta hiçbir konuda ortada buluşamayacağım birisi. Ama bu ona saygı duymamızı engellemiyor, engellememeli. Bu kadar şeyi başarmış biri olarak hâlâ Terim'in onda biri kadar bir ego emaresi göstermiyor ya, sırf bunun için bile ne kadar saygı duyulsa az kendisine.
Bir teknik direktörün sahip olması gereken özelliklerden en fazlasına o sahip demiştim. Bir kere bunlardan en önemlisi, daha önce de yazılarımda müteattit defalar söylediğim gibi sezonun başında "takımı oluşturmak" dediğimiz hadise. Bence teknik direktörün başarısının %50'si buna bağlı. Bülent Uygun bu konuda 20 yıldır gördüğüm en mükemmel hoca. Hatta Terim'in ikinci gelişinde 40-50 M Euro harcadığı (G.Saray hâlâ o dönemin harcamaları yüzünden belini doğrultamıyor) dönemi hatırlayınca Terim'den on gömlek üstün olduğunu bile söyleyebilirim.
Bence ikinci önemli husus oluşturulan o topluluk için en doğru oyun sistemi ve oyun anlayışını bulup takıma monte etmek, ki Uygun bu konuda da kusursuz bir teknik adam. Avrupa'da herkesin tek forvet oynadığı, çift ön liberodan vazgeçemediği bir ortamda 4-3-1-2 gibi bir sistemle ve devamlı hücumu düşünerek ligde bizim devlerimize kafa tutuyor. Ha, bu konuda bir de eksiği var. Mesela sistem ve oyun genel anlamda ne kadar akıllıca olursa olsun, "Braga'ya da böyle oynarım arkadaş" dememek lâzım. Oluşturduğun sistem en doğrusu da olsa, koşullara ve rakiplere göre onda esneyebilmek lâzım. Gerekirse 5 orta saha, tek forvet vs. gibi değişiklikleri yapabilmek lâzım. Uygun'un eksikleri de bence bunlar. Ama bu yıl Intertoto'da dersini almıştır. Seneye bu konuda da bir aşama kaydedeceğini düşünüyorum, umuyorum.
Bir diğer özelliği de futbolcuları üzerindeki "dozunda bir sevgi + dozunda bir saygı" diye özetleyebileceğimiz intibası. Bu ayrıca o oyuncuları motive edebilmesini, onları bir şeylere inandırabilmesini de sağlıyor. Uygun bu konularda da neredeyse kusursuz bir teknik direktör.
Neticede eğer geldiği noktayı, oraya nasıl geldiğini, bundan sonrasının ne olacağını vs. bu kadar akıllı bir şekilde analiz etmeye devam ederse yolunun kısa sürede Fenerbahçe'ye bile düşebileceğini düşünüyorum. Yarattığı muhteşem takımı da zevkle izlemeye ve desteklemeye devam ediyorum. İnşallah bu yıl şampiyon olurlar. Şu kalitesiz, büyüklerin kısır çekişmelerinden artık usandığımız tadı kaçmış ligimizde onlardan daha fazla hak eden başka bir takım yok çünkü...
9 Aralık 2008 Salı
Schuster gitti, Ramos geldi

8 Aralık 2008 Pazartesi
Hérita Nkolongo Ilunga

Ligde 14. haftanın görünümü

Futbol açısından şahsen beklediğim bir oyun oldu. Kocaeli açık oynayacağı için Trabzon'un rahat olmasını, pozisyon bulmasını bekliyordum ama konuk takımın ilk golü atacağını düşünmemiştim. Yine de Trabzon kendisi için en rahat geçmesi gereken bu tür bir maçta bile (biraz da şans eseri olan bir golle) yenik duruma düştüğü için zorlanarak kazandı. Bulunan bol sayıdaki pozisyon rakibin oyun anlayışı nedeniyledir. Yoksa iyi kapanan bir takım bu kadar fırsat vermez onlara. Ama öte yandan, böyle diye diye ilk yarıyı da bitiriyoruz ve Trabzon hâlâ zirvede. Yanal'ı ve futbolcuları tebrik etmek herkesin boynunun borcu diyebiliriz. Devre arası transferlerini merakla bekliyorum.
Sivasspor bu seneki inanılmaz formunu bu kez bir deplasman maçına da taşımayı başardı ve İ.Belediye'den 3 puanı almayı bildi. 4 maçtır gol bile yemediklerini düşününce insanın bu takıma hayran olmaması gerçekten de imkânsız. Bu yıl ciddi ve büyük bir şampiyonluk adayı olan Sivas'ta, bir futbol takımının sahip olduğu tüm unsurların (yönetim, taraftar, hoca, takım gibi) inanılmaz bir dayanışma ve bütünleşme içinde olduğunu görüyoruz. İnşallah bu formlarını sezon sonuna kadar sürdürürler, ki şahsen ben bundan eminim.
G.Saray tatsız bir (diğer) Ankara akşamında Lincoln'ün 5 dakikalık resitaliyle kazanmayı başardı. Topal'ın ve Barış'ın takıma dönmesi onları oldukça olumlu etkiledi. Ama Cuma akşamı oynanacak olan G.Birliği maçı zor geçebilir.
F.Bahçe ise bu sene tipik bir hâle gelen zevksiz deplasmanlarından birini daha oynadı. Emre'nin ballı golüyle de 3 puanı aldı. Şimdi en önemli şey Kiev'i yenip Avrupa arenasında kalabilmek. Ben hiç ümitli değilim.
Ankaraspor kendisine uygun bir ortam bulduğu İnönü'de şiir gibi bir futbol oynayarak 3 puanı alıp gitti. Yine de kendi ayarlarındaki takımlara karşı ne yapacakları daha önemli bana göre. Aynı Trabzon gibi onlar da hücumda yetersiz ama onların farkı yaratıcı oyuncularının Trabzon'a nazaran daha fazla olması. Ama burada da sorun Yanal'ın takımındaki o şevk ve istek yerine rölanti ve ruhsuz bir futbol oynanması. Kocaman'ın bütün takımları böyledir gerçi ve hiçbirisinin de bugüne kadar bir kupa ya da final kazandığını görmedik. Hep iyi başlayıp kötü bitti Kocaman'ın maceraları. Bu sefer de öyle olacak bence.
Kayseri'nin sezon başından beri yazdığım hücum kifayetsizliği devam ediyor ve yenilmemelerine rağmen 2 puanları kaybederek aşağı doğru gidiyorlar. Bence teknik, yaratıcı ve klası yüksek en az 1 forvete ihtiyaçları var. Şu an zaten oynamayan Aghahowa'nın yerine de mutlaka ama mutlaka Cangele'nin tercih edilmesi gerekiyor. Alınan forvet Cangele ile oynatılırsa ataklardaki problemler çözülebilir. Sonuçta takımın orta sahası çok iyi oyunculardan kurulu.
Bu nasıl demeç?

Vah Real Madrid

Sevilla ise, gündüz bir arkadaşımla "kaybettiğini" konuştuğumuz o "büyük takım" havasını bir nebze olsun tekrar kazandı bu maçla birlikte. Takımın kadrosuna baktığımızda gerçekten de çok dengeli ve homojen bir oluşum görüyoruz. Kenarda oturanlar ve sakatlar arasında da büyüleyici futbolcular var. Bu sezon Valencia, Real, At. Madrid, Villareal, Sevilla beşlisinden hangi üçü Ş.Ligi'ne gidecek, bu mücadeleye tanıklık etmek olağanüstü zevkli olacak. Özellikle bu takımların birbirleriyle yaptığı maçları hiçbir futbolsever kaçırmamalı.
Real Madrid (4-4-2): Casillas 8 - Salgado 6, Ramos 7, Cannavaro 6, Marcelo 6 (89' Vieira?) - Van Der Vaart 6 (Drenthe 5), Gago 7, Guti 6, Robben 7 - Higuain 8, Raul 8
Sevilla (4-4-1-1): Palop 9 - Konko 7, Squillaci 7, Escude 7, Navarro 6 - Navas 8, Duscher 7, Romaric 8, Adriano 7 - Renato 7 - Kanoute 9
Goller: Raul 18', Higuain 68', Gago 69' - Adriano 3', Romaric 22', Kanoute 38', Renato 85'
Şut: 25 - 16
İsabetli şut: 13 - 8
Topa hakimiyet: %53 - %47
Kurtarış: 2 - 5
Korner: 9 - 1
İsabetli pas: 338 - 289
İsabetli şut: 13 - 8
Topa hakimiyet: %53 - %47
Kurtarış: 2 - 5
Korner: 9 - 1
İsabetli pas: 338 - 289
7 Aralık 2008 Pazar
Sivas büyülüyor

Bugünkü maçı seyredemedik çünkü yayınlanmadı ama kazanılan puanlar ve ligdeki konum için yorum yapabiliriz. Gelecek hafta Hacettepe'yi (hem de farklı) yeneceklerinden eminim ama ondan sonraki hafta kapanış maçında G.birliği deplasmanı çok önemli. Eğer onu da kazanırlarsa ligi zirvede bitirebilirler. Sonra Ocak ayının sonunda G.Saray ile evinde sezonun en önemli maçlarından birine çıkacaklar. Bülent Uygun geçen yıldan beri oturttuğu 4-3-1-2 sistemi ile oyunun her iki yönünü de oynayabilen homojen bir takım yarattı. Bilica, Sylla gibi olağanüstü transferler yaptı ve bütün bu çalışmasından dolayı ne kadar övülse azdır. Şimdiden yılın hocası olmayı çoktan garantiledi bence.
Liverpool'dan kritik galibiyet

Blacburn (4-4-2): Robinson - Ooijer, Samba, Nelsen, Warnock - Emerton, Andrews, Tugay (85' Vogel), Pedersen (82' McCarthy) - Santa Cruz, Derbyshire (90' Treacy)
Liverpool (4-2-3-1): Reina - Arbeloa, Carragher, Hyypia, Insua - Mascherano (83' Lucas), Alonso - Benayoun (87' Riera), Gerrard, Babel (64' El Zhar) - Kuyt
Goller: Santa Cruz 86' - Alonso 69', Benayoun 79', Gerrard 90'
Şut: 7 - 9
İsabetli şut: 2 -6
Topa hakimiyet: %38 - %62
Kurtarış: 1 - 0
Korner: 5 - 6
İsabetli pas: 247 - 491
İsabetli şut: 2 -6
Topa hakimiyet: %38 - %62
Kurtarış: 1 - 0
Korner: 5 - 6
İsabetli pas: 247 - 491
Barcelona rüya gibi

Barcelona (4-3-3): Valdes 7 - Daniel Alves 8, Marquez 8, Puyol 8, Abidal 8 - Xavi 8 (84' Keita 6), Toure 8, Gudjohnsen 8 - Messi 7 (81' Pedro 6), Hleb 7 (73' Bojan 7), Henry 10
Valencia (4-1-4-1): Renan 5 - Miguel 6, Albiol 6, Maduro 6, Del Horno 5 - Albelda 6 - Joaquin 5 (80' Pablo 6), Fernandes 6, Baraja 6 (70' Michel 6), Mata 5 (80' Vicente 6) - Villa 6
Goller: Henry 20', 28', 79', Daniel Alves 46'
Şut: 17 - 5
İsabetli şut: 7 -2
Topa hakimiyet: %56 - %44
Kurtarış: 1 - 2
Korner: 3 - 3
İsabetli pas: 444 - 336
İsabetli şut: 7 -2
Topa hakimiyet: %56 - %44
Kurtarış: 1 - 2
Korner: 3 - 3
İsabetli pas: 444 - 336
Inter domine ediyor

Lazio (4-3-1-2): Carizzo - De Silvestri, Diakite, Rozehnal, Kolarov - Dabo (46' Brocchi), Ledesma, Foggia (77' Meghni) - Mauri - Pandev (31' Rocchi), Zarate
Inter (4-3-1-2): Cesar - Maicon, Cordoba, Samuel, Maxwell - Zanetti, Cambiasso, Muntari (78' Figo) - Stankovic (86' Mancini) - Cruz (28' Crespo), Ibrahimovic
Goller: Samuel 2', Diakite (kk) 45', Ibrahimovic 55'
Şut: 22 - 14
İsabetli şut: 5 -3
Topa hakimiyet: %47 - %53
Kurtarış: 0 - 1
Korner: 7 - 5
İsabetli pas: 313 - 356
İsabetli şut: 5 -3
Topa hakimiyet: %47 - %53
Kurtarış: 0 - 1
Korner: 7 - 5
İsabetli pas: 313 - 356
Man Utd son dakikada

Man Utd (4-2-4): Van Der Sar - Rafael, Ferdinand, Vidic, Evra - Fletcher (68' Anderson), Carrick - Park (58' Tevez), Rooney, Berbatov, Ronaldo (68' Giggs)
Sunderland (4-4-2): Fulop - Bardsley, Ferdinand, Collins, Chimbonda - Malbranque, Yorke (60' Tainio), Whitehead (76' Edwards), Reid - Cisse (69' Jones), Diouf
Gol: Vidic 90'
Şut: 31 - 3
İsabetli şut: 8 -0
Topa hakimiyet: %72 - %28
Kurtarış: 0 - 4
Korner: 10 - 1
İsabetli pas: 592 - 159
İsabetli şut: 8 -0
Topa hakimiyet: %72 - %28
Kurtarış: 0 - 4
Korner: 10 - 1
İsabetli pas: 592 - 159
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)