BUGÜN
19:00:.......M.United-Sunderland (Spormax)
19:00:.......Beşiktaş-Ankaraspor (Lig Tv)
20:00:.......Marsilya-Nice (Kanal A)
21:00:.......B.Rovers-Liverpool (Spormax)
21:30:.......Lazio-İnter (NTVspor)
22:00:.......Nantes-Lyon (Kanal A)
23:00:.......Bolton-Chelsea (Spormax)
23:00:.......Barcelona-Valencia (NTV)
YARIN
15:00:.......Trabzonspor-Kocaelispor (Lig Tv)
16:00:.......AC Milan-Catania (NTVspor)
18:00:.......West Ham-Tottenham (Spormax)
18:00:.......Lorient-Nancy (Kanal A)
18:00:.......Köln-Hamburg (Kanal 24)
19:00:.......Ankaragücü-Galatasaray (Lig Tv)
21:00:.......Goias-Sao Paulo (Spormax)
22:00:.......Paris Saint German-Le Mans (Kanal A)
22:00:.......Real Madrid-Sevilla (NTVspor)
23:00:.......W.Bromwich-Portsmouth (Spormax)
6 Aralık 2008 Cumartesi
4 Aralık 2008 Perşembe
Keane istifa etti

Hayırdır inşallah

Huntelaar Madrid'de

Hildebrand serbest

"Büyük futbolcular büyük futbol ister"

1 Aralık 2008 Pazartesi
Bir Liverpool rezaleti daha...

Liverpool (4-4-2): Reina 7 - Arbeloa 7, Hyypia 7, Carragher 7, Dossena 7 - Benayoun 7, Gerrard 7, Alonso 7, Riera 6 (78' Babel 6) - Kuyt 8, Keane 6 (66' Ngog 6)
West Ham (4-4-2): Green 10 - Neill 7, Collins 7, Upson 7, Ilunga 7 - Faubert 6 (86' Boa Morte ?), Parker 7, Mullins 6, Behrami 6 - Cole 6, Bellamy 6
Şut: 25 - 7
İsabetli şut: 8 -2
Topa hakimiyet: %67 - %33
Kurtarış: 0 - 5
Korner: 17 - 5
İsabetli pas: 522 - 203
İsabetli şut: 8 -2
Topa hakimiyet: %67 - %33
Kurtarış: 0 - 5
Korner: 17 - 5
İsabetli pas: 522 - 203
Ligde 13. haftanın görünümü

Beşiktaş, teknik direktörünün çağ dışı yöntemleri yüzünden daha çook puan kaybeder. Denizli hem 80'li yıllarda kalmış, hem de bunun farkında olmayan ve işini at gözlükleriyle yapan bir hoca. Göreve geldiğinden beri belirttiğim gibi ipiyle kuyuya inilemeyecek birisi. Ancak ve ancak çok şanslı olduğu zaman başarı sağlayabiliyor. Bunu Beşiktaş'ta gerçekleştirir mi, gerçekleştirse ne olur?
Sivas ise resmen gerçek futbolseverleri büyülüyor. Teknik direktör Uygun inanılmaz bir hakimiyet ile takımına müthiş bir hücum futbolu oynatıyor. Ligimizin Werder Bremen'i demek istiyorum, eğer müseade ederseniz. Oynadıkları sistem de, oyun tarzı da aynı. Özellikle son haftalarda formsuz olan Yıldız ve Balili'nin G.Antep maçında iyi oynamaları çok güzel. Musa zaten resmen kademe atladı ve adeta bir istikrar âbidesi. Ön libero Kanfory Sylla da bölgesinde bu ligin en iyilerinden biri. Defans bloku son derece oturmuş durumda; Abdurrahman ve Hayrettin çok kaliteli iki bek. Bilica da Sylla gibi kendi mevkiinde ülkenin en iyilerinden biri. Yanında da Diallo, Sedat, Murat üçlüsünden hangisi oynasa fark etmiyor. Lig başından beri 8-9 maçlarını seyretmiş biri olarak samimiyetle söylüyorum: Sivas bu ligi şampiyon bitirebilir. İnşallah da son maça kadar zorlayacaklardır. Çünkü Trabzon'dan kesinlikle daha kaliteli bir futbol oynuyorlar. Üç büyükleri zaten saymıyorum. Dikkatle seyretmeye devam ediniz.
G.Saray hakkında ne yazsam bilmiyorum, burnumu sokmak da istemiyorum. Bir Fenerli olarak taraflı yazdığımı sanacak herkes. Ama Fener'in bu kadar rezil olduğu bir yılda G.Saray nasıl bu kadar kötü yönetilir, nasıl böyle çiftliğe döner? Biz Fenerlilerin bile kabul ettiği "Avrupa'ya açılan pencere" nasıl böyle şark zihniyetli bir kulübe dönüşür? İnsanın aklı almıyor. Feldkamp rezaleti de gösteriyor ki, G.Saray'da 2 Adnan gitmediği sürece aydınlık günlerin gelmesi zor.
Fenerbahçe, derbiyi kazanarak lige tutunmayı başardı. Devre arası aklı başında transferler yapılacağı söyleniyor. Bu yönetimi sevmiyorum, hocayı tasvip etmiyorum, Brezilyalılar çetesinden iğreniyorum. Devre arasını ve sonra da Mayıs ayındaki kongreyi bekliyorum.
Ankaraspor'un bu hafta puan kaybedeceğini öngörmüştüm ama yenileceğini düşünmemiştim. Ama hep belirtiyorum, öyle yana yana 10-15 pas yapmakla bu işler olmuyor. En kısa yoldan gole gitmenin de yolunu arayıp bulmak lâzım. Ama Aykut Kocaman kariyerinin başlarında çok umut verse de bunun gerisini yıllardır getiremedi. Ve galiba da hiçbir zaman, örneğin bir Mourinho'nun olduğu gibi "winner" bir hoca olamayacak.
Kayseri takımının da aynı şekilde defansı çok iyi ama hocası hücumdaki varyasyonlar konusunda fazlasıyla yetersiz. Bu hafta forma giymeyen ama takımın iki as forveti olan Aghahowa ve Purovic de bu yetersizliğin alâmet-i farikası adeta. Biraz daha kaliteli iki forvet gerekiyor bu takıma. Yoksa yine sezon başında dediğim gibi, ilk 6 bile zor.
30 Kasım 2008 Pazar
Premier League'de müthiş gün

Man City (4-1-4-1): Hart - Richards (76' Sturridge), Kompany, Dunne, Garrido - Hamann (46' Elano) - Vassell (46' Zabaleta), Wright Phillips, Ireland, Robinho - Benjani
Man Utd (4-4-2): Van Der Sar - Rafael, Ferdinand, Vidic, Evra - Park (90' O'Shea), Fletcher, Carrick, Ronaldo - Berbatov (83' Giggs), Rooney

Chelsea (4-1-4-1): Cech - Bosingwa, Ivanovic, Terry, A.Cole - Mikel (69' Malouda) - Kalou, Ballack, Lampard, Deco (81' Stoch) - Anelka
Arsenal (4-4-2): Almunia - Sagna, Gallas, Djourou, Clichy - Denilson, Song, Fabregas, Nasri - Adebayor (83' Bendtner), Van Persie
Efsaneler #1: Roberto Baggio

Daha çocukken bir amatör maçta 6 gol attığı için Vicenza'ya transfer olmuştu. Bu takımla Serie C1'de geçirdiği yıllardan ve son senesinde yaşadığı şampiyonluktan sonra Fiorentina'ya gitti. İlk Serie A maçını Viali ve Mancini'li Sampdoria'ya karşı 21 Eylül 1986'da oynadı. İlk Serie A golünü Maradona'lı şampiyon Napoli'ye 10 Mayıs 1987'de attı. Juve ile 1993 yılında ilk ve tek Avrupa kupasını (UEFA) kazandı, o yıl Avrupa'da yılın futbolcusu ve Dünyada FIFA yılın oyuncusu seçildi. Juventus ile 32 Avrupa Kupası maçında 22 gol attı 5 sezon boyunca. 1995 yılında başkan Berlusconi'nin ısrarları sonucu Milan takımına gitti. Juve'nin onu daha 28 yaşındayken bırakması enteresan ama o zamanlar Del Piero'nun taraftarın yeni yeni gözdesi olmaya başladığı yıllardı. Juve de onunla tek Uefa Kupası, tek lig şampiyonluğu, tek İtalya Kupası kazanmıştı zaten. Ayrıca '94 dünya Kupası'nda kaçırdığı o penaltıdan sonra da ışıltısı gitmişti Baggio'nun.
Milan ile daha ilk yılında lig şampiyonu oldu (iki yıl üst üste farklı takımlarda şampiyon olan ilk İtalyan futbolcu). '97 yılında, sezon sonundaki Dünya Kupası için daha fazla forma giymek adına Bologna'ya gitti ve orada kariyerinde lig için en yüksek rakam olan 22 gol attı. Dünya Kupasına giden kadroya seçilmişti ama çok daha formda olan onun yerine Cesare Maldini her maçta Del Piero'ya görev veriyordu. Çeyrek finalde Fransa karşısında Del Piero'nun yerine oyuna girdiğinde İtalya'nın çok daha iyi futbol oynadığını herkes gördü. Hatta Baggio'nun doksanı yalayan bir şutunu hatırlıyorum şimdi, Barthez'i koruduğu kaleye. İtalya o maçta penaltılarla elendi, Baggio 94 yılındaki tatsız anıya karşın takımın ilk penaltısını çok rahat bir şekilde kullanmıştı. Maldini de turnuva sonrasında ona hak ettiği dakikaları vermediği için özür dileyecekti.
Turnuva sonrası Inter'e giden Baggio, gayya kuyusunu andıran bu kulüpte 2 sezon oynadı, 15 gol attı. Sonra inanılmaz bir karar ile 33 yaşında Brescia'nın yolunu tuttu. İlk sezonu onun standartları için vasat geçti ama ikinci sezonuna inanılmaz bir şekilde başladı. 34,5 yaşında girdiği o sezonda ilk 9 maçta 8 gol attı ve onuncu maçta çok büyük bir sakatlık geçirdi. Sezonun son 3 maçında sahalara dönebildi, döndüğü maçta eski takımı Fiorentina'ya 2 gol attı. Sonra Bologna'ya bir tane daha ve sezonu 13 maçta 11 gol ile bitirerek tüm zamanların en büyük oyuncularından biri olduğunu bir kez daha kanıtladı. 2004 sezonunun kapanışında Milan deplasmanında kariyerinin son maçına çıktı. 88. dakikada oyundan alındığında, 80.000 Milan taraftarı onu ayakta alkışlayarak uğurladı. 10 numaralı forması Brescia'nın müzesindedir, ondan başka hiç kimse o formayı bir daha giyemeyecek.
Baggio 205 lig golüyle İtalya'da tüm zamanlarda beşinci sırada (Piola, Nordahl, Meazza ve Altafini'den sonra). Millî takımda 56 maçta 27 gol attı. 3 Dünya Kupasında birden gol atan tek İtalyandır. Ayrıca 9 Dünya Kupası golü ile de en çok gol atan İtalyan futbolcudur. 91 penaltıda 76 gol ile en çok penaltı golü atan oyuncudur. Kariyerinde toplam 318 golü vardır. Tüm zamanların en büyük futbolcularından biridir. Kaleciyi çalımlayarak attığı goller herkesin hafızasındadır. O golleri gören herkes şunu der: "Hayatımda bu adam kadar güzel kaleci çalımlayan birini görmedim ben."
Vicenza (1982-1985): 46 maç 15 gol
Fiorentina (1985-1990): 135 maç 55 gol
Juventus (1990-1995) : 200 maç 115 gol
Milan (1995-1997): 67 maç 19 gol
Bologna (1997-1998): 33 maç 23 gol
Inter (1998-2000): 58 maç 15 gol
Brescia (2000-2004): 98 maç 45 gol
Toplam (1982-2004): 637 maç 292 gol
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)