1. It's a Wonderful Life (1946)
Frank Capra
2. A Christmas Carol (1951)
Brian Desmond Hurst
3. The Decalogue 3 (1988)
Krzystof Kieslowski
4. Miracle on 34th Street (1947)
George Seaton
5. Love Actually (2003)
Richard Curtis
Herkese sağlıklı ve huzurlu bir sene dilerim.
31 Aralık 2008 Çarşamba
29 Aralık 2008 Pazartesi
Resmen posta koydu
Fenerbahçe'nin kaptanı Alex de Souza, koluna geçirdiği o pazubanda ne kadar layık (!) bir adam olduğunu, kendi internet sitesinden bugün yaptığı açıklamayla göstermiş oldu. Önce o sözlere bir bakalım:
"... Bununla paralel olarak kendi geleceğimi de düşünmeye başladım. Şu ana kadar dört teklif aldım. Hepsi kaliteli takımlar ve benim futbolumdan istifade etmek isteyen ekipler, bu yönüyle çok sevindim.
Diğer taraftan, Fenerbahçe'nin durumunu anlamıyorum. Dört yıldır bu kulübün futbolcusuyum ve sadece dört defa sakatlandım ve hiçbiri de ciddi sakatlıklar değildi. Benim saha içindeki çalışmam da her zaman iyiydi. Herkese saygı duyuyorum ve herkesin de bana saygı duyduğuna inanıyorum. Ama şu ana kadar kulüple yaptığımız görüşmeler sonrasında bende bazı şüpheler uyandı ve bundan dolayı rahatsız oldum. Hele bir de bunca zaman Fenerbahçe forması giymiş ve kulüp için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış olmama rağmen hala bu şüpheleri gideremedim.
Tabii ki de benim ilk tercihim Fenerbahçe'dir. Ama -diğer tekliflerin de varlığı ortadayken- en fazla verimli olabileceğim ve değerimin bilineceği yerde oynamayı da düşünmek zorundayım. 2009'dan benim istediğim işte budur."
Vay vay! Alex'e bak sen, resmen koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü'ne posta koyuyor. Yahu sen kimsin, Fenerbahçe'den kazandığın parayı hayatında başka yerde gördün mü? Veya Fener seni Avrupa'ya getirmeseydi Şampiyonlar Ligi'nde (rüyaların hariç) oynayabilir miydin? Ee, kariyerinde sadece Parma'da üç ay oynayıp kendi ülkesine gönderilmiş (ve tamam, orada asist rekorları kıran) bir futbolcuyu fahiş paralarla buraya getirir, burnunu da bu kadar kaldırırsan olacağı budur. Hani Luis Bunuel'in meşhur "Viridiana" isimli filminde Madrid'deki bütün sokak dilencilerini toplayıp onlara yemek ve kıyafet veren iyi kalpli kadına o dilenciler filmin sonunda tecavüz ediyorlardı ya, onun gibi bir şey. Yüzünü verdin, astarını istiyor. Bugünden tezi yok, maaşını aldığı kulübünü taraftarla karşı karşıya getirmeye çalışan bu oyuncunun paf takımıyla antrenmanlara başlaması gerekiyor bence. Sezon sonunda da nereye istiyorsa oraya gitsin. Muhtemelen (intikam için) koştura koştura, Boğaz'ın diğer tarafına, kankası Nobre'nin yanına gidecektir.
"... Bununla paralel olarak kendi geleceğimi de düşünmeye başladım. Şu ana kadar dört teklif aldım. Hepsi kaliteli takımlar ve benim futbolumdan istifade etmek isteyen ekipler, bu yönüyle çok sevindim.
Diğer taraftan, Fenerbahçe'nin durumunu anlamıyorum. Dört yıldır bu kulübün futbolcusuyum ve sadece dört defa sakatlandım ve hiçbiri de ciddi sakatlıklar değildi. Benim saha içindeki çalışmam da her zaman iyiydi. Herkese saygı duyuyorum ve herkesin de bana saygı duyduğuna inanıyorum. Ama şu ana kadar kulüple yaptığımız görüşmeler sonrasında bende bazı şüpheler uyandı ve bundan dolayı rahatsız oldum. Hele bir de bunca zaman Fenerbahçe forması giymiş ve kulüp için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış olmama rağmen hala bu şüpheleri gideremedim.
Tabii ki de benim ilk tercihim Fenerbahçe'dir. Ama -diğer tekliflerin de varlığı ortadayken- en fazla verimli olabileceğim ve değerimin bilineceği yerde oynamayı da düşünmek zorundayım. 2009'dan benim istediğim işte budur."
Vay vay! Alex'e bak sen, resmen koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü'ne posta koyuyor. Yahu sen kimsin, Fenerbahçe'den kazandığın parayı hayatında başka yerde gördün mü? Veya Fener seni Avrupa'ya getirmeseydi Şampiyonlar Ligi'nde (rüyaların hariç) oynayabilir miydin? Ee, kariyerinde sadece Parma'da üç ay oynayıp kendi ülkesine gönderilmiş (ve tamam, orada asist rekorları kıran) bir futbolcuyu fahiş paralarla buraya getirir, burnunu da bu kadar kaldırırsan olacağı budur. Hani Luis Bunuel'in meşhur "Viridiana" isimli filminde Madrid'deki bütün sokak dilencilerini toplayıp onlara yemek ve kıyafet veren iyi kalpli kadına o dilenciler filmin sonunda tecavüz ediyorlardı ya, onun gibi bir şey. Yüzünü verdin, astarını istiyor. Bugünden tezi yok, maaşını aldığı kulübünü taraftarla karşı karşıya getirmeye çalışan bu oyuncunun paf takımıyla antrenmanlara başlaması gerekiyor bence. Sezon sonunda da nereye istiyorsa oraya gitsin. Muhtemelen (intikam için) koştura koştura, Boğaz'ın diğer tarafına, kankası Nobre'nin yanına gidecektir.
28 Aralık 2008 Pazar
Lampard, Gerrard'a karşı
Liverpool kaptanı Gerrard'ın muhteşem oynayarak kahramanı olduğu Newcastle maçından dakikalar sonra takipçisi Chelsea bir Londra derbisinde Fulham deplasmanına çıktı. Yıllardan beri dünyanın en iyi orta saha oyuncuları mevzu bahis olduğunda millî takımdan "badisi" Gerrard ile sürekli kıyaslanan Chelsea kaptanı Lampard, maça damgasını vurarak (8/8 şutla) 2 gol birden attı. Üstelik Mikel'in biraz önünde ikinci ön libero olarak görev yaptığı bir maçta başardı bunu. Maç 2-2 olduktan saniyeler sonra rakip kalecinin burnunun dibinde üçüncüyü de atıyordu neredeyse. Bu iki adamın önünde çıkarılacak şapka kalmadı artık. Resmen yenilmez birer savaşçı gibiler.
Gelgelelim Chelsea hiç de öyle değil. Scolari, Mourinho'nun büyük emeklerle inşa ettiği defans kusursuzluğunu yerle bir ettiği gibi, hücumda da kısır ve yaratıcılıktan uzak bir takım yarattı. Lampard, oyun anlayışlarının rakipler tarafından ezbere bilindiğini, zayıf rakiplere karşı bir takım yeni varyasyonlar denemeleri gerektiğini söyleyerek hocasını (üstü kapalı bir şekilde) eleştirmişti birkaç hafta önce. Bugün de Fulham karşısında pozisyon yaratma konusunda kifayetsiz ve zayıf bir Chelsea gördük. Puan farkı da bu maçın ardından 3'e çıkmış oldu. Ben dâhil Liverpool taraftarları için tarifsiz güzellikte bir şey bu.
Fulham (4-4-2): Schwarzer - Paintsil, Hughes, Hangeland, Konchesky - Davies, Murphy, Etuhu (78' Andreasen), Dempsey - Zamora (79' Nevland), Johnson
Chelsea (4-1-4-1): Cech - Bosingwa, Alex (37' Carvalho), Ivanovic, A.Cole - Mikel - J.Cole (72' Kalou), Lampard, Deco, Malouda (30' Anelka) - Drogba
Goller (2-2): Dempsey 10', 90' - Lampard 50', 73'
Gelgelelim Chelsea hiç de öyle değil. Scolari, Mourinho'nun büyük emeklerle inşa ettiği defans kusursuzluğunu yerle bir ettiği gibi, hücumda da kısır ve yaratıcılıktan uzak bir takım yarattı. Lampard, oyun anlayışlarının rakipler tarafından ezbere bilindiğini, zayıf rakiplere karşı bir takım yeni varyasyonlar denemeleri gerektiğini söyleyerek hocasını (üstü kapalı bir şekilde) eleştirmişti birkaç hafta önce. Bugün de Fulham karşısında pozisyon yaratma konusunda kifayetsiz ve zayıf bir Chelsea gördük. Puan farkı da bu maçın ardından 3'e çıkmış oldu. Ben dâhil Liverpool taraftarları için tarifsiz güzellikte bir şey bu.
Fulham (4-4-2): Schwarzer - Paintsil, Hughes, Hangeland, Konchesky - Davies, Murphy, Etuhu (78' Andreasen), Dempsey - Zamora (79' Nevland), Johnson
Chelsea (4-1-4-1): Cech - Bosingwa, Alex (37' Carvalho), Ivanovic, A.Cole - Mikel - J.Cole (72' Kalou), Lampard, Deco, Malouda (30' Anelka) - Drogba
Goller (2-2): Dempsey 10', 90' - Lampard 50', 73'
Şut: 5 - 23
İsabetli şut: 2 - 8
Kurtarış: 3 - 0
Topa hakimiyet: %41 - %59
Korner: 1 - 7
İsabetli pas: 228 - 382
İsabetli şut: 2 - 8
Kurtarış: 3 - 0
Topa hakimiyet: %41 - %59
Korner: 1 - 7
İsabetli pas: 228 - 382
Muhteşem Liverpool
Liverpool, zor geçmesini beklediğim Newcastle deplasmanında o kadar muhteşem bir futbol oynadı, o kadar oyunu domine etti ki karşısında Newcastle değil hangi takım olsa sürklase ederdi. Daha oyunun 18. dakikası geçilirken ev sahibi takım kalecisi Given'ın 5 net kurtarışı vardı, oradan pay biçiniz. Bir futbol takımının nasıl savunma yapması gerekiyorsa Liverpool öyle savunma yapıyor, bu zaten bilinen bir gerçek. Dünyanın en iyi defans yapan takımı 3-4 senedir onlar. Ama bu yıl futbollarında bir yenilik var, o da yaratıcı bir hücum futbolu şeklinde tezahür ediyor. Maçta Kırmızıların yakaladığı gol pozisyonlarına şöyle bir bakın, her türlü hücum organizasyonunu denediklerini görürsünüz. Yerden ve merkezden verkaçlar, kanat kombinasyonları, uzaktan şutlar, hücum presle kapılan top sonucu yakalanan pozisyonlar, uzun paslar vs. Tadından yenmiyor gerçekten de. En son 13 yaşındayken gördüğüm şampiyonluktan sonra inşallah bu sene ikincisi gelecek, inanıyorum.
Newcastle (4-4-1-1): Given 9 - Edgar 6, Taylor 5, Coloccini 6, Enrique 5 (46' Ameobi 5) - Gutierrez 5, Guthrie 6, Butt 5 (57' Geremi 6), N'Zogbia 5 - Duff 5 - Owen 5 (79' Lua Lua 6)
Liverpool (4-2-3-1): Reina 7 - Carragher 7, Hyypia 8, Agger 7, Insua 7 - Lucas 10, Mascherano 8 - Benayoun 8 (60' Alonso 7), Gerrard 9 (70' Ngog 6), Babel 8 - Kuyt 9 (79' Skrtel 6)
Goller (1-5): Edgar 45' - Gerrard 31', 66', Hyypia 36', Babel 50', Alonso (p) 76'
Newcastle (4-4-1-1): Given 9 - Edgar 6, Taylor 5, Coloccini 6, Enrique 5 (46' Ameobi 5) - Gutierrez 5, Guthrie 6, Butt 5 (57' Geremi 6), N'Zogbia 5 - Duff 5 - Owen 5 (79' Lua Lua 6)
Liverpool (4-2-3-1): Reina 7 - Carragher 7, Hyypia 8, Agger 7, Insua 7 - Lucas 10, Mascherano 8 - Benayoun 8 (60' Alonso 7), Gerrard 9 (70' Ngog 6), Babel 8 - Kuyt 9 (79' Skrtel 6)
Goller (1-5): Edgar 45' - Gerrard 31', 66', Hyypia 36', Babel 50', Alonso (p) 76'
Şut: 12 - 25
İsabetli şut: 6 - 13
Kurtarış: 8 - 1
Topa hakimiyet: %41 - %59
Korner: 4 - 9
İsabetli pas: 286 - 474
İsabetli şut: 6 - 13
Kurtarış: 8 - 1
Topa hakimiyet: %41 - %59
Korner: 4 - 9
İsabetli pas: 286 - 474
En iyi 5 romantik film
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)