1 Temmuz 2011 Cuma

Aidan Moffat - Everything's Getting Older (2011)


Arab Strab grubunun (Malcolm Middleton olmayan) yarısı İskoç şarkıcı/şarkı yazarı Aidan Moffat, 2008 yılında başladığı solo kariyerinin şimdiye kadarki en leziz ve olgun meyvesini vermiş bulunuyor. İskoç müzik camiasının saygın isimlerinden jazz müzisyeni/yapımcı/multi enstrümantalist Bill Wells ile ortaklaşa kotardığı albümde Wells'in yetkin ve işbilir düzenlemeleri, tam olması gereken yerde devreye soktuğu enstrümanlar ve sesler (fırça bagetli bateri, trompet, piyano vs.), Moffat'in herkesçe bilinen ve takdir edilen şarkı sözleri ile müthiş bir uyum sergiliyor. Aynı zamanda vokal melodisinden yoksun, konuşur gibi söylenen şarkıların tuhaf ama dinleyeni içine çeken bir havası da var. Albümdeki her parçada, bir bütün olarak söz konusu havayı ve yakalanmış olan uyumu teneffüs etmek mümkün. Hem Wells hem Moffat, melankolik ve hüzünlü müzikten hoşlanan müzikseverler için dinlenmesi zorunlu olan bu albüm ve işbirliği için ayrı ayrı takdir edilmeli.. 9/10

30 Haziran 2011 Perşembe

Özer için kader yılı

Özer Hurmacı Fenerbahçe'ye transfer olduğunda belki de ülkenin (Arda'dan sonra) en değerli yerli futbolcusuydu. O sezon Ankaraspor'da sadece 22 maç oynamasına rağmen inanılmaz bir şekilde 13 asist yapmış ve Türk futbol tarihinde hiçbir futbolcunun ulaşamadığı bir ortalamayı yakalamıştı. Kendisi için paylaşım sitelerinde hazırlanan uzun videolarda oyun kurma, ara pası atma ve adam geçme gibi günümüz futbolunda artık en değerli melekeler hâline gelmiş olan hususlarda muhteşem bir kalibre sergiliyor, bunun yanı sıra bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile 90 dakika boyunca mücadele ettiği için de bir futbolcu olarak "eşsiz"liğini katmerliyordu.

Amma ve lâkin bu süper yeteneğin Fenerbahçe macerasına baktığımızda kaybolup gitmekte olan bir yıldız hikâyesi daha görüyoruz. İki sezonda (15'inde sonradan oyuna girdiği) sadece 35 maç oynamış, 2 gol ve 2 asist yapmış Özer. Bu iç karartıcı rakamlar bir yana, oynadığı maçlara nasıl bir damga vurduğunu şöyle bir düşündüğümüz zaman aldığı her topu ezen, hızlı ataklarda kendi yarı sahasına dönerek oyunu yavaşlatan, topları ayağına dolaştıran özgüvensiz bir genç oyuncu profili görüyoruz. Aykut Kocaman'ın çok sevdiği, inandığı ve güvendiği bir isim olmasına rağmen onun koçluğunda kendisine verilen şansları da iyi kullanamadığı bir gerçek. Maçlara vurduğu tek olumlu damga her seferinde Topuz ile beraber maçın en çok koşan oyuncusu olması ama bu da tek başına bir işe yaramıyor, takdir edersiniz.

Fener'in meşhur 4-4-1-1'inde orta sahanın sağında, solunda, önünde ve (ön liberonun yardımcısı olarak) ortasında oynayabilen ve hiçbirinde sırıtmayan bu çok yönlü yıldız artık 25 yaşına geldi. Geçen sezon Dia, Stoch ve (rekabet açısından) Caner'in gelişi, ayrıca Topuz'ın insan üstü performansı; bu yıl ise Sezer'in alınışı ve Uğur Boral'ın sakatlıktan dönecek olması nedeni ile Özer için forma daha önce hiç olmadığı kadar pahalı. Bu saydığımız oyuncuların hepsinden daha yetenekli olduğunu, onu yıllardır izleyen bizler biliyor ama büyük takım forması ile bu yeteneklerini henüz kanıtlamadı. Bu kadar zorlu bir forma rekabetinde bunu yaparsa şayet, değeri her zamankinden de fazla olacak. Eğer başaramazsa, belki de yeni Tarık Daşgün olarak Anadolu'ya dönecek. Her şey kendi elinde...

27 Haziran 2011 Pazartesi

Best albums of 1994 (#2)



11. Nick Cave - Let Love in (10)
12. Blur - Parklife (10)



Not: Albümleri indirmek için her birinin üzerine tıklayınız. Ölmüş link varsa, yorum kısmında bildiriniz.