26 Mart 2011 Cumartesi

Bir pişmanlık yazısı

Alex de Souza, dünyanın gelmiş geçmiş en zeki 50 oyuncusundan biri. Bana göre 20'dir bu sayı da, ihtiyatlı olmak adına 50 dedim. Herkesin söylediği gibi, futbolunda eksik olan özellikleri de haiz olsa, zaten Fenerbahçe'de oynamaz, Mesut gibi 25 milyon avroya transfer yapardı. Ki bana göre Mesut'tan daha iyi futbolcudur, Mesut oynadığına göre şu anda Real Madrid'de de rahatlıkla oynar.

Bu görüşlerim, onu ilk gördüğüm 2000 Sydney Olimpiyatlarından beri değişmedi. O Brezilya takımında Ronaldinho, Lucio, Edu, Fabio Aurelio gibi oyuncuların kaptanıydı ve turnuvada 2 gol atmıştı. Fenerbahçe'ye gelmeden 2 yıl önce de, bir ulusal gazetenin futbol ekinde Fenerbahçe ile ilgili yazdığım 3 yazıda Fenerbahçe'nin onun gibi bir oyuncuya sahip olması gerektiğini ısrarla belirtmiştim ve kaderin cilvesi, 1 yıl sonra transferi gerçekleşti. 6.5 yıldır büyük bir hayranlıkla izlemekle beraber, kendisinden hepten soğuduğum dönemler de oldu. Bu blogda da çok sert eleştiriler yaptım kendisiyle ilgili. Şimdi ise o postlardan ve acımasız eleştirilerden duyduğum pişmalığı belirtmek için bu yazıyı yazıyorum.

Benim kişisel olarak Alex'ten şikayetim hiçbir zaman koşmaması, defans yapmaması vs. olmadı. Benim için kazma bir futbolcunun kazmalığını eleştirmek de abestir mesela. O oyuncunun kapasitesi belliyse, artıları ve eksileri ortadaysa, onları değerlendirip o oyuncuyu transfer etmek, ettikten sonra oynatıp oynatmamak size kalmış. Benim için en önemli kriter "oyuncunun kapasitesinin ne kadarını ortaya koyduğu" olmuştur her zaman. İbrahim Üzülmez gibi bir oyuncu benim nazarımda Türk futbol tarihinin en iyi sol bekidir mesela. Futbolcu olarak söylüyorum bunu elbette, bir sporcu olarak utanç verici biri Üzülmez. Ama sahip olduğu kapasitenin %100'ünü vermek için adeta yırtınan bir oyuncu. Alex ise, benim kendisini eleştirdiğim dönemlerde hiçbir zaman kapasitesinin tamamını vermedi takıma. Top rakipte olduğunda zaten koşmuyor ama o maçlarda top kendi takımındayken de koşmadı mesela. Takımın kazanıp kazanmaması hiç umrunda değilmiş gibi bir havası vardı. Örneğin Nonda'nın golüyle şampiyonluğun gittiği G.Saray maçında ilk yarıda kaleciyle karşı karşıya kaldığı bir pozisyon vardı; dünyada olabilecek en uyuşuk, en isteksiz, en inançsız vuruşu yapıp topu kalecinin üzerine nişanlamış ve sümkürerek arkasını dönüp gitmişti. Yine aynı şekilde 1-0 kaybedilen Dinamo Kiev deplasmanındaki kaçak oyunu sonrası Rıdvan hoca bile "artık Alex gibi oyuncuların devri bitti" diye isyan etmişti. Aslında onun sıkıntısı da Alex'in defansa yardım etmemesi falan değil, isteksiz ve umursamaz oyunuydu. Bunları, yaptığım eleştirilerin kendimce haklı nedenlere dayandığını belirtmek için yazıyorum. Onları yaptığımda Alex'in o eleştirileri hak ettiğini düşünüyorum. Özellikle Aragones'li sezonda çekilmez bir oyuncuydu. Ve zaten o yazıları da o sezonda yazdım. Onun dışındaki yıllarda hiçbir sorunum olmadı kendisiyle, hatta geldiği ilk yıldan itibaren kardeşlerim başta olmak üzere çevremde onu eleştiren herkese karşı kendisinin en büyük savunucusuydum. Alex'in söylediği gibi, futbolun "teknik" kısmına daha fazla önem veren bir izleyiciyim çünkü.

Bir de kontratının bitmesine yakın, Beşiktaş'a gitmekle tehdit ettiği bir demeci var kendi sitesinde yayımlanan, orada hepten insan olarak da soğumuştum Alex'ten. Ve hatta o olaydan sonra ağzıyla kuş tutsa bir taraftar olarak gözümde hiçbir zaman eski değerini geri kazanamayacağı bir duruma gelmişti. Ama bu yılki performansı, liderliği, takımı sahiplenişi ve istekli-arzulu oyunu ile her şeyi unutturdu şahsen bana. Onun için söylediğim tüm menfi şeyleri geri aldırıp, onlar için pişmanlık yaşatacak kadar unutturmaktan bahsediyorum hem de.

Sezon başından beri sergilediği istekli ve arzulu performans, takımı ve kulübü sahiplenişi, derby maçın ardından ertesi sabah izinli olduğu halde gidip A2 takımının maçını seyredişi, sahada 34 yaşında pres yapmaya çalışması vs. gibi unsurlar yüzünden Alex'e söylediğim her olumsuz sözden pişmanım. Bir de bunlar yetmezmiş gibi İnönü'de 3 gol 1 asist, Arena'da 1 gol 1 asist ile oynayarak bütün Fenerlileri mest etti bu sezon kaptan. Aldığı paraya da takıyordum eskiden, şimdi artık diyorum ki, 2 sezon boyunca hiçbir şey yapmadan kenarda otursun, takıma böyle liderlik etsin, 7 milyon avroyu alıp gitsin; sesim çıkmaz.

Sadece Fenerbahçe tarihinin en iyi yabancı oyuncusu değil, Fenerbahçe tarihinin en iyi futbolcusu ve Türk futbol tarihinin de en iyi yabancısı Alex de Souza.. Kendisinden, yazdığım o 3-5 yazı için özür diliyor, bir taraftar olarak yaşattığı her şey için de teşekkür ediyorum. Kişisel beyanımdır.

Alex'in Fenerbahçe performansı:

Türkiye Ligi: 188 maç /103 gol / 101 asist
Türkiye Kupası: 19 maç / 10 gol / 4 asist
TFF Süper Kupa: 2 maç / 2 gol / 1 asist
UEFA Şampiyonlar Ligi: 25 maç / 5 gol / 11 asist
UEFA Şampiyonlar Ligi eleme: 12 maç / 4 gol / 3 asist
UEFA Avrupa Ligi: 6 maç / 2 gol / 2 asist
UEFA Avrupa Ligi eleme: 4 maç / 1 gol
UEFA Kupası: 10 maç / 2 gol / 1 asist
Toplam: 266 maç /129 gol / 123 asist

24 Mart 2011 Perşembe

Uşaklara kıyak bitmiyor

Faruk Özak'ın spor bakanı olduğu günün 2 gün sonrasından beri, yani 2.5 yıldır ligde aleyhine penaltı çalınmayan; bu sezon oynadığı maçların üçte birinde rakipleri kırmızı kart gören; bu sezon yine ayrıca hakemlerin kıyaklarıyla en az 12-13 puan alan ama her nedense ligin en ağlak, en gurursuz, en sulu gözlü kulübü olan Trabzonspor, deplasmandaki G.Saray maçını seyircisiz oynayacak. Önlerine bir tek kırmızı halı serilmediği kaldı. Bütün Fenerbahçeliler bilsin ki, bu bakan ve hükümet görevde olduğu sürece Fener'in şampiyon olması imkânsız gibi bir şey.

28 senedir bu ligi izliyorum; geçen yılki Bursa ve bu yılki Trabzon kadar federasyon ve hakemlerce itilen bir takım görmedim. Bir Fenerli olarak gözümüzde bu iki takımın yeri, Beşiktaş ve G.Saray'dan çok daha aşağı bir seviyede artık. En azından ben ve çevremdeki herkesin böyle düşündüğünü görüyorum. Trabzon'un şampiyonluğunu da şimdiden kutluyorum.

23 Mart 2011 Çarşamba

En iyi 5 M. Night Shyamalan filmi


1. Unbreakable (8)
2000

2. Signs (7)
2002

3. Lady in the Water (7)
2006

4. The Sixth Sense (6)
1999

5. The Village (6)
2004

Diğer: Praying with Anger (6), Wide Awake (5), The Happening (5), The Last Airbender (5)

22 Mart 2011 Salı

En iyi 5 George Lucas filmi


1. American Graffiti (9)
1973

2. Star Wars: Episode I - The Phantom Menace (9)
1999

3. The Empire Strikes Back (9)
1980

4. Star Wars (8)
1977

5. Star Wars: Episode 3 - Revenge of the Stih (8)
2005

Diğer: THX 1138 (8), Return of the Jedi (8), Star Wars: Episode II - Attack of the Clones (6)

20 Mart 2011 Pazar

Run Uşağum, Run!

Tamamen Fenerbahçe taraftarı olarak yazıyorum bu postu, objektif ve tarafsız kalabilmek artık mümkün değil çünkü. Trabzonspor futbol takımı ne çirkef, ne ahlâksız, ne yavuz hırsız bir toplulukmuş böyle? İlhan Cavcav'ın söylediğine göre -ki bir insan böyle bir konuda yalan söyle(ye)mez- Trabzonlu oyuncular devre arasında G.Birliği soyunma odasına gelip "satılmış köpekler" diye bağırmış.. Olacak iş mi bu? Başkanı ve teknik direktörünün kancık karı gibi ligin devre arasından beri ağlamaları zaten malûmunuz.. Fenerbahçe'nin lehine bütün sezon boyunca sadece 2-3 hata yapılmışken, kendi lehlerine en az 10 hatanın yapıldığı ortamda 15 puandan fazlasını hakemlerle alan bir camia nasıl bu kadar onursuz ve gurursuz olup rakibine çamur atabilir? Geçen hafta Kasımpaşa'nın verilmeyen penaltılarından sonra bu hafta da ofsayttan beraberlik golünü attı Trabzon. Her maçını hakemlerle alıyorlar, olacak iş değil. Kendilerine karşı oynayan rakiplere de çamur atmaya başladılar artık. Hayatımda bu kadar çirkef ve çamur bir takım, bir topluluk görmedim. Yazıklar olsun, aldıkları bütün haksız puanlar burunlarından gelsin.

G.Birliği 1 - Trabzon 2

Brezilya'da su topu


Brezilya amatör liginden bir maç bu.. Hakemin bu maçı nasıl oynattığı tam bir muamma, bu hekemin akıbetinin ne olacağı da öyle.. Öyle ya; top zıplamıyor, oyuncuların sakatlanması işten bile değil ve allah muhafaza, köpek balığı falan çıkabilir sağ bek tarafından.. Sadece Brezilya'da görülebilecek bir şey bu, allah akıl fikir versin..

En iyi 5 Darren Aronofsky filmi


1. Black Swan (8)
2010

2. Requiem for a Dream (8)
2000

3. The Fountain (7)
2006

4. Pi (7)
1998

5. The Wrestler (7)
2008