13 Eylül 2008 Cumartesi

Gönülçelen filmler #7: Eternal Sunshine of the Spotless Mind (2003)

Video klipler tarihinin en sıradışı ve (bizce) en büyük yönetmeni olan Fransız üstat Michel Gondry'nin bu tapılası filmi, bizim ülkemiz de dâhil dünyanın her yerinde çoktan kült mertebesine ulaştı bile. Ve her geçen gün de hayranlarının sayısı artıyor, sinemaseverler tarafından kutsanmaya devam ediyor. Bu yüzden bu film hakkında kimsenin bilmediği, görmediği, duymadığı bir şeyler yazmak da mümkün değil. Zaten öyle bir film ki, sadece karşısında duyduğumuz hayranlığı anlatmaya kalksak satırlar yetmez muhtemelen.

"Aşk" dediğimiz mefhum güzel sanatlar tarihinde sayısız resme, şiire, romana, filme vs. konu oldu. Özellikle sinemada "Casablanca" ve "Rüzgâr Gibi Geçti" başta olmak üzere yüzlerce aşk filmi gördük ve sevdik yıllar boyunca. Ama naçiz kanaatim odur ki, aşk denen meseleyi "Eternal Sunshine..."dan daha "lâyıkıyla" anlatan bir eser hiç olmadı ve asla da olmayacak. Bunu elbette sadece olağanüstü hikâyesi için söylemiyorum, onu aşan başka öyküler de yazılabilir ve hatta yazılmış da olabilir. Bahsettiğim şey bir bütün olarak filmin kendisi ve yarattığı "hâlet-i ruhiye" ile ilgili. Bu asla aşılamayacak ve taklit edilemeyecek bir şey.

Ne söylesek boş; eğer aşk filmlerini seviyorsanız, daha önce seyrettiğiniz hiçbir şeye benzemeyen bu nadide filmi görünüz. Başka bir şey demiyorum.

Hiç yorum yok: