Lider Sivasspor, inanılmaz gidişatını G.Saray karşısında da sürdürmeyi başardı. Sezon başından beri bu takımın şampiyonluk şansının çok yüksek olduğunu yazıp durdum ve şimdiye kadar bu görüşe sahip olanları mahçup etmediler. Bir Fenerli olarak Fener'in şampiyonluğundan bile daha fazla istemeye başladım bunu. Türk futbol tarihinde bu kadar büyük bir başarı bence hiç yakalamadı. Domestik başarıları alırsak zaten yok da, yurt dışındakileri saydığımızda bile bence ilk sırada bu gelir. Çünkü (Türkiye Kupası maçında da gördüğümüz gibi) Sivas sadece tek bir rakibe karşı mücadele etmiyor. Hakemler, yardımcı hakemler, federasyon, medya vs. hepsine karşı savaşıyor. 2 gün önce Sami Yen'de resmen dayak yediler rakip takımdan. Hiç utanması olmayan da bir hakem müsveddesi vardı sahada ama son dakika golü olmasa orada da kazanacaklardı. Aklım hayalim almıyor, bu imkânlarla yazılan bu destanı hayranlıkla seyrediyorum.
İkinci Trabzon ise Fener deplasmanında son derece sağlam bir duruş sergiledi. Gerçi abartıldığı kadar ezici bir durum yoktu, en azında pozisyonlar açısından böyle ama oyun olarak ikinci yarı resmen tek yarı sahaya döndü iş. Trabzon takımı şimdi Alanzinho ile anlaşarak bağıra bağıra söylediğim bir hamleyi (5 ay gecikmeyle) nihayet gerçekleştirdi. Somut anlamda böylesine teknik bir sol açık sanılandan çok daha büyük bir katkı yapacak takıma ama mesele bu oyuncuyu kullanmak olduğu kadar Yattara ile onu "idare edebilmek"te. Eğer Ersun Yanal bunu başarırsa son haftaya kadar aynı iddia ile giderler bence. Tabii zor maçlarda takımdan kesilen oyuncunun Gökhan olması lâzım, bakalım bunu yapabilecek mi Yanal.
G.Saray, Sivas deplasmanında terbiye yoksunu bir takım olmanın cezasını çekti. Hak ettiği halde bu cezayı çekmedikleri o kadar maç var ki, çoğu arkadaşımız aramızdaki sohbetlerde mesela Sivas maçının lafını bile etmiyor bu yüzden. Türk futbolunda son 15 yıldır en çirkef, en edepsiz, en antipatik futbolcuların %90'ı G.Saray'dan çıktı, bunu herkes kabul ediyor. İzan sahibi G.Saray taraftarları bile tiksiniyor mesela Sabri'den. İlginç olan ise kulüpteki başıbozukluk. Zaten bu olmasa şu andaki kadroları ile bu ligde 20 puan fark yapmaları gerekir ama kifayetsiz başkan ve ne idüğü belirsiz menajerleri ile dingonun ahırına benziyor kulübün durumu. Arda bile resmen sapıtmış durumda. Şu inanılmaz kadronun sezon sonundaki akıbetini merakla bekliyorum. Eğer bir hezimet yaşanırsa camianın bu başkana ne yapacağını da...
Fener tarafı Trabzon karşısında ikinci yarıda düşülen durumlardan dersini alır mı, hiç zannetmiyorum. İlk günden beri yazdığım gibi bütün sorun Alex-Guiza ikilisinde ve bu ikisi ile şampiyonluk hayal bile değil. Ben hayal etmiyorum mesela. Hatta ikincilik bile mucize. Sezon sonunda görürüz ama bu ikilinin forvette olduğu bir takım midemi bulandırıyor. Pek çok aklı selim tafaftar da bu kanaatimi paylaşıyordur. Zaten Guiza ilk kez yuhalandı oyundan çıkarken. Ha, onun ne suçu var denirse cevabım şu olur: Suçu var çünkü tek forvet oynayamayacağından bihaber bir kendini bilmez Guiza. "Ben Mallorca'da da böyle oynuyordum zaten" diyecek kadar şaşırmış. Hocasına gidip "beni harcıyorsun, Alex'siz G.Saray'ı (Semih ile beraber) ne yaptığımızı gördün; ikimizi birlikte oynat" demiyorsa bence burada futbolcu da suçludur. Ha, bunu dersin, hoca dinler veya dinlemez, o ayrı. Bence bunu demeyen her tecrübeli ve kredi sahibi futbolcu suçludur, başta Carlos olmak üzere.
Beşiktaş için ne yazayım bilmiyorum. Mustafa Denizli hakkında düşündüklerim malum ve sezon sonunda çok haklı çıkacağımı ben biliyorum. Ama olan da taraftara oluyor bu arada. Demirören ve Denizli'den kurtumaktan başka bir çare yok. Başta taraftar olmak üzere tüm camianın bunu anlaması gerekiyor.
Ankaraspor, Konya karşısında muhteşem bir skor aldı tepeye tutunmaya devam ediyor. Ben bu hafta Trabzon'a da yenilmeyeceklerini düşünüyorum, eğer ekstra bir faktör ortaya çıkmazsa. Kayseri ise iki kelimeyle "hayal kırıklığı". Tolunay'ın çapı bu kadroya az geliyor diye düşünmeye başladım. Biraz bekleyelim.