20 Şubat 2009 Cuma

En iyi 5 "Coen Kardeşler" filmi


1. Barton Fink (10)
1991

2. The Big Lebowski (10)
1998

3. Fargo (10)
1996

4. Blood Simple (10)
1984

5. No Country for Old Men (10)
2007

Diğer: The Man Who Wasn't There (9), O Brother Where Art Thou? (8), True Grit (7), A Serious Man (7), The Hudsucker Proxy (7), Raising Arizona (7), Burn After Reading (7), Miller's Crossing (6), Intolerable Cruelty (6), The Ladykillers (6)

Boy With A Coin

2007 yılının en güzel sürprizlerinden ve albümlerinden birinin sahibi Iron and Wine'ın "The Shepherd's Dog" isimli şaheser albümünden, her unsuruyla olduğu gibi klibiyle de büyüleyen muhteşem güzellikteki "Boy with a Coin"...



Boy with a coin he found in the weeds
with bullets and pages of trade magazines
close to a car that flipped on the turn
when God left the ground to circle the world

Hey--- Oh----

Girl with a bird she found in the snow
that flew up her gown, and that's how she knows
that God made her eyes for crying at birth
then left the ground to circle the earth

Hey--- Oh----

Boy with a coin he crammed in his jeans
then making a wish, and tossed in the sea
then walked to a town that all of us burned
when God left the ground to circle the world

Hey--- Oh----
Hey--- Oh----

18 Şubat 2009 Çarşamba

Ligde 20. haftanın görünümü

Lider Sivasspor, Bursa deplasmanında kelimenin tam anlamıyla "ucuz" kurtuldu. Ev sahibi takımın daha iyi oynadığı, daha istekli olduğu ve daha fazla hak ettiği bir maçtı ama Sivas takımı maç boyunca doğru olan hemen hiçbir şey yapmamasına rağmen ballı bir golle 1 puanı kurtardı. Bu 1 puanın ne önemi var? Öncelikle bu kadar çekişmeli giden bir ligde bırakın tek puanı, averaj bile takımların kaderini belirleyebilir. İkincisi, aslında hiç iyi oynamadığı böyle maçlardan bile puan çıkarılması, zirveye oynayan tecrübesiz bir takım için ciddi bir özgüven kaynağıdır. G.Birliği deplasmanında sezonun en rezil futbolunu oynadığında bile galibiyet almayı başarmıştı Sivasspor. Şampiyonluk yolunda en çok buna güveniyorum ama yeni bir toparlanma şart. Can derdindeki Eskişehir'i kendi sahasında mutlaka yenmek zorunda bu hafta Sivas.

İkinci Trabzon ise İnönü deplasmanında tıpkı Sivas gibi kişiliksiz ve silik bir oyun oynadı. Takım disiplini, fizik kondisyon ve teknik direktörün takım üzerindeki hâkimiyeti sayesinde onlar da bu tip maçlardan puan çıkarmayı becerebiliyor. Ama geçen haftaki (hakem katkılı) gösterişsiz galibiyet ve bu haftaki futboldan sonra onların da toparlanması lâzım. Herkes Sivas gibi onların da artık geri dönüşsüz bir şekilde düşüşe geçmesini bekliyor. Bakalım "Ersun Yanal takımları sendromu" bu kez de nüksedecek mi...

Beşiktaş takımı kazanabileceği bir maçı, Trabzon'un aksine "teknik direktör hâkimiyetinden eser bile bulunmayan" bir takım olduğu için kazanamadı ve 1 puana razı oldu. Onca baskı, istek, iştah ve boğucu prese rağmen oyunun "kreatif" tarafında bu kadar rezilleri oynamak gerçekten de düşündürücü. Öte yandan bu savaşçılığın ve ruhun dirilmesi artı puandır. Bakalım bu iştah onları nereye kadar götürecek.

G.Saray hakkında hep aynı şeyleri yazıyor ve söylüyoruz: Muhteşem bir kadro, rezil-ötesi bir yönetim ve menajer, ruhsuz bir futbolcular topluluğu, kukla bir hoca vs. Bu bileşimden istenen neticenin çıkması ancak rakiplerin hepsinin birden çok rezil olmasıyla gerçekleşebilir. Bunun olacağını zannetmemekle birlikte ihtiyatlı olmakta fayda var. G.Saray bu, Türk futbolunun en şanslı kulübü; belli olmaz. Ama Arda ve Mehmet Topal gibi uluslararası çaptaki iki cevhere, bu kulüp ortamında tam anlamıyla yazık oluyor. Bence..

Fenerbahçe ise gözleri boyayan görkemli bir galibiyet aldı, Alex'in 3 gol ve 2 asisti ile. 90'lı yıllarda Sigma'dan 7 gol yedikten 3 gün sonra G.Saray'ı yenip her şeyin üstünü örten o rezil kulüp yapısına hızla geri dönüyor takım, Aziz Yıldırım sayesinde. Bu hafta G.Birliği deplasmanı, Avrupa kupalarına katılma yolunda çok önemli bir viraj. Özgüvenin yeniden tam olarak tesis edilebilmesi için özellikle...

Antep ve Ankaraspor'un mağlubiyetleri çok büyük sürprizler değil. Bu takımlar çok iyi olmasına rağmen bir skor istikrarına sahip değil. Bir gün flaş bir galibiyet alıp, ertesi hafta kel alâka bir maçta puan kaybedebilirler. Zaten bunun beklenmesi gerektiğini belirtiyoruz devamlı. O olgunluk kolay kazanılmıyor. Kazanmış bulunan (Kayseri gibi) takımlar ise Tolunay Kafkas benzeri hocalar tarafından 3 yıl geriye götürülebiliyor. Bu 3 takım aynen bu minvalde devam eder bundan sonra da...

15 Şubat 2009 Pazar

En iyi 5 yol filmi

1. Im Lauf der Zeit (1975)
Wim Wenders

2. Badlands (1973)
Terrence Malick

3. Easy Rider (1969)
Dennis Hopper

4. Bonnie and Clyde (1967)
Arthur Penn

5. Sranger Than Paradise (1984)
Jim Jarmusch