19 Kasım 2009 Perşembe

Bunlar nasıl günler böyle...

Son 1-2 haftaya bakıyorum, Türk sporunda akıl almaz şeyler art arda gerçekleşiyor. Süreyya Ayhan, basketboldaki derby rezaleti, Cemal Nalga fiyaskosu derken her gün daha beteri ile karşılaşıyoruz. Mesela dünkü postta Nalga olayını "Türk spor tarihinde bir dönüm noktası" başlığıyla yazdım ama bugün duyduğumuz bir olay, kesinlikle o ibareyi daha fazla hak ediyor. Eğer doğruysa ve sonuçlarını (olması gerektiği gibi) yaşarsak, bir daha hiçbir şey eskisi olmaz bu ülkede.

Almanya'da yayın yapan Berliner Morgenpost gazetesinin internet sitesinde bugün bir haber yer aldı. Buna göre uluslarası olarak faaliyet gösteren ve elebaşı Berlin'de yaşayan yeni bir bahis çetesi ortaya çıkarılmış. Söylenenlere göre Avrupa'daki birçok ligde görev yapan antrenör, oyuncu ve hakeme yüksek miktarda para verip maçların sonucunu kendi çıkarına göre maniple ediyor bu çete. Olayın bizi ilgilendiren kısmıysa Almanya'dan yüksek miktarda bahis oynanan Türkiye liginin de işin içinde olması. Türk millî takımının da formasını giyen bazı ünlü oyuncuların olayla bağlantısı olduğu söyleniyor.

100 kişi hakkında yürütülen soruşturmalar doğrultusunda yarın 5 kişi hakkında tutuklama kararı çıkması bekleniyor.

Şimdi düşünelim: Burada Fener, G.Saray, Beşiktaş diye birbirimizi yiyoruz. Sokakta taraftarlar, televizyonda yorumcular, bloglarda (sözüm ona) eğitimli yazarlar birbirine saldırıyor. Ve yarın bir bakıyoruz, tuttuğumuz, gönül verdiğimiz takımın yıldızları; Arda Turan, Emre Belözoğlu, Nihat Kahveci, Servet Çetin, Volkan Demirel, İbrahim Üzülmez vs. meğersem para alıp maç satıyormuş (haşa, isimler uydurmadır ve sadece benzetme amaçlıdır)! O zaman utanmayacak mıyız? Lanet olsun demeyecek miyiz? Tekrar ediyorum, eğer iddialar doğruysa bence Türk futbol tarihinin en önemli günleri bunlar. Yarın Bochum emniyet müdürlüğünde UEFA yetkililerinin de katılacağı bir basın toplantısı düzenlenecekmiş. Gözümüz, kulağımız, her şeyimiz orada olsun. S.ktir edin derby'yi falan...

Hiç yorum yok: