Fenerbahçe, zorunluluklar nedeniyle en "güçlü" takımını sahaya sürdüğü Steaua deplasmanından tatminkâr bir futbol ve muhteşem bir skorla galip dönmeyi başardı. Bu yengi sayesinde de (Twente'nin kaybetmesi ile) grupta liderliğe yükseldi. Bundan iyisi Şam'da kayısı demek gerekiyor galiba.
Tek tek performanslara bakarsak, ideal geri dörtlü ve kaleci Volkan çok fazla hata yapmadı ama bireysel olarak en başından beri belirttiğimiz gibi Bilica tam bir saatli bomba. Şu maçta sorumsuzluluğu nedeniyle yaptığı iki hatayı, örneğin bir G.Saray maçında yapsa ve golle neticelense kendini bir anda paket olarak Brezilya'da bulur, ne olduğunu da anlamaz. Hiç mi akıl yok, Daum onunla hiç mi konuşmuyor bilmiyorum. Ama birilerinin bu adamı net bir dille uyarması gerektiği aşikâr. Gökhan Gönül, önünde Kâzım olmadığı ve Topuz olduğu için inanılmaz bir futbol oynadı. Hücuma daha rahat çıkmasının yanında, savunmada Topuz'dan yardım aldığı için girdiği ters kademelerle sayısız pozisyon önledi. Daum bir daha Kâzım'ı bu çocuğun önünde oynatırsa hocalığından şüphe etmek lâzım.
Orta sahada Emre şu anda bu ülkenin en iyi futbolcusu. Sezon başı kampında "senelerdir ilk kez sezon öncesi kampına katıldım; bunun farkını hissettireceğim" demişti ve ne kadar azimli olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Haftalardan beri takımın en iyisi olmasının yanında oldukça da güçlü görünüyor Emre. Bu şekilde devam ederse sezonun da en iyi oyuncusu o olacak gibi görünüyor. Cristian ise Selçuk'tan herhangi bir fazlasını hâlâ göstermedi bize. Varlığı çok anlamsız değil bu oyuncunun çünkü neticede kaliteli bir isim ama böyle bir oyuncuya 7 milyon avro verilmesi gerçekten de fuzulî. Yoksa fena oynamıyor, görevini bihakkın yerine getiriyor. Ama Selçuk'a da yazık oluyor bu arada.
Andre Santos innanılmayacak kadar güçsüz ve takımın en gamsız oyuncusu. Orta saha elemanı olarak da yaratıcılığı vasat seviyede. Böyle devam ederse taraftar da ona eleştirel gözle bakmaya başlar. Topuz ise kendi kapasitesinin tamamını takıma vermek için elinden geleni yapıyor, mücadeleden hiç yılmıyor. Bu kadar çok sayıdaki vurdumduymaz adam arasında mutlaka oynaması gereken bir "ruh" Mehmet Topuz. Adaptasyon sürecinde olduğunu da unutmayalım.
Özer için, sanırım ayrı bir paragraf gerekir. Arda'dan sonra bu ülkenin en yetenekli oyuncusu diyebileceğim Özer, Arda'dan fazlası olan fizik gücünü henüz gösteremiyor. Hatta bu açıdan ideal seviyeye ancak devre arasını takiben gelebilir. Ama şu hâliyle bile olağanüstü bir oyuncu. Golde Carlos'un gelişini görmesi, pas zamanlaması ve bileğini neredeyse 135 derece çevirerek verdiği pasın isabeti ile şiddeti kusursuzdu. Onun dışında o da büyük bir takıma adapte olma yolunda, bu yüzden heyecanlı ve ürkek. Ama fizik olarak istenen seviyeye geldiği zaman seyrine doyum olmayacak bir oyuncu göreceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Kâzım ise alttaki 2 postta belirttiğim gibi bence özellikleri itibarıyla bu ülkenin ve Fener'in en iyi forveti. Bu maçta ilk kez o bölgede oynamasına rağmen rakip savunmayı inanılmaz yıprattı. Pivot olarak kusursuzdu, kaleye birçok isabetli şut çekti. Pres de yapmaktan kaçınmadı ve oyun disiplinine en sadık olduğu maçtı bu. Bu şekilde devam ederse Daum'a da bu takımın (ve millî takımın da!) forvetinin o olduğunu gösterecek.
Genel olarak baktığımızda ise Fenerbahçe kusursuz bir büyük Avrupa takımı gibi oynadı maçı. Topa sahip olma ilkesiyle devamlı pas yaptı ve bu suretle öncelikle savunma güvenliğini garanti etmiş oldu. Devamlı arayışlarla, çoğunlukla göbekten kapalı rakip savunmayı delmeye çalıştılar. Kâzım'ın top tutma ve indirme özelliği ile rakip sahaya geçişlerde hiç olmadığı kadar etkinlik gösterdiler. Ve çalışkanlık anlamında da en mücadeleci oyunlardan birini seyrettik Fener adına. Kaptırılan toplar sonrası, bütün dev kulüplerin yaptığı şeyi yapıyor Fenerbahçe: Önce önde bir pres, eğer kapabilirse rakip savunma yerleşmeden pozisyon arıyor. Ama eğer topu kapamazsa hızla geriye gelip alan daraltıyor. İşte gerçek bir Avrupa takımının oynaması gereken futbol da böyle bir şey zaten.
Savunmada 1-2 bireysel hata dışında genel görüntü iyi. Kontra toplar dışında da rakibin pozisyonu yok. Sadece ikinci yarıda Volkan'ın çıkardığı bir top var, onun dışında tehlike yaşanmadı desek yeridir.
Zaten hep belirtiyorum, Fener'in kadrosu ve oyun anlayışı deplasman oynamaya daha müsait. Bu yüzden Sheriff ve Steaua deplasmanlarından umutlu olduğumu daha önce belirtmiştim. Twente deplasmanında da iyi bir oyun ve en az beraberlik bekliyorum. Gruptan lider olarak çıkar Fenerbahçe.
Steaua (4-4-2): Zapata 9 - Golanski 6, Baciu 7, Ghionea 6, Rada 6 - Szekely 6 (67' Moreno 5), Bicfalvi 5 (43' Onicas 6), Toja 6, Nicolita 6 - Kapetanos 7, Surdu 6
Fenerbahçe (4-4-1-1): Volkan 8 - Gökhan 9, Lugano 8, Bilica 6, Roberto Carlos 7 - Mehmet 7, Cristian 7, Emre 9, Andre Santos 6 (89' Ali Bilgin) - Özer 7 (70' Vederson 6) - Kâzım 10 (86' Selçuk)
Gol: Kâzım 59'
1 yorum:
Ben , Daum un Güiza geldikten sonra bir daha o pozisyonda formayı Kazıma vereceğini sanmıyorum. Arkasındaki adamın Semih oldugunu da düşününce heleki. umarım yanılırım.
bu arada defansif yönden en az Kazım kadar başarısız olabilir belki ama, benim hala savunduğum birşey var, bu takımda gökhan ın önünde oynaması gereken adamın Guiza olması gerektiğini düşünüyorum bende. tabi orta sahadan çok kanatta oynayan gizli forvet gibi bir pozisyonda. bence Güiza iyi bir çizgi oyuncusu ve forvette oynamış olması nedeniylede içe kat edişleriyle de, aslında skora etkili bir adam olabilir çizgide.
Yorum Gönder