Fenerbahçe geçen yıldan çok farklı. Bir kere kadro kalitesi inanılmaz artmış durumda. Ama daha da önemlisi, aylardan beri yazdığım gibi Daum ve Koch faktörü. Bu gece belki hiç hazır olmayan bir Sivas vardı karşılarında ama yine de mentalite ve fizik güç anlamında takımın geçen birkaç sene ile fersah fersah farklı bir noktada olduğunu görmek gerekiyor.
Tek tek baktığımızda kaleci Volkan'ın, yaptığı 2 kurtarışla maça damgasını vurduğunu görüyoruz. Gökhan çok etkili olmadığı ama yine son raddede gayretli olduğu bir günündeydi. Carlos sakatlıktan dönmesine ve 36 yaşında olmasına rağmen profesyonelliği ve gayretiyle olumlu bir görüntü verdi. Ama savunmanın ortası gerçekten de ürkütücü bir görünüm arz ediyor. Lugano'nun girişiyle bir şeyler fark eder ama yanında bu kadar sorumsuz ve savruk bir Bilica mı, yoksa Önder mi oynayacak, bu sorunun cevabı belli değil bence.
Ortanın sağında Kâzım kesinlikle Gökhan ile uyumlu değil. Çoğu zaman onun koridorunu kapatıyor ve sürekli olarak ayağına top istiyor. Ama şans eseri ofsayttan bir gol atarak kredisini sürdürdü. Cristian önceki maçlara göre daha iyiydi, Emre ise örnek bir futbolcu görünümünde. Takımı ateşleyen, gayretiyle örnek olan, hırslı, antipatik görüntüsü (bitmemiş ama :) azalmış bir Emre görüyoruz. Eğer sakatlanmazsa sezonun en önemli artılarından biri olacak gibi görünüyor. Andre Santos ise attığı muazzam gol dışında arayışları, driblingleri ve slalomlarıyla rakipler için sıkıntı yaratan bir oyuncu. 92. dakikada da pres yapıyor ve köpek gibi koşuyordu. Bunlar güzel görüntüler.
İleride oynayan Alex ilk dakikalarda sakatlanarak oyundan çıktı ve onsuz Fenerbahçe bir süre bocaladı. Deivid Alex rolünde değil, önceki yıllardaki Deivid rolünde oynadığı için Alex ile oynamaya alışmış takım bir süre adaptasyon sıkıntısı yaşadı. Ama ikinci yarının ikinci bölümünde rakibini fizik gücüyle boğan bir Fenerbahçe gördük. Guiza ise çalışkanlığı ve iyi niyetine rağmen etkisiz bir günündeydi.
Neticede Fenerbahçe Zico ve Aragones döneminde sık gördüğümüz "maç ayıran" görüntüsünden uzaklaşıyor gibi, taraftar için en önemli şeylerden biri bu. Fizik gücü yüksek, istekli ve iştahlı bir takım olma yolunda, ikincisi bu. Üçüncüsü ise "küçük takımlara" karşı rölanti oynamayan, oyununu rakibine kabul ettiren ve müthiş bir tempoyla oynamaya çalışan bir Fenerbahçe görüyoruz.
Sivas ise haftalar ilerledikçe daha iyi olacak gibi görünüyor. Yine de daha önce söylediğim gibi ilk 3'e girmeleri imkânsız, 7'nin altına düşeceklerini de sanmıyorum.
Fenerbahçe (4-2-3-1): Volkan 8 - Gökhan 7, Önder 7, Bilica 6, Carlos 7 (71' Vederson 6) - Cristian 7, Emre 8 - Kâzım 7 (84' Selçuk), Alex (7' Deivid 7), Andre Santos 8 - Guiza 7
Sivas (4-3-1-2): Petkovic 6 - Murat 5, Yasin 6, Sedat 5, Hayrettin 5 - Onur 6, Kadir 5, İbrahim 6 (60' Musa 5) - Cihan 7 - Ersen Martin 7, Kamanan 6 (65' Erman 6)
Goller (3-0): Kâzım 70', Emre 81', Andre Santos 90+1'
1 yorum:
Geçen sene çizgide top bekleyen, ayağına geldiğinde çalım deneyen adam bu sene Gökhan ile yer değiştirerek oynuyor, göbeğe yanaşıyor, sola yanaşıyor, pres yapıyor, rakiple kesinlikle uğraşmıyor, tek derdi formasını muhafaza etmek. Ancak golü atmış olmasına rağmen önüne düştü diyerek onun emeğini hiçe sayıyorsunuz. Evet top önüne geldi ama Kazım'ın, yani sağ açık oyuncusunun orada ne işi vardı? Bunu sorguluyor musunuz? Bu golü aramaktır zaten. Pozisyonun içinde olmasa yine sağ çizgide olurdu. Kalenin önünde ne kadar çok kişi olursanız topun önünüze gelme olasılığı da o kadar artar, bu futbol oynunun en büyük gerçeklerinden biri.
Kaldı ki Gökhan'ın ritmini bulduğunu takımdaki herkes farketti saha içinde ve topu kapan önce ona baktı. Kazım da diğerlerinin yaptığını yaptı, topu alıp Gökhan'la buluşturdu. Minimum top kaybı ile oynama gayreti vardı, bunu da gayet iyi becerdiğine inanıyorum.
Kazım'ın bu maçta beğendiğim yönlerini açıklamaya çalıştım, başarabilmişimdir umarım.
Yorum Gönder