19 Ağustos 2009 Çarşamba

Ligde 2. hafta (09/10)

Lider Fenerbahçe, şu anda ligin gol yemeyen tek takımı ve 2 maçını da kazanmış vaziyette. İlk hafta Denizli'de oynanan futbol yavan olabilir belki ama bunun en önemli nedeninin karşıdaki takımın "takım" dışında her şeye benzemesi olduğunu teslim etmek gerekir. Sivas ne durumda olursa olsun kadro kalitesi anlamında Denizli'nin fersah fersah önünde ve Fener bu takımı fizik gücü ve temposuyla adeta şaşkına çevirdi. Tıpkı Beşiktaş gibi üretkenlik anlamında kat edilmesi gereken çok yol olabilir daha; ama bu kadar kısa zamanda zaten kat edilmiş olan yolun etkileyiciliğini de vurgulamak isterim. Bu blogda yazmaya başladığımdan beri aynı şeyi söylüyorum: Maçı istesinler, gayret göstersinler, terlerinin son damlasına kadar akıtsınlar, canımızı yesinler.

G.Saray ise Fener ile birlikte ligin en kaliteli ekibi. Daha (en önemli ikinci oyuncuları olmasını beklediğim) Elano'yu da görmedik. Ama Arda'nın maestro rolünde olduğu, Mustafa Sarp'ın beklentileri aşan bir performans gösterdiği, orta saha ve forvetinde problem görünmeyen bir takım G.Saray. Ve fakat defans bloğunun s.o.s. verdiğini herkes görüyor. Servet'in yanında oynayacak kaliteli, çabuk ve tecrübeli bir stoper lâzım. Eldekiler arasında en uygun seçeneğin Emre Güngör olduğunu düşünmeye devam ediyorum.

Beşiktaş, bir alttaki postta uzun uzun yorumladığımız maçta, mücadele anlamında gayet olumlu bir görüntü sergiledi. Ama bir büyük takım olarak bu yetmez. Denizli geçen yıl ilk geldiğinde takımın mücadelesi ve arzusu yüzünden övülebilirdi ama takımın başında neredeyse 1. yılını doldururken oyuncularının hâlâ bu kadar verimsiz ve yaratıcılıktan uzak bir futbol oynaması bence hiçbir şekilde izah edilemez. Öyle ya, kadro pek fazla değişmemesine rağmen takımın olumlu ve olumsuz yönleri 1 senedir aynı şekilde yerindeyse iki seçenek vardır: Ya hoca bu olumsuz yönleri göremiyordur. Ya da görse de elinden bir şey gelmiyordur. Bence her iki durum da onun açısından vahim.

Trabzon, geçen hafta Sivas'ta sergilediği şahane futbolla hepimizi fazlasıyla etkilemişti. Ama geçen haftanın yorumunda "özellikle kendi sahalarında oyunlarını rakibe kabul ettirebilecekler mi, merakla bekliyorum" demiştim ve toplama takım D.Bakır karşısında bunu hâlâ yapamadıklarını gördük. Eğer bu böyle olacaktıysa, hiçbir şey değişmediyse Ersun Yanal niye gitti? Bilen varsa beri gelsin.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ya son zamanlarda tutturmuş herkes bir galatasarayın defansı s.o.s veriyor bu yorumu yapan arkadaşlar eminim ki galatasaray maçlarını izlemiyor ben şu ana kadar oynanan maçlardaherhangi defansif zaafiyet görmedim (defans dörtlüsüne ait) tamam defanstaki oyunculara güvenilmez galatasaray daha ciddi rakiplerle oynamadı denilebilir ne bileyim 6 hissim öyle diyor denilebilir bunlar bile kabuledilebilir bir yere kadar ama şu ana kadar oynanan maçlara bakılarak defansif bir zaafiyet var denemez kaldı ki bilicanın herhangi galatasaray stoperinden iyi olduğunu düşünmüyorum keza önder ve bekir içinde aynı şey geçerli ama şu belki söylenebilir galatasaray bu kadar hucumcu ile oynarken takım savunmasında bazen aksamalar olabiliyor mesela denizli maçındaki gol bunun örneği ama bunun da zamanla dah iyiye gideceği görülüyor

siniroldumabi dedi ki...

Herkesin galatasaray defansında problem olduğunu düşünmesinin nedenini defans bloğunu hücum bloğuyla karşılaştırmalarına bağlıyorum. Hücum gücü bu kadar ön plana çıkmamış olsaydı defans ta bu kadar göze batmayacaktı. Çok merak ettiğim bir şey var; Haldun varsa imkansız yoktur mottosundan yola çıkarak uzun saçlı abimizin galatasaraya manyak bi stoper getirdiğini düşünelim. O zaman eleştiriler nereye olur acaba? Elde kala kala bir Sabri kalıyor garibim eleştirilecek :)