29 Eylül 2008 Pazartesi

Ligde 5. haftanın görünümü

Trabzonspor, Yattara'nın satılmasından sonra çıktığı ilk maçında Antalya gibi zayıf ve savunma yapmayı hiç bilmeyen bir takım karşısında oldukça zorlanarak kazandı. Takımda Selçuk dışında "yaratıcı" bir oyuncu bulunmuyor ve özellikle kendi sahasında oynadığı maçlarda iyi savunma yapıp çıkmayı bilen (örneğin Sivas, Kayseri veya Antep gibi) bir ekip karşısında nasıl zorlanacaklarını hep birlikte göreceğiz. Yattara'nın satılması kaçınılmaz bir şeydi belki ama zaten asıl sorun sezon başında kreatif oyuncu konusundaki mevcut eksikliğin giderilmemiş olması. Liderlik bizce çok uzun sürmeyecek...

Bursa ise Samet Aybaba yönetiminde 1 seyircisiz maç ve deplasmanda oynanan 3 maça rağmen, 4 galibiyet ile ikinci sıraya yerleşti. Romaschenko'nun inanılmaz golü ile Kocaeli deplasmanından 3 puanla dönülmesi önemli bir olay ama bu hafta asıl sınav G.Saray karşısında verilecek. Bursa'nın boyunun ölçüsünü o maçta göreceğiz...

G.Saray, iki haftadır hakemle birlikte 12 kişi oynadıkları maçlardan gelen toplam 8 gollü galibiyetlerle iyice morallendi. Muhtemelen Bellinzona maçı da benzer şekilde geçecek (hakem faktörü olmadığı için fark biraz daha az olabilir orada). Onlar da Bursa deplasmanında ilk kez çok zor bir maça çıkacaklar ve şayet hakemler tarafsız ve ahlâklı olursa o karşılaşmanın çok zevkli geçeceğini düşünüyoruz.

Beşiktaş, geçen yılki belalısı Belediye karşısında yine 2 puan kaybetti. Böyle bir rakip karşısında Holosko'nun sağ açık ve Nobre'nin tek forvet oynaması bizce Sağlam'ın büyük bir hatasıydı. Baştan orta saha ve forvette Cisse - Holosko, Delgado, Tello - Bobo, Nobre dizilişi ile başlasa Beşiktaş bizce maçı rahatlıkla alırdı. Ve yine bizce bütün büyük olmayan maçlarda defansta 1 yabancıdan (Sivok) feragat ederek bu tertip ile oynaması gerekiyor Beşiktaş'ın. Gereksiz bir kaybetme korkusu ve endişe hâkim hocaya ve takıma. Bunun da atlatılması lâzım...

Sivas, Fener karşısında tıpkı Beşiktaş gibi anlaşılması zor bir endişe ve korkaklıkla başladı maça. 60'tan sonra Fener yorulunca kazanmak gibi bir amaçan bahsediliyorsa şayet, Alex o aşırtma golü atsaydı o planlar ne olacaktı, bunu sormak isteriz. Bu yüzden Fener gibi "zayıf" bir rakibe karşı Mehmet-Tum ikilisi ile başlayarak çok daha önce maçı alabilirlerdi bizce. Geçen haftalarda da yazdığımız gibi Sivas evinde hep favori olan, deplasmanlarda artık kolay puan kaybetmeyen "güçlü" bir ekip hâline geldi. Heyecan ve hayranlıkla izlemeye devam ediyoruz.

G.Antep, Nurullah Sağlam ile sağlam temeller üzerinde ilerlemeye devam ediyor. Deumi (ki çok önemli bir oyuncu), Eduardo, Beto, Ivan de Souza, Tabata gibi isabetli yabancı transferlerin yanı sıra Murat Şahin, Mehmet Yozgatlı, Mehmet Polat, Erman Özgür ve Emrah Eren gibi mükemmel Türk oyuncuların karması olan çok iyi bir takım hâline geldiler. Bu yıl ilk 6'yı zorlayacaklarını düşünüyoruz.

Kayseri'nin kadrosu çok kaliteli ama Aghahowa'dan tek forvet olmaz, Tolunay Kafkas'ın bunu anlaması lâzım. Öyle olunca 5 haftada 2 gol atan ve 1 gol yiyen acayip bir takım çıkıyor işte ortaya. Iglesias gibi bir pivot santrfor bizce ilaç olurdu şu andaki takıma. Genç oyuncu Purovic bu modelde bir isim ama daha çok deneyimsiz. Kayseri'nin bu kısır görüntüyü aşması gerek, yoksa sezon sonunda kendilerini ilk 6'nın dışında bulabilirler.

Fener ise tam anlamıyla evlere şenlik. Yarınki Dinamo Kiev maçını endişe ve korkuyla bekliyoruz. Farklı bir mağlubiyet bizi şaşırtmayacak. Berabere kesinlikle bitmez, Fener'in galibiyeti ise mağlubiyet kadar bir ihtimal en fazla. Ama Porto maçında da dediğimiz gibi olası bir galibiyet sadece pislikleri halı altına süpürecek. Galip gelinse bile, Aziz'in çiftliğinin artık boku çıktı, bu gerçeği ortadan kaldırmayacak. Devre arasına kadar da 90'lı yılların başını andıran o Dingo'nun Ahırı görüntü devam edecek.

Hiç yorum yok: