5 Nisan 2010 Pazartesi

Şuursuzluk ve ilkesizlik abidesi

Sezon başından beri Rijkaard'ın (hocalığıyla ilgili olarak) hiç de iyi doneler vermediğini, kariyerinin (Barcelona hariç) hiç de parlak olmadığını, o CV ile aslında Barça'ya gitmeyi de hak etmediğini vs. yazıp durdum. Futbolu bilmeyen, yaldızlarla gözü boyanmış bir sürü çoluk-çocuk da bana "Rijkaard'dan daha mı iyi biliyorsun, destur, yuh" dedi. Ama şimdi bakıyoruz, Rijkaard'ın bu ülkeye gelmiş en şuursuz, en ilkesiz ve en kifayetsiz hocalardan biri olduğu artık herhalde net bir şekilde anlaşılmıştır.

Hep ne dedik burada? Bir hocanın hocalığının %50'si (bakın bunu dünyada kimse söylemiyor, ama doğru veya yanlış ben hep söylüyorum) "sezon başında takımı kurarken" gösterdiği performanstadır. Rıza bu açıdan benim gözümde her zaman vasat-üstü bir hocadır mesela. Hadi Rijkaard sezon başında kadronun kurulmasında çok müdahil olmadı diyelim ama sezon ortasını ne yapacağız? Bir insan 6 ay boyunca çalıştırdığı takımını bu kadar mı tanımaz? Bu kadar mı şuursuzca transfer yaptırır? Devre arasında Jo ve Dos Santos geldi diye bayram eden geri zekâlılar şimdi ne yapıyor, çok merak ediyorum. G.Saray'ın orta sahasında çift yönlü en az 2 oyuncuya ihtiyacı varken, kadrosunda sayısız açık oyuncusu varken, Nonda varken, gidip Dos Santos ve Jo'yu alan/aldıran/alınmasına ses çıkarmayan adam teknik direktör falan değildir.

Teknik direktörün teknik direktör olduğunu gösteren ikinci önemli husus ise elindeki oyuncuların ne olduğunu görüp takdir edebilmesinde yatar. Bir adam istediği kadar UEFA Kupası'nı kazandırsın benim takımıma, eğer Can Arat'ı millî takıma alıp ilk 11 oynatıyorsa (Can Arat'ı futbolcu zannediyorsa) yazıklar olsun öyle hocaya derim (Terim'den bahsediyorum). Aynı şekilde Mustafa Sarp'a G.Saray forması giydiren ve hatta ilk 11 oynatan adama da yazıklar olsun. Sezon başında bunları yazdık, bir sürü genç çocuk buradan bana çemkirdi; "siz alamadınız, kıskanıyorsun" diyecek kadar akıllarını yitirdiler. Ama neticeye bakın: Kasımpaşa'da, Eskişehir'de, G.Antep'te vs. Sarp isimli kazmadan çok daha iyi olan bir sürü oyuncu var.

Bir teknik direktörün kifayetini ortaya koyan üçüncü önemli done takımın yapısına uygun sistemi kurup oynatmasıdır. Rijkaard'da bu da yok. Kendi takımının ne oynayabileceğini analiz etmek şöyle dursun, sezon başından beri uygulatmadığı sistem neredeyse kalmadı. Blog aleminin reisi olan vatandaş ligin ilk haftalarında "Rijkaard'ın ne olursa olsun sisteminden ödün vermediğini" yazıp hiç utanmadan, sıkılmadan, ar damarı çatlamış bir şekilde Rıdvan Dilmen'e laf sokuşturdu, hatırlıyoruz; bloglardaki bütün çoluk-çocuk da şuursuzca onun peşinden gitti. Ama bir baktık, 500 bilmem kaç maç (!) tek santrfordan ödün vermeyen, B planına tevessül etmeyen Rijkaard Fener maçına çift forvet çıktı, Sivas deplasmanında 4-3-3'ün açıklarında Barış ve Ayhan'ı oynattı! Bu şekilde o kadar çok cinayeti var ki sezon içinde, yazmaya kalksak satırlar yetmez. Rijkaard'ın kendisine allah akıl-fikir versin. Blog aleminin reisi ve ona tapınan çoluk-çocuğa ise söyleyecek laf bulamıyorum.

Bunlardan başka hocalık değil ama adamlık açısından baktığımızda Bursa deplasmanında rakip oyuncuya saldıran ağzı salyalı bir yaşlı yardımcı (Neeskens), bugün de Sivas deplasmanında rakip takımın yardımcı hocasına sataşan bir Rijkaard var. İlk yarıdaki Fener maçından sonra "Fenerbahçe kulübü her şeyiyle bizi provoke etti" diyecek kadar ağlamanın uç noktalarında gezinen de yine oydu. Bunlar, oyunculuğundan beri 20 küsur senedir takip ettiğim ve sevdiğim bu adama olan sevgimi de bitiren hadiseler olarak hafızama kazındı.

Yine aynı şekilde sezon başından itibaren "ben kamp yaptırmam, benim oyuncularım nasıl yaşayacağını ve sorumluluklarını bilir" diyen Rijkaard'ın Sivas maçı öncesi yönetimin baskısıyla takımı kampa alıp ne kadar ilkesiz bir adam olduğunu göstermesi de acıklı bir durum.

Daha uzatabiliriz ama ben yazmaktan yoruldum. Ayrıca yazması da tatsız bir mevzu. Rijkaard net bir şekilde kötü bir teknik direktör ve bundan sonra gittiği hiçbir takımda başarılı olması mümkün değil. Ona, onun bugüne kadar yönettiği takımlarda ne yaptığını hiç bilmeden sadece ismine bakarak tapınan (40 yaşındaki futbol cahili blog reisi dâhil) blog yazarları ise futboldan hiç anlamıyorlar ve ben olsam futbol hakkında konuşmayı da yazmayı da bugünden sonra bırakırdım. Çünkü futbolu, futbolcuyu, teknik direktörü ancak bu kadar cahilce izleyebilir insanlar..

2 yorum:

mell dedi ki...

gs liim.

taraflı yorumların beni coğu zaman deli ediyor ama, su yazındaki örneklerinle ve blog camiası yorumlarına bastan sona katılıyorum.

tebrikler

ben hala gs nin rijkaard a bir sene sans vermesini gönülden istememe rağmen yazında karsı cıkacak bir nokta bulamadım. tekrar tebrikler.

Gündüz Feneri dedi ki...

sağol kardeşim. sağduyun için.