Avrupa Ligi'nin finali bu sene bildiğiniz gibi Hamburg'da oynanacak. Bu hadisenin motivasyonunu Hamburg takımı üzerinde fazlasıyla görebiliyoruz. Devre arasında van Nistelrooy'u transfer etmeleri de bunun bir göstergesi zaten. Bundesliga'daki durumlarına bakınca, tüm enerjilerini Avrupa kanalına verdiklerini anlamak çok zor değil. St. Liege gibi son yıllarda pıtrak gibi oyuncu çıkaran ve kaliteli kadrosu olan bir ekibi hem içeride hem de dışarda yenmek de kolay iş değil. Hamburg bu zoru başararak, rakip kaleye de toplam 5 gol atarak finale yükselmeyi başardı.
Hamburg'un yarı finalde karşılaşacağı takım ise, şimdiden gönüllerin şampiyonu olan mütevazı Fulham. Roy Hodgson gibi kurt bir menajeri göreve getirdiğinden beri zor kaybeden, kendi sahasında ise her maça favori olarak çıkan dinamik bir ekip görüntüsündeler. Kadrolarının kalitesi de hiç fena değil, özellikle Zamora-Johnson ikilisi birbirini tamamlayan uyumlu bir eküri. Geçen senenin Alman şampiyonu olan ama bu yıl o başarının yerinde yeller estiren (hatta büyük ihtimalle Avrupa'ya gidemeyecek olan) Wolfsburg'u onlar da her iki maçta mağlup edip Hamburg'un rakibi oldu. Gönlüm Fulham'dan yana olsa da finale Almanların kalacağını düşünüyorum.
İki İspanyol devinin mücadelesinde deplasmanda 2-2 berabere kalıp kendi sahasında gol yemeyen At. Madrid, 0-0'lık sonuçla finale yükseldi. 4-2-4 oynayan ve takım savunması güven vermeyen bir takıma Valencia'nın gol atamaması ayrı bir skandal ama At. Madrid'in başarısı da küçümsenmemeli. Agüero-Forlan gibi dünyanın en iyi forvet hatlarından birine sahip olan bu takım, iki sene önce haksız bir penaltıyla Şampiyonlar Ligi'nden elendiği Liverpool ile dişli bir rövanşa çıkacak. Ben İngilizleri ağır favori görsem de, Madrid ekibinin yetenekli 4 forvetinin gününde olması çok şeyi değiştirebilir.
Dün geceki maçlar arasında seyretmeyi tercih ettiğim Liverpool-Benfica maçı ise, ev sahibi için beklenenden kolay geçti. Gerçi ilk 20 dakika bütün oyun Liverpool yarı sahasında oynandı ve Benfica, tek pozisyon bile bulsa golü atacak gibiydi ama ev sahibinin sağlam savunması gedik vermedi. Benfica'nın önde kurduğu baskı ile bir türlü top çıkaramayan İngilizler, bir köşe vuruşundan kazandığı golle rahatladı ve rakibinin üzerine gelmesinden faydalanarak kontrataktan ikinci golü buldu. Burada, sezon başından beri Alonso'nun formasını doldurmakta çok zorlanan (zaten ondan bunu beklemek de haksızlık) Lucas'ın, top takım arkadaşındayken çizgi halindeki rakip defansın arkasına doğru yaptığı koşu, bence bizim diyardaki tembel orta saha oyuncuları için ders niteliğindeydi.
İkinci yarıda da görünüm değişmedi ve Liverpool kontradan (hazırlanışı muhteşem) bir gol daha buldu. Serbest vuruştan gelen Benfica sayısı konuk ekibi umutlandırsa da, Liverpool bir gece önce United'ın düştüğü strese düşmedi ve etkili ani çıkışlarını sürdürerek farkı yeniden üçe çıkarmayı başardı. Ve maç orada bitti.
Benfica kaliteli kadrosu olsa da organizasyon sıkıntıları olan bir takım. Liverpool ile Anfield'da 100 maç yapsalar 1'ini zor kazanırlar gibime geliyor. Ama öte yandan Di Maria, Cardozo, David Luiz, Ramires gibi gelecekte dev takımlara pazarlayacağı müthiş adamları var.
Sonuçta At. Madrid-Liverpool ve Hamburg-Fulham yarı finallerini seyredeceğiz. Başlıkta da belirttiği gibi ben Hamburg-Liverpool finali bekliyorum. Ayrıca Liverpool'dan da, sezonu kurtarabilecek bu kupayı almasını...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder