29 Mart 2010 Pazartesi

Polat'a tebrik, Volkan'a yuh!

Derbiden aklımızda kalan olaylara bir bakalım: Öncelikle hakem Cüneyt Çakır, çelişkili kararları ve yüzünde her zamanki sahte gülümsemesiyle samimiyetsiz bir yönetim gösterdi. 90. dakikada Giovani'nin çekilmesi bence penaltı ama geçen hafta Andre Santos'unkine penaltı değil diyenler bugün söz konusu pozisyonu nasıl konuşuyor, anlamak mümkün değil. Öte yandan, Fenerbahçe'nin ofsayt olduğu gerekçesiyle verilmeyen bir golü (buna alıştık artık) ve elle düzeltme diyerek kesilen %100 bir pozisyonu var. Halbuki golde ofsayt olmadığı gibi Güiza'nın pozisyonunda da topa elle temas yok. Bir oyuncu futbol oyun kurallarında bariz gol şansını engellediği için direkt kırmızı kart görüyor bugün çünkü futbolun meyvesi gol, insanlar gol izlemek için statlara geliyor. Peki bariz gol şansını engelleyen kişi futbolcu değil de hakemse ne yapacağız? Çakır ve yardımcıları Fener'in bir golünü vermedi, %100 bir pozisyonunu engelledi ve Giovani'nin çekilmesini de görmezden geldi. Bunun yanında Alex'e ve Güiza'ya çıkarmadığı sarı kartlarla, Topal'a çıkardığı gereksiz bir kart var. Servet'in bilinçli bir şekilde (çünkü hep yapıyor) Güiza'nın suratına vurduğu pozisyonda da çalmadığı bir faul...

Hakem demişken G.Saray başkanı Adnan Polat'ın hakemle ilgili bir yorumu dolaşıyor ajanslarda. Söylenenlere göre maçtan sonra yöneticilerle yaptığı toplantıda "hakem penaltımızı vermedi" diye serzenişte bulunan arkadaşlarına "Buna mı sığınacağız? Ona bakarsanız Güiza'nın golü de ofsayt değilmiş" diye cevap vermiş Polat. Kocaman bir alkış kendisine..

Bunların dışında son dakikalarda kendisine doğru bir karış yüksekten gelen bir topu g.tüyle stop eden kaleci Volkan var. Bu arkadaşa ne demeli bilmiyorum ama yazıklar olsun demek, herhalde kullanılabilecek en hafif ifade olurdu. G.Saray'ı aşağılayan, onlarla dalga geçen bir Fenerli futbolcunun kendi taraftarınca daha mı fazla sevileceğini zannediyor acaba? Şüphesiz bunu yapan kültürsüz ve cahil sürüyle taraftar vardır ama gerçek Fenerliler onlar değil, birilerinin bunu Volkan'a anlatması lâzım. Gerçek bir Fenerli, Ali Sami Yen'in bir gece önce Can Bartu'yu "yarın G.Saray ile önemli bir maçınız var, git odana dinlen Can" diye azarladığını duyduğunda; dünkü maçta G.Saray taraftarı Fenerbahçe'yi alkışladığında ya da Metin Oktay ve Can Bartu'nun karşılıklı forma değiştirdiği resimleri gördüğünde tüyleri diken diken olan; Fenerbahçe'siz G.Saray, G.Saray'sız Fenerbahçe olamayacağını bilen; rakibinin kurumsal kimliğine, formasına ve tarihine saygı duyan duyarlı kişilerdir. O ezelî rakibi bu şekilde aşağılayan kişi kendi futbolcusu olduğunda da bundan hicap duyan, bunu nasıl açıklayacağını bilemeyen kişilerdir. Anlaşılan Fener'in kalecisi 7 senedir bunları öğrenememiş. En kısa zamanda birilerinin ona anlatması dileğiyle..

Bu arada Volkan kadar, hatta ondan bile daha etik yoksunu (çünkü vukuatları artık kırkı aştı), Türk futbol tarihinin en çirkef futbolcusu olma yolunda rakipsiz kalmasına çok az bir mesafe bulunan Kader Keita'yı da unutmayalım. Sinan Engin'in dün gece "ya bu adam bu yaptıklarından utanmıyor mu acaba?" diye şaşkınlıkla adını andığı Fildişili futbolcu, daha önce de dediğim gibi insanlıktan, erdemden zerre kadar nasiplenmemiş ve Türkiye'de bir takımın formasını giymeyi hiçbir şekilde hak etmeyen bir sporcu. Umarım Türkiye'de bu sezondan sonra bir daha görmek zorunda kalmayız kendisini çünkü futbolu önce futbol olduğu için seven, fanatizmden gözü kör olmamış bir insanın onu izlemeye tahammül etmesi çok zor.

Son olarak Selçuk'un Türkiye'deki en iyi Türk ön libero olduğunu geçen seneden beri yazan biri olarak çok mesudum, onu belirteyim. Mahmut Özgener'in gol sonrası ve maç ertesi kederden sapsarı olmuş suratını not düşeyim. Beşiktaş maçı kazanılmazsa dünkü galibiyetin zerre kadar önemi kalmayacağını, o yüzden erken sevinememek gerektiğini hatırlatarak noktayı koyayım.

1 yorum:

FatihE dedi ki...

Seni canı gönülden tebrik ediyorum kardeşim. Maçı kazandığınız için değil, gerçekten insan olduğun için. Adam gibi adam olduğun için.