Nihayet beklenen gün geldi; bu akşam G.Saray ile Fenerbahçe ligde olmak ya da olmamak maçına çıkıyor. Özellikle Beşiktaş'ın kazanıp, Bursa'nın kaybetmesinden sonra bugün oynanacak müsabakanın değeri iki kat daha arttı diyebiliriz. Maçın kendisinden önce onu etkileyecek en önemli unsurlara kısaca değinmek istiyorum.
Öncelikle Federasyon başkanı pozisyonundaki insan müsveddesinin, Fenerbahçe kulübüne karşı nasıl bir bakışı olduğunu artık bütün spor camiası biliyor. "İmam osurursa.." diye bir laf vardır, eğer başkan bir kulübe karşı olan nefretini ve kompleksini bu kadar fütursuzca kusabiliyorsa onun kurulları, hakemleri vs. ne yapmaz? Üstelik bu adamın, mesela Mustafa Denizli ile 40 yıldır arkadaş olduğunu, mütemadiyen yemeklere falan çıktığını biliyoruz ve bu ülkede hakemlerden en çok ağlayan takım olan Beşitaş, Özgener-Denizli ikilisi göreve geldiğinden beri ağzını bile açmıyor. Dün akşamki kritik mücadelede de Beşiktaş'ın attığı son iki gol ofsayt. Özetle Özgener ve onun Fener'e karşı takındığı düşmanca tavır, bu geceki maç üzerinde dolaylı olarak etkide bulunabilir.
Sonra MHK var. İlk yarıda İnönü'de oynanan Beşiktaş-Fener maçında Gökhan'ın başlarda düşürülmesine (Özgener'den korktuğu için) devam diyen Aydınus'u daha sonra ısrarla Fener maçlarına vermeye devam eden; Sami Yen'deki G.Saray-Trabzon maçının neticesini (en az 4 hatalı kararla) direkt olarak etkileyen Abitoğlu'nu G.Saray maçlarına atamayı sürdüren; Fener aleyhinde bu sezon hata yapan tüm hakemleri ödüllendiren bir zihniyet, bundan iki sene önceki kupa çeyrek finalinde Sami Yen'de Fener'i lime lime doğrayan Cüneyt Çakır'ı bu maça atayarak niyetini açıkça belli ederken büyük de risk aldı.
Geçen hafta Fener başkanının koridorda hakemlere bağırdığını rapor edip 21 gün hak mahrumiyeti almasına neden olan gözlemci Serdar Çakır. Bugünkü maçı ise onun oğlu yönetecek. Oğlunun nasıl bir psikolojide olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu maçta da tavırlarına, yüz ifadesine, kararlarına dikkat edelim.
Ali Sami Yen Stadı son yıllarda en fazla vahşetin yaşandığı, polisle taraftarın birbirine girdiği, sahaya onbinlerce yabancı maddenin yağdığı, tribünden aşağı adam atıldığı, Fener'e her fırsatta koro hâlinde küfür edilen bir stat oldu. Maçın önemi de bu kadar artmışken ve stres üst düzeydeyken oradaki salyalı taraftarları da dikkatle izleyelim.
Son olarak maçın en önemli adamı (varlığı veya yokluğu ile) Emre Belözoğlu. Hem Fener'in en iyi futbolcusu, hem takımın silkelenmesine vesile olan savaşçı ismi hem de defansın önünde takımın pas alışverişini yöneten adam. Bu yüzden (üstelik Cristian da yokken) Emre oynamazsa Fener'in kazanması imkânsız gibi bir şey olur. Maça direkt etkide bulunacak unsurlar bence bunlar. Bir de Arda var tabii. Ben, söylendiği gibi Elano'nun yerine oynayacaksa Arda'nın forma giymesini Fener için bir avantaj olarak görüyorum. Maçın kendisi ile ilgili yorumları daha sonraya bırakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder