27 Mart 2010 Cumartesi

Bursa strese erken girdi

Bursa takımı hemen hemen bütün medya tarafından şampiyon ilan edildi geçen hafta. Öyle ya, geçen hafta sonu oynanan maçlardan sonra 5 puana çıkan fark, şayet Bursa İBB maçını da kazanır ve derbi berabere biterse 7 olacaktı. Ama işte öyle olmadı, olamazdı.

Geçen haftadan beri yakın çevremdeki herkese Bursa'nın İBB maçını kazanamayacağını, bu yolda tek çekincemin Ertuğrul Sağlam'ın bağlı olduğu cemaatin Türk futbolu üzerinde son yıllardaki etkisi olabileceğini söyledim. Abdullah Avcı'nın da o taraklarda bezi olduğu söylenir çünkü ama böyle iğrenç bir bağlantı gündeme gelmeyince 8-10 tane eksiği olmasına rağmen İBB stres altındaki Bursa'yı yenmeyi başardı. Çünkü kaç oyuncusu eksik olursa olsun, kendisine karşı açık oynayan, baskı altında olan takımlara çok ama çok ters gelen bir oyun şablonları var. Hocaları çok iyi, tam anlamıyla bir "takım" olarak hareket ediyorlar ve oyuncu yapıları da oturtulan sitemle çok uyumlu.

Bursa'nın, örneğin geçen seneki Sivas'tan avantajı Ömer, Ali Tandoğan, Hüseyin, Mustafa gibi dört büyükler deneyimi yaşamış, o stresle baş etme durumuyla daha önce karşı karşıya gelmiş oyunculara sahip olması. Herkes de bunu söylüyor zaten ama unutulan şey, bu saydığımız oyuncuların hepsinin savunmada oynaması, buna mukabil maçı alacak olan hücumcuların ise Bursa takımında tamamen çaylaklardan oluşması. Volkan, Sercan, Ozan ve Turgay'ın yüzlerinden bile, dün gece karşı karşıya oldukları "şey"le baş etmekte ne denli zorlandıkları okunabiliyordu. Nitekim tüm ikinci yarıyı rakip sahada oynamalarına ve teknik direktörün risk alan hamlelerine rağmen pozisyon üretmekte başarısız olmaları da bunun kanıtı bana göre.

İyi takım olmak başka bir şeydir, kompakt takım olmak başka, hatta "takım" olmak başka ama "winner" olmak bambaşka bir şeydir. Neticede maç 0-0 başlıyor ve kazanmak için gol atılması lâzım. Bursa takımında gol atması beklenen isimlere baktığınızda hiçbirinin "winner" olmadığı rahatlıkla görülebilir. Belki ileride olacaklar ama şimdi olmadıkları kesin. Bu yüzden şampiyonluğa oynayan büyük bir takımın normalde geçmesini beklediğimiz herhangi bir engele takılmaları da gayet olası. Örneğin evinde bir Antalya maçı oynayacak gelecek hafta, o maçı bile kazanması çok zor Bursa takımının. Şampiyon olup dört büyükler hegemonyasını kırmaları elbette güzel bir rüya ama gerçekleştirilmesi de bir o kadar zor.

Bursa takımı ne zaman şampiyon olur biliyor musunuz? Bütün maçlarını sadece berabere bitirmesi kendine yetecek olsa, o mentaliteyle oynasa, rakipleri de ona göre strateji belirlese o zaman. Hatta o şekilde oynanan maçları alma ihtimalleri de, hızlı ve dinamik genç forvetleriyle çok yüksektir. Ama şimdiki durumda çıktığı her müsabakayı "kazanmak zorunda" olan bir Bursa takımı var ve Sercan, Turgay, Ozan, Batalla, Volkan gibi oyuncularla her maçı kazanamazsınız. Zaten bu oyuncular tam olarak "olmamış" ve sürüyle eksiği olan cevherler. Bu baskıyla baş etmeyi öğrenip sporcu karakterlerini geliştirir, mevcut yeteneklerini arttırmak için de sabırla çalışırlarsa o zaman büyük oyuncu olabilirler. Bursa takımı da o zaman kazanan bir takım hâline gelebilir.

İBB 2 - Bursa 1
(8' Marcin, 30' Hasan Ali - 79' Volkan)

Hiç yorum yok: