25 Mart 2010 Perşembe

Trabzon umut veriyor

Şenol Güneş'in, geldiğinden beri yaptığı tüm hamlelerinde olgun ve işini çok iyi bilen bir teknik direktör izlenimi verdiğini ısrarla belirttim. Kore'de kendisini hem mental hem de meslekî anlamda ne kadar geliştirdiğini net bir şekilde görebiliyorum çünkü. Öncelikle oyuncularını çok iyi tanıyıp, özelliklerini kusursuz bir şekilde analiz edip onları en verimli olacakları yerlerde kullanması belki de en önemli artısı Güneş'in. Trabzon'u çok yakından takip eden kişilerin bile (Trabzonlu blogcu Tanju'nun mesela) Umut'tan daha iyi tek forvet oynadığını söylediği Gökhan Ünal'ı göndermesi ikinci önemli hamlesi. Geçen yıl bu blogda Umut'un tek forvet olarak çok faydalı olduğunu ve mutlaka onun oynatılması gerektiğini defalarca belirttim ama işte Trabzon böyle bir camia. Onu en yakından tanıyıp takip edenler bile saçmalayabiliyor bazen.

Üçüncü hamle ise bu ülkedeki bazı geri zekâlıların futbolculuğunu küçümsediği Alanzinho'yu ikinci forvet olarak serbest bir rolde oynatması. Alanzinho bu ülkeye gelmiş en yetenekli, maçın sonucuna en fazla etki eden ve doğru kullanılırsa en büyük silahlardan biri hâline gelen müthiş bir futbolcu. Önlem alınması da neredeyse imkânsız zira hem çabuk, hem süratli, hem adam eksilten, hem de şut atabilen bir isim. Bu kadar yetenekli olmasının yanı sıra kendini büyük görmemesi, takım için oynaması ve bencil olmaması diğer büyük artıları. Atak orta saha olarak bu ülkeye yolu uğrayan sürüyle oyuncudan (Ricardinho, Delgado, Lincoln, Tabata gibi) çok çok daha faydalı olduğunu görmemek için, dediğim gibi hem geri zekâlı olmak hem de futbolcudan hiç anlamamak gerekiyor.

Şenol Güneş'e tekrar dönersek, Serkan Balcı'yı sağ önde kullanması, kazanılması gereken maçlarda Selçuk İnan'ı ön liberoya koyması, skor avantajı ele geçtiğinde 4-5-1'e dönerek saha içinde oyuncularla dama taşı gibi oynaması vs. gibi başka başka doğrularını da gördük haftalardır kendisinin. Geçen hafta sonu oynanan G.Saray maçında sergilenen çok büyük mücadelenin ardından bu gece Antalya karşısında Türkiye Kupası yarı finalinde gösterilen performans, Trabzon'un geleceği için fazlasıyla umut verici, aksini iddia etmek de mümkün değil.

Maça 4 forvetle başlayan Antalya takımına karşı orta sahayı kalabalık tutmak adına Ceyhun'u ilk 11'de başlatan Güneş, geride gömülüp kontralarla gol arayan rakibine karşı son derece doğru bir hamleye imza atmıştı. Nitekim hiç fena bir takım olmayan rakibine ilk yarıda tek bir pozisyon bile vermemesi, takımın defansif anlamda ve mücadele olarak görevini kusursuz yaptığının kanıtıydı. Ama Trabzon da sonuçta bir eksik yaratıcı oyuncuyla oynadığı için pozisyon bulmakta zorlandı bu devrede. Ortaya koyulan mücadele tatminkâr olsa da, yaratıcılık anlamında belirgin bir sıkıntı yaşandı.

İkinci yarıda Güneş, zaman zaman imza attığı yanlışlarından birini sergileyerek orta sahadan Ceyhun'u çıkarıp formsuz, güçsüz ve etkisiz Teo'yu oyuna aldı ve takımın şablonunu 4-2-4'e çevirdi. Alanzinho'nun bu dizilişte sol çizgiye yakın oynaması ayrıca bir dezavantaj teşkil ediyordu. Nitekim bu dakikadan itibaren Antalya takımı yavaş yavaş rakibinin üstüne gelmeye başladı ve Tita'nın gollük bir vuruşuyla da skora çok yaklaştılar. Ama son haftaların formda ismi Onur müthiş bir kurtarışla gole izin vermedi. Yine de Antalya'nın çok iyi oynayan defans ve orta sahasının yanı sıra Dijehoua, Necati ve Zitouni (hatta oyuna giren Veysel) biraz formda olsa Trabzon'un bu denli risk aldığı bir ortamda istedikleri golü bulabilirlerdi.

Ama bu maçtaki Trabzon kadar isteyen, didinen, çabalayan ve ısıran bir takıma şans da yardım edebiliyor futbolda. Bir kontratak esnasında son olarak ceza sahasının sağ çaprazında Alanzinho'ya gelen top, bu oyuncunun son derece etkisiz vuruşuna rağmen kalecinin hatasıyla filelerle buluştu ve Trabzon kendisi için çok önemli olan skor avantajını elde etti. Bu golden sonra hemen Burak'ı çıkararak Engin'i oyuna alan Güneş, üzerine gelmesini beklediği rakibinin geride bıraktığı boş alanları değerlendirme amacındaydı ve bu amacına da zaman zaman ulaştı. Bir tanesinde Colman'ın tıpkı G.Saray maçındaki gibi rakip savunmadan kaptığı bir top sonucu gelişen atakta da ikinci golü bularak final kapısını aralamış oldu.

Neticede genel olarak baktığımızda hem Güneş'in hem de Trabzon takımının sayılabilecek sürüyle artısı mevcut. Bir kere takım ligin belki de en fazla mücadele eden, maçı isteyen ve kovalayan takımı. Maç içinde belli bir ezber üzerinden oynamayıp hem şablon hem de strateji değiştirebiliyorlar. Hepsinden önemlisi sahada bir "takım" gibi duruyor ve öyle hareket ediyorlar. Gelecek sezon bu yapının üzerine Teo gibi değil, daha kaliteli ve günümüz futboluna uygun 1-2 transfer yapılırsa Güneş'in önderliğinde ilk 2'ye oynayan bir takım ortaya çıkabilir. Bunun için taraftarın sabırlı olması ve istedikleri sonuçlar gelmese bile bu takıma ve hocaya uzun yıllar boyunca güvenip destek olması gerekiyor. Yoksa 25 senedir olduğu gibi patinaj çekmeye devam edecekler.

Trabzon 2 - Antalya 0
(66' Alanzinho, 87' Umut)

Hiç yorum yok: