29 Temmuz 2009 Çarşamba

Hani Delgado ligin en iyisiydi?

Beşiktaş'ın, konuştuğu zaman mangalda kül bırakmayan ama iş icraata geldiği zaman kendi tükürdüğünü yalama konusunda tam bir üstat olan hocası Mustafa Denizli, ahlâk kavramıyla uzaktan yakından ilgisi olmayacak bir şekilde geçen sene bu aralar Lig TV'de Beşiktaş'ı yorumluyordu hatırlanacağı gibi. "Beşiktaş bu değil, olmamalı; bu ülkenin en büyük takımlarından biri böyle oynamamalı; Delgado bu ligin en iyi ve en değerli oyuncusu, onu mutlaka kullanmak gerekir" gibi inciler döktürdükten sonra, "sezon ortasında asla takım devralmam" şeklindeki kendince ilke(!)sini çiğneyerek Ertuğrul Sağlam'ın kovulmasını takiben Beşiktaş'ın başına geçti. Hiç de sıkıntı duyar bir hâli yok, muhtemelen geceleri de rahat uyuyordur. Bunu yapan bir adam uyur çünkü.

Neyse, bunları niye yazıyorum? Çünkü olduğu gibi görünmeyen ve göründüğü gibi olmayan sinsi adamlardan hayatım boyunca nefret ettim. Kendi ile çelişmek çok kötü bir şey değil, insan o hataya düşebilir ama bunu erkekçe kabullenmeyen, erdemden yoksun adamlardan da... Ve pişkin adamlardan da... Türkiye'nin en iyi futbolcusu diyerek, onu oynatmadığı için Ertuğrul Sağlam'ı Beşiktaş camiasına (bir anlamda) hedef gösteren, bir nevi "ben olsam ondan nasıl verim alırdım ama!" demeye getiren adam, geldikten 2 ay sonra Delgado'yu birden siliverdi. Bir baktı, Delgado meğer ligin en değerli oyuncusu falan değilmiş. Peki bağıra bağıra haftalar boyu söyledikleri ne oldu? Unutalım gitsin. Kendisi belli ki unuttu çünkü. Sonra yangından mal kaçırır gibi (yine ahlâk değerlerini çiğneyerek) Trabzon'un elinden Yusuf'u kaptı ve Delgado yerine sezon sonuna kadar onu oynattı. Şimdi de pişkin pişkin "ligin en değerli oyuncusuna" sözleşmesini dondurması için baskı yapıyor. Ve Deco ile ilgilendiklerini açıklıyor paşam! Deco'yu aldıktan sonra, iyileşse bile "ligin en değerli oyuncusunun" yüzüne bir daha bakar mı? Elbette bakmaz. Ama ne diyorum ben? O "imparator" ile birlikte bu ülkenin en iyi teknik direktörü değil mi? Öyle mi?

6 yorum:

esen dedi ki...

Super bir yazi olmus. Ozellikle "oldugu gibi gorunmeyen ve gorundugu gibi olmayan sinsi adam" tarifi cok iyi uymus. Ayrica hem Denizli'nin hem de Fatos'un boyle oldugunu benden baska birinin daha gormesi de mutlu etti beni. Bu ulkede gereksiz yere yuceltip durduk bu adamlari, artik yeter.

Erdem Yalçın dedi ki...

Beşiktaş ve M. Denizli tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş... Yazı da çok isabatli olmuş eline sağlık.

ali dedi ki...

Bence insanların fikirlerinin yada şartların değişebileceğini kabul etmek gerekir.Israrla oynatsa bu defada inatçı, küstah, yanlışında ısrar eden bir adam damgası yemesi kaçınılmaz olacak. Yaranmak zor velhasıl ama son Porto maçı da Denizli nin gelişime ne kadar açık oldugu ve ne kadar geliştiğinin göstergesidir. Sistemlerla hiç işi olmadığına inandıgımız Denizli belki son model yada çok üstün olmayan ama yine de adına makine diyebileceğimiz bir takım kuruyor, bu sezon bunu hep beraber göreceğiz

Gündüz Feneri dedi ki...

inşallah diyorum senin adına :) biz de 0 çektiğimiz yıl böyle diyorduk...

open your mind dedi ki...

zavallı bir yazı ile zavallı nefretini kusmuşsun. denizli hala zaten delgado'nun kalitesini tartışmıyor. yusuf'u devre arası 3 ay sakat diye almıştı delgado iyileşince yusuf yedekten girdi yerine. Şimdi de sakat diye yerine adam bakıyor. fortis'te 4 ağır gelmiş herhalde hala çıkmamış acısı :(

Gündüz Feneri dedi ki...

@çimento

pek çok taraftarın aksine bir sefer 4 yemek, öbür sefer 6 atmak beni duygusal anlamda fazla etkilemiyor kardeş. 25 senedir ne galibiyetler ne mağlubiyetler gördüm ben. hele çocukluğumda beşiktaş'tan her maç en az 3 tane yerdik. ama o zaman bu kulüp seba'nın kulübüydü ve ben saf bir şekilde "ikinci takımım" diyordum. ta ki O gidene kadar. bu yüzden ben taraflı bir gözle görüş yazmam, söylemem. denizli sizden çok bizim hocamızdır zira bizde 1.5 yıl çalıştı. sizde bu sezonun sonunu görürse o zaman eşitleneceğiz. ben, tamamen tarafsız bir şekilde ne düşünüyorsam onu yazıyorum. sana zavallı gelebilir, senin görüşün de bir başkasına zavallı gelebilir. önemli olan terbiyesizleşmeden herkesin kendi düşüncesini söylemesi.

not: ben bundan çok daha ağırlarını aziz yıldırım için yazıyorum. o da mı 4 attı fener'e?