6 Şubat 2009 Cuma

Tanjevic'le olmuyor

Fenerbahçe'nin basketbol takımının durumu, futbol takımına nazaran biraz daha iyi. Neden dersiniz? Çünkü Aziz Yıldırım oraya burnunu sokmuyor da ondan. Allaha çok şükür, basketboldan anladığını iddia etmiyor. Onu da iddia etse ve şubeye bir bulaşsa, şu anda bulunduğu yerleri bile ararız basket takımının, önce bunu bilelim.

Sonrasında ise karşımıza Tanjevic çıkıyor. Basketbol şubesinden sorumlu yönetici Mahmut Uslu, menajer Nedim Karakaş ve koç Tanjevic basket takımıyla ilgili her türlü tasarrufa birlikte karar veriyor. Bu seneye kadar da gerçekten inanılmaz işler yaptı bu üçlü. Ama bu sezon tam anlamıyla çuvalladılar. Fener takımının neredeyse % 40'ı diyebileceğimiz Solomon'ın gitmesinden sonra Marques Green gibi onun üçte biri olamayacak kalibrede bir guard ile anlaşarak sezonun tamamını sabote ettiler. Oysa en bilinen gerçektir ki, bir takım ancak oyun kurucusu kadar konuşur.

Peki bir guard nasıl olmalı? Benim için guard'ın birinci özelliği iyi savunma yapması, ikinci özelliği de takımı oynatmasıdır. Kendisinin oynamasına gerek yok. Ama takımı oynatırken her türlü formata ayak uydurabilecek yetenekte olması lâzım. Hızlı hücum yapılması gerekiyorsa onu en iyi o yapmalı, yok eğer tempoyu yavaşlatmak lâzımsa onu da becermeli. Arada bir cezalandırıcı şutları da sokarsa tamam. Aslında Solomon'da bunların hepsi vardı zira o muazzam bir oyuncu. Ama mental problemleri ve bir guard'a göre sorumsuz oyun anlayışı puanını düşürüyordu. Böyle bir guard'ı göndermişken yerine dünyada hiçkimseyi savunamayan, müdafaa özürlü Green ile anlaştılar ve her şeyi rezil ettiler. Genel olarak tüm özelliklerine bakıldığında Solomon 10 üzerinden 9 ise, Green 6. Mesela Siena'daki McIntyre 8, Unicaja'daki Cabezas 8, hatta geçen yıl Rytas'ta oynayan (bu yıl AJ'de şu anda) Hollace Price bile 7 ya da 8 diyebilirim. Sonuçta para çok Fener'de, yatırım da bu kadar büyükken McIntyre Siena'dan alınabilirdi; Efes aynı takımdan Thornton'ı nasıl aldı?

Netice olarak Tanjevic birinci büyük hatasını kadroyu kurarken yaptı. Dünya yıldızı Gricek'i bize izlettikleri için müteşekkiriz ama sezonun yarısını sakat geçirdi adam. Şimdi geri döndü ve klasını ortaya koymaya başladı ama dünyanın en iyi şutörlerinden olan Hırvat yıldız için "özel" hazırlanmış 1 tane set gördünüz mü? Örneğin 2 screen'den birden çıkıp boş bir üçlük gönderdiğini falan? Hayır, biz onun yerine Gricek gibi bir adamın eline topu verip kendi pozisyonunu yaratmasını istiyoruz ve bu dünyada bunu ondan isteyecek tek koç Tanjevic'tir herhalde.

Bunun dışında Fener'in adam gibi savunma yaptığını, bu konuda muazzam bir iştaha sahip olduğunu da söyleyemeyiz. Mental olarak güçlü bir takım değiliz, biraz baskı ile hemen dağılıyoruz. Bunların hepsi koçla alâkalı hassas mevzular. Tanjevic'in abuk oyuncu değişikliklerini de üstüne koyarsak resim tamamlanıyor.

Onca asık suratına ve disiplinli görünüşüne rağmen Tanjevic'in takım üzerinde mutlak bir hakimiyetini göremiyorum ben. Dünün koçu Gentile bile Roma'ya bir kimlik vermiş, Lorbek'i kaybetmelerine rağmen müthiş bir yıl geçiriyorlar. Savaşan bir takım kurup önce "Euroleague müdafaası" dediğimiz şeyi halletmişler. Biz ise her maç savunmayı bizden daha istekli ve daha iyi yapan takımlarla oynayıp duruyoruz. Bizden pahalı takım da daha iyi savunma yapıyor, daha mütevazı takım da; ben bu işi anlamadım.

Fener'de öyle müthiş bir kadro var ki, sadece Solomon dönse Avrupa şampiyonluğuna oynar. Ama bu koçla değil.

Hiç yorum yok: