19 Ekim 2008 Pazar

Derbi gibi derbi

Atletico ile Real arasındaki (2 haftadır beklediğimiz) maç, hani o hep söylenen klişe tabirle "nefesleri kesti." Sezon başında Coupet gibi bir belayı nereden başına sardığını düşünüp kendi kendimize sorduğumuz Atletico, zaten mevcutta bulunan belası (Mallorca'da iken G.Saray'dan 3 aşırma gol yiyen) Leo Franco'yu böyle bir maçta kaleye koyarak bir anlamda kendi ölümüne intihar süsü vermiş oldu. Daha 1 dakika dolmadan Ven Nistelrooy'un uzak menzilli şutunu kapattığı köşeden alan Arjantinli kaleci, oyunun gidişatına direkt etki yapan bir hataya imza attı böylece. Perea'nın akıl almaz bir sorumsuzlukla kırmızı kart görmesinin ardından maç tam da İspanya'daki "o" derbi maçlarına benzedi. Önce Atleticolu futbolcular salyalar akıtarak sağa sola saldırmaya başladı, akabinde hakem kontrolu tamamen kaybetti ve anladı ki Real'i de eksiltmezse bu iş kötüye gidecek. Ruud'un sarı kart bile çıkmayacak hareketine kırmızı kart göstererek kendince oyunu dengeledi ama hiçbir şey dengelenmedi tabii ki. Tüm zamanların en "overrated" oyuncusu olduğunu düşündüğümüz Simao'nun, son dakikadaki harika frikik golünü takiben 15.7 M Euro bonservisin tek kuruşuna bile lâyık olmayan bir performans ile sezonu götüren Heitinga'nın yaptırdığı penaltı acı sonu getirdi. Eski zamanlarda Müjdat Yetkiner'in yaptığı dalışları hatırlatan bu hareketi, bakalım Hollandalı'yı da kulübeye itecek mi...

Neticede Diarra ve Guti gibi iki oyuncusu olmadan (yerlerine kim oynarsa oynasın) bu maçı alabiliyorsa Real Madrid, hâlâ bu ligin en güçlü takımı demektir. Şampiyonluk için Barcelona'nın çok çalışması ve ekstra bir şeyler yapması lâzım.

Hiç yorum yok: