15 Mayıs 2011 Pazar

Rüya gibi geldi, öyle bitsin

İnanılmaz bir sezonun artık yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Türkiye'nin şüphesiz en büyük camiası; en çok kıskanılan, en çok çamur atılan, en az sevilen ama en gıpta edilen camiası artık şampiyonluk için gün sayıyor. Son 10 yılın 8'inde bu takım şampiyonluk yarışını bu âna kadar getirdi. Kimisinde kazandı, kimisinde kazanamadı ama 2 tanesinde, başka hiçbir camiaya nasip olmamış, tarifi zor bir hüsran ve keder yaşadı. Bunu, yaşamayan bilemez. Ama o yaşanan buhranlar, Selçuk Dereli ile Denizli'de kaçan şampiyonluk; Toraman ve Rüştü'nün sattığı geçen yılki şampiyonluk bir şeyi net bir şekilde gösteriyor: Fenerbahçe'nin bugüne kadar kazandığı her zafer, kaldırdığı her kupa anasının ak sütü gibi helaldir. Eğer Fenerbahçe maç bağlayan, adam satın alan vs. bir kulüp olsa o 2 şampiyonluğu son haftada kaybetmezdi. Son haftada hiç şampiyonluk kaybetmemiş, işleri bu gibi durumlarda hep tıkırında gitmiş olanlar şaibelidir belki ama Fenerbahçe'nin üzerinde toplu iğne ucu kadar bile leke yoktur. Bu kulübe gönül verdiğim için, en çok bu açıdan sonsuz bir gurur duyuyorum.

Önceki haftalarda belirtmiştim. 1982-83 sezonundan beri tuttuğumu hatırladığım Fenerbahçe tarihinde, 103 gol atan o efsane kadrodan beri (Zico ile Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini oynayan takım da dâhil olmak üzere) beni bu kadar heyecanlandıran ve bu kadar havaya sokan başka bir takım olmadı. Çünkü 3 yıldır bu blogda ısrarla belirttiğim üzere, bir taraftar olarak Fenerbahçe formasını giyen futbolculardan majör beklentim, taraftar olmanın ne demek olduğunu bilen, o formanın kutsallığının ayırdına varmış, terinin son damlasına kadar mücadele eden ve sorun çıkarmayan bir oyuncu topluluğudur. Bunlar söz konusu olduktan sonra, varsın kupalar kazanmasın, şampiyon olmasınlar. Elbette Fenerbahçe'nin her zaman şampiyon olmasını ister gönül ama her maçını ruhsuz oynayıp şampiyon olmasındansa, Pancu'nun kaleye geçtiği maçtaki gibi rakibini ezim ezim ezerek kaybetmesini tercih ederim. Benim kişisel görüşüm bu.

İşte bu yılki takım, en çok bu açıdan sonsuz sevgi ve saygı duyduğum bir topluluk. En başta kendini geri çekmiş, hocasının makamına saygı duyan ve futbola fazla burnunu sokmayan başkan Aziz Yıldırım.. Sezon başında Alex konusu başta olmak üzere sayısız acemilikler sergilemesine rağmen ikinci yarıdan başlayarak inanılmaz bir sevk ve idare becerisi gösteren, hocalık anlamında ışık hızıyla kendini geliştiren ve "adamlık" konusunda babası yaşındaki insan müsveddelerine ders üstüne ders veren Aykut Kocaman.. Ve yüreği dünyadan büyük oyuncu topluluğu.. Kazandıkları tüm paralar ve onlar için sarf ettiğimiz tüm emek ve duygular hepsine sonsuz kere helal olsun..

Rüya gibi geçen sezon umarım gelecek hafta rüya gibi sona erecek. 75 milyon insanın 50 milyonunun düşman olduğu bu büyük camia, bunu fazlasıyla hak ediyor çünkü...

Fenerbahçe 6 - A.Gücü 0

7 yorum:

Adsız dedi ki...

"Bütün Fenerbahçeliler bilsin ki, bu bakan ve hükümet görevde olduğu sürece Fener'in şampiyon olması imkânsız gibi bir şey.Trabzon'un şampiyonluğunu da şimdiden kutluyorum."

Gündüz Feneri dedi ki...

bu cümleyi ben yazmıştım ama buraya kopyalarak ne amaçlıyorsun adsız? "imkânsız" demedim zaten, "imkânsız gibi bir şey" dedim, sen de görüyorsun.. ve büyük fenerbahçe, 17'de 16 gibi herkese tokmak olan rüya gibi bir seri ile nerdeyse imkânsız olan bir şeyi başarmak üzere. aynen orada yazdığım gibi..

mojito dedi ki...

ya gündüz ne zaman çıkaracaksın o at gözlüğünü gözünden çok merak ediyorum ve sırf keyiflenmek, gülmek için senin blogu takip ediyorum. allah aşkına toplu iğne başı gibi laflar ediyorsun boğazına kadar pisliğe batmış bir camiaa pardon azizenin dediği gibi cumhuriyetsiniz. cüneyt çakır çıktı maça, mhk' dan aldığı talimat ile trabzonspor-g.antepspor maçının diyetini ödedi ve gitti. huzur içinde şimdi verilen görevi layıkıyla yapmış olduğu için. sırf daniyi haklı yere attığı ama faulu içeri taşıyıp penaltı verdiği için ödedi diyetini ve gitti. ilk penaltının penaltıyla alakası yok alex kurnazca topa doğru gelen raynoch' un hamlesini yapar yapmaz iki bacağını yere yatırarak kendini atıyor. sende futbol oynamışsındır lütfen. böyle bir pozisyon bekleyen diyetçi cüneyt de hemen çalıyor penaltıyı. 2. olarak madem (çok haksız bir kararla) senecky' i attın gerçi allahı var faul ama hemen yanında hamle yapmak için bekleyen stoperi neden yok sayıyorsun ayrıca benzerlik bakımından karbon kopya gibi olan 3. penaltı da (madem son adam yorumun var) özden' i neden sadece sarı kartla geçiştiriyorsun? nedenini ben söyleyeyim çünkü maçı bitirdiğini biliyor da ondan. asıl sorulması gereken mhk' nın verdiği bu görevi hangi fb yöneticisi ya da azize bizzat kendi mi verdi talimat olarak. o yüzden sadece bu hafta bile üzerinizdeki pislik toplu iğne başı çarpı sonsuzluktur. bahsetme bize temizlikten çünkü en kirlisi sizsiniz. saygılarımla...

Gündüz Feneri dedi ki...

@mojito

1. bana gündüz demeyi bırak, benim nick'im gündüz feneri ve argoda zenci demek. bunu biliyorsun ya da bilmiyorsun ama gündüz diye bir şey yok.

2. futboldan zerre kadar anlamadığın çok belli de, bunu niye her yorumunda kusuyorsun, onu anlamıyorum. koşmakta olan bir oyuncunun önündeki topa müdahale için bacağını yere koyan defans oyuncusu, rakibe dokunmuyorsa ve rakibi "koşmaya devam edebilecek" bir durumdaysa, bu faul değildir. ama "diz" kalkıyor ve rakip oyuncunun koşu yolunu tıkıyorsa %100 fauldür. ben çok futbol oynadım evet, ama senin oynadığından da, seyrettiğinden de hiçbir şey anlamadığın çok belli.

"diz".. burada anahtar bu, öğrenmiş ol. dün ahmet çakar'ın da dediği gibi futbolcular engel atlayan at değildir. önüne konan ve diz ile "yükseltilen" bir bacağın üzerinden atlamak gibi bir misyon, futbolculuk mesleğinde yoktur. hiç kimse orada atlamak zorunda değildir. alex'in penaltıyı "aldığı" doğru ama "penaltı almak" da futbolun doğasında olan bir şey. sen geri zekâlı gibi bacağını koyup dizini kaldırırsan elin oğlu da alır penaltıyı ve etik olmayan hiçbir durum yoktur bunda..

3. futbol kurallarını hiç bilmediğin şuradan belli: futbolda "kalecinin müdahale alanı" diye bir şey var. eğer bir kaleci (burayı iyi oku) "müdahalae alanı içindeki" rakibi ile karşı karşıya ise ve "amacı sadece top ise", topa atladığında rakibini düşürdüğü zaman kalede başka hiçbir defans oyuncusu olmasa bile, yani %100 gol şansı olsa bile bu sarı karttır. ama amaç rakibe kasti olarak faul yapmaksa ve bariz gol şansı engelleniyorsa, o zaman net bir kırmızıdır. senecky ve özden'in pozisyonları da bu açıdan tam dersliktir.

sen o oldukça küçük dimağ alanında, ikinci penaltıda "aydın'ın yetişmesinden" falan bahsediyorsun da, orada mesele yetişip yetişmemek değil. senecky tamamen rakibini düşürmeyi amaçlıyor, bu bir. ikincisi de niang orada %100 bir şekilde bariz gol pozisyonunda.. aydın orada, tam yanında olsa bile %100 gol pozisyonunda.. senecky'den çelmeyi yemese ayağının ucuyla dokunarak tıngır mıngır golü atacak. eğer orada aydın'ın niang'dan önce topa dokunabileceğini düşünüyorsan sadece futbol fukarası değil, aynı zamanda körsün demektir.

üçüncü penaltıda ise özden'in tek amacı topa dokunmak, faul yapmak aklında bile yok. aynı zamanda "kalecinin müdahale alanında" gerçekleşen bir olay olduğu için niang, "özden'i geçtiğinde golü atabilecek durumda olsa bile" orada kırmızı çıkmaz. yukarıdaki üslubu bozuk mesajın vesilesiyle bu kuralı da öğrenmiş oldun.

4. cüneyt çakır'ın dünkü maçta fener lehine tek bir hata yaptığını söyleyecek kadar gözü dönmüş ve ağzı salyalı bir adamla tartışmam ben. seninle de tartışmıyorum. ama bir daha bu üslupta ve gündüz diye hitap eden mesajlar yazarsan muhatap kabul edip yayınlamayacağım ve cevap da vermeyeceğim. haberin olsun.

murat dedi ki...

işine nasıl gelirse öyle yorumluyorsun pozisyonları...öncelikle bu maça cüneyt çakır ın atanması doğru değil iki hafta önce trabzon lehine frikiği içeriye taşıyan ve trabzon lehine yaptığı hata nedeniyle yerden yere vurulan adamı bu maça atamak çık hatanı düzelt demektir..yöneticilerin ve medyanın günlerce hakem hatalarını gündemde tutmasının temel amacı da budur..bir daha ki maçlarda bu hataları lehe çevirmek...

1. penatlıya gelince, futbolda penaltı almak diye birşey yoktur penaltı yapılan bir hareketin kitapçıkta sayılan kusurlu hareketlerden biri olmasının bir sonucudur.pozisyonda raynoh topa müdahele etmek isterken alex topu defans oyuncusunun hamle yapamayacağı yöne doğru dürtüyor. ve raynohun ve sonrasında alex topa doğru hamle yapmak yerine kendini raynoh un dizlerine doğru bırakmaya başlıyor henüz hiçbir temas yokken alex düşme pozisyonunu alıyor ( tıpkı geçen yıl kadıköy de leo franco nun ellerine doğru yaptığı gibi)kimileri buna alex in kurnazlığı diyor ama bu düpedüz futbol sahtekarlığıdır..( bu alex in çok büyük bir futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmez)..

ahmet çakar ı örnek gösteriyorsun ki işine geleni söylüyor diye - benim açımdan pek bir önemi yok ama -orada tek doğru düzgün adam olan ziya şengül hareketin penaltı olmadığını söyledi..

2. penaltı da ise pozisyonda kalecinin hiç olmadığını düşün bir an.. niang topu kontrol ederken ayağından fazlasıyla açıyor kaleci hiç olmasa orda niang koşusuna devam etse bile arkadan gelen defans oyuncusu -sadece koşmakla meşgul olduğu için- çok çok avantajlı konumda niang tan..dolayısıyla poziysonda mutlak gol şansı söz konusu değil..

şu da var ki bu posizyonlar hakemin yanlış yorumlayabileceği türden bence bu nedenle hakem çok büyük hata demek yersiz olur ama geçen hafta karabük maçında ki selçuk un pozisyonu çok açık ve net o pozisyonda hakemin devam demesinin mantıklı bir izahı yok....

bir de fenerin inönü de ki 20 dakikalık galatasaray maçındaki 60 dakikalık sürklase oluşu, buca maçındaki, karabük maçı ilk devresi ve ankaragücü maçı penaltıya kadar olan oyunlarını görünce " bu takım böyle iyi aykut hoca şöyle harika " gibi tanımlamalar biraz polyanacılık oluyor belirtmek isterim..

Gündüz Feneri dedi ki...

@murat

eyvallah, bunlar senin görüşlerin. her görüşe de saygımız var. katılıp katılmamak başka, dinleyip anlamaya çalışmak başka bir şey sonuçta.

ama ben işime geldiği gibi yorumlamıyorum, bu saptaman yanlış. selçuk'un geçen haftaki pozisyonu net kırmızı mesela, ve fener orada 10 kişi kalsa ne olurdu? hiçbirimiz bilemez ama çok iyi olmazdı. sen % 100 kazanamazdı diyebilir misin? hareket ceza sahası dışındaydı, maç 0-0 gitse, topuz ortaya, niang sağa geçecekti, maçı uyutup öyle götürecektik. belki de duran toptan bir gol atıp kazanacaktık, belki de kaybedecektik.

ama a.gücü maçındaki hiçbir hakem kararı fener lehine yanlış değil. asıl bence sen (işine geldiği gibi demiyorum) görmek istediğin gibi görüyorsun murat. diz kaldırmak dünyanın her yerinde penaltıdır, ayak kaldırmak da öyle. penaltı almak diye de bir şey vardır futbolda, sen ister kabul et ister etme.

neticede benim dediğim şu, karabük maçındaki 2 puanı koysan bile fener'in bu yıl hakem hatalarıyla kazandığı puan, trabzon'unkilerin 3'te biridir. bunu kabul etmiyorsanız, hiç tartışmayalım zaten.

Adsız dedi ki...

Arkadaş bune çingeneliktir ne adiliktir,şerefsizliktir aklım almıyor artık.Şu ülkede adam gibi futbol konuşamayacakmıyız?Hersene aynı teraneyi dinlemekten yorulduk usandık bıktık tükendik.Fenerbahçeli olarak konuşulacak onla konu varken tartışılan konulara bir bakarmısınız:

1-Bülent uygun irdelensin bıdı bıdı bıdı
2-Emenike neden oynamadı bıdı bıdı bıdı
3-Buca maçında saatlerce penaltı konuşulması.
Her sene aynı filmi yaşıyoruz. İlk yarı bitince Aykut Kocaman,Aziz Yıldırım eleştrilir Alexin artık gitmesi gerektiği söylenir vs.

2.yarı başından beri muhteşem belkide birdaha yaşanmayacak fenerbahçe serisini konuşacağımızı düşünürken hatta bir fenerbahçeli olarak -belkide başkanı eleştirecekken- bu ibnelerin bu ülkede yaşamaktan soğutan çingeneliklerini konuşmak zorunda kalıyoruz.

Yetti artık hakkaten yetti!!!