28 Kasım 2009 Cumartesi

Helal olsun Yılmaz hoca

Yılmaz Vural, yıllardan beri Türkiye'nin en iyi teknik direktörlerinden biri olarak gördüğüm bir kişi. Ama büyük takımların başına geçebilmek için sadece diploma, yabancı lisan vs. yetmiyor. Mesela gönlümden hep bir fantezi olarak Fener'in başına gelmesi geçmiştir (ne yapacağını da merak ediyorum) ama bu olay gerçekleşse, koskoca camiada onu (futbolcular dâhil) kim ciddiye alır? Bu soruyu kendisine sorması lâzım.

Ama hocalığına bakarsak, futbolun f'sinden bile anlamayan geri zekâlıların sürekli eleştirdiği değerlerden biri bu adam. Ben aynı şekilde Hikmet Karaman'ın da çok iyi bir hoca olduğunu düşünüyorum. Ama mesela her maç 6 adam markajı oynatan Güvenç Kurtar, Giray Bulak, Ümit Kayıhan gibi adamlara da zerre kadar inanmıyorum. Yılmaz Vural ise bunlara benzemiyor. Bu yıl Kasımpaşa'yı devraldığında bu takımın puanı bile yoktu ama şimdi birkaç haftanın sonunda Fener stadında Fener'i ezip, 10 gol kaçırıp 3 tane de atıyorsa, bu adamın teknik direktörlüğüne laf söyleyenler halt etmiştir.

Mustafa Denizli gibi bir korkak, bir kişiliksiz Fener'e karşı kendi 30 bin seyircisi önünde 7 adam markajı ile çıkarken Yılmaz Vural Kadıköy'e 4-3-1-2 çıkıp hücum presle Fener'i dağıtabiliyor. Bence aralarında dağlar kadar fark var bu iki adamın.

Fenerbahçe hakkında fazla şey yazmayacağım. Güiza, Carlos, Deivid gibi futbolculardan derhal kurtulması lâzım bu takımın. Bunları 1.5 senedir bu blogda yazıyorum. İyi günlerde bile yazdım. Geçen yıldan beri Alex'e de sürekli sallıyorum ama takımda kişiliksiz, şahsiyetsiz, ruhsuz, vurdumduymaz olarak sadece onun kalması lâzım. Ben yine istemiyorum ama ille kalacaksa sadece o kalsın. Gerisinden (hatta artık nefret etmeye başladığım Semih'i de sayıyorum) tamamen kurtulmak lâzım. Aykut Kocaman'ın da olaylara biraz daha müdahil olup ağırlığını hissettirmesi gerekiyor. Böyle işlevsiz, renksiz ve sessiz bir görüntüsü olacaksa, futbol direktörlüğü kurumunun bir kulüpte hiçbir gereği ve önemi kalmıyor hâliyle.

Daha önce de uzun bir yazıyla belirtmiştim. Fenerbahçe'nin kadrosunu sadece teknik yeterlilik vs. açısından değil, "profesyonellik" açısından da en iyi oyuncularla takviye etmesi lâzım. Bu anlamda mükemmelleştirme henüz tamamlanmadı. Devre arasında Hamit ve (kiralık olarak) Tuncay'ın transferleri elzem mesela. Savaşçı ve kişilikli bir forvet zaten olmazsa olmaz bir gereklilik. Daum'un da aklını başına toplaması gerekir. Bu da ayrı bir mevzu. Bir daha bu kadar kötü bir oyun oynanmayacak bu yüzden bu geceki skor sadece 2-3 sezonda 1 kere olur. Önümüzdeki haftalara bakıp bu ruhsuz takımı izlemeye devam edelim.

11 yorum:

Schumy dedi ki...

Keşke dün de Rijkaard'ı itin götüne sokarken Ertuğrul Sağlam'ı bir kere övebilseydin. Neyse...

Fenerbahçe'nin de kaybetmesine hiç şaşırmadım, bu takımın başına kim gelirse gelsin rotasyonun anlamını bilmiyor. Şampiyonluğu kaybettiğiniz sene de dün akşam Galatasaray'ı yenen Bursaspor'un karşısına böyle saçma bir kadroyla çıkmıştınız. Yanlış hatırlamıyorsam Sinan Kaloğlu-Kezman ortaklığıyla maç elden gitmişti.

Rakibinin puan kaybettiği haftada seyircisiz maçında geçen hafta Trabzon'u yenen bir takıma karşı biraz daha ciddi olman gerekirdi. Olmadın cezasını çektin. Ama giden puanı geri getirmez bu.

Bu sene ne Fenerbahçe ne Galatasaray ne de Beşiktaş var ligde. Keşke aradan bir anadolu takımı çıksa da şampiyon olsa.

Gündüz Feneri dedi ki...

haklısın, ertuğrul sağlam dünkü yazılarımda hak ettiği yeri alamadı. ileride telafi edeceğim. hoş, sen bunu ertuğrul'u düşünerek ya da savunarak söylemedin ama :) olsun.

Schumy dedi ki...

Öyle veya böyle, yazsaydın, ben bile sevmememe rağmen galibiyeti köküne kadar hakedecek bir oyun oynattığını söyledim :)

Yılmaz Vural değil de Hikmet Karaman konusunda hemfikiriz. Çok seviyorum o adamı, belki yıllardır Terim taklidi yapmasaydı çok farklı yerlerde olabilirdi. Sonuçta Wenger'in arkadaşı adam :) Hatta 2 sene önce Kalli'nin yardımcısı olsun diye yönetimin yaptığı teklifi kabul ettiğini biliyorum Karaman'ın. Fakat Feldkamp Durak Dilmen diye ısrar edince yattı o iş. Gelsin çok istedim ama olmadı.

Alp dedi ki...

yalnız şurada mustafa denizli'ye ettiğin hakaretler nedeniyle hoca, tayyip erdoğanvari bir şekilde gocunsa; bir blogger.com yasağıyla dahi karşı karşıya kalabiliriz. yani denizli'yi eleştirmek başka -ki biz de çok eleştiriyoruz- ona "kişiliksiz" şeklinde ağır bir hakarette bulunmak bambaşka.

gerçi fatih terim şovenizminin prim yaptığı memlekette -sözüm meclisten dışarı, ya da duruma göre içeri- mustafa denizli'ye kişiliksiz denilmesi de şaşırtmıyor tabii beni.

Gündüz Feneri dedi ki...

güzel nick'li arkadaşım (spotless mind), ben kişiliksiz derken insan olarak karakterinden söz etmiyorum. hocalık anlayışından ve bir teknik direktör olarak oynattığı oyundan söz ediyorum. haklısın, dikkat etmek lâzım. ben özellikle ayarı bazen kaçırabiliyorum ama hiç kimseye hakaret etme hakkımız yok. bunu sakin düşününce hepimiz biliyoruz zaten.

mustafa denizli'nin snobluğu, herkese tepeden bakması, sürekli kendiyle çelişip kulağının üzerine yatması ve "overrated" olması beni çıldırtıyor, bu ayrı.

Alp dedi ki...

evet overrated'dır, evet özellikle oyuncu seçimlerinde ve maçı okumada başarılı değildir, evet sanıldığı gibi hücumcu da değildir.

ancak, sen neyi kastediyor olursan ol -ki hocalık anlayışı o sözcükle tenkit edilmemeli- "kişiliksiz" gibi bir kalıp kullanmanın adı hakarettir. kaldı ki bunu artık neredeyse her takımın maçını yazarken yapıyorsun, yakında benitez'i eleştirirken de denizli'ye saracaksın diye korkuyorum. (ki fanatik bir liverpool'lu, azılı bir benitez düşmanıyım)

benimkisi naçizane bir uyarı, rahatsızlığımı dile getireyim dedim. iyi akşamlar.

Gündüz Feneri dedi ki...

eyvallah...

mcan dedi ki...

O overrated, kişiliksiz Mustafa Denizli Türk futbol tarihinin en başarılı Türk teknik direktörüdür. Fatih Terim gibi tek jenerasyon ile tek başarı yakalamış, hayatının kalanını o başarının ekmeğini yerken yakaladığı başarısızlıklar ile geçirmiş bir adam değidir. Başına geçtiği her takım ile başarı yakalamıştır.

Eeleştirilecek çok özelliği var Denizli'nin her insan gibi. Mesela herhangi bir maçtaki futbolcu tercihini, taktiğini eleştirebilirsin. Ama yirmili yaşlarda amatör bir blogger'ın kalkıp Mustafa Denizli'nin hocalığını, kişiliğini, teknik direktörlüğünü küçük görmesi, overrated demesi, üzgünüm ama buradan komik görünüyor.

Gündüz Feneri dedi ki...

senin de 32 yaşında ve hiç tanımadığın bir adama "20'li yaşlarda amatör bir blogger" demen komik mertcan.

geçen sene de böyle olmuştu. önce denizli'ye küfür, kafir; sonra şampiyon olunca g.tünü yalamalar... bu sene de geçen yılki ilk dönemi gibi başladı, şimdi yine coştu ikiyüzlüler. ama filmin sonunu göreceğiz.

mcan dedi ki...

24 28 veya 32 fark eder mi? 30'lu yaşlarının başında amatör bir blogger olsun. Değişti mi vurgulanmak istenen şey?

Ben yaklaşık 70 yaşında sayısız başarı yakalamış bir adama kişiliksiz demenin bu kadar ucuz olmadığından bahsetmeye çalışıyorum. Bu adama birisi hoca değil diyecekse, o da bu cümleyi söyleyebilecek çapta biri olmalı.

Bu söylediğin küfür kafir - sonra göt yalama konusunu da muhattabına söylemen daha mantıklı olur bence. Yoksa ben de sana (sanki bütün Fenerbahçeliler bu durumun muhattabıymış gibi) şunu sorarım:

Denizli'nin Fenerbahçe'den nasıl gönderildiğini hepimiz hatılıyoruz. Gönderilmeden kaç ay önce

"Mustafa Denizli
Şampiyon yap bizi
G......... s.. bizi"

diye bağırılıyordu?

Gündüz Feneri dedi ki...

o tezahüratı şimdi beşiktaşlılar yapıyor, sen ne diyorsun?