2 Kasım 2009 Pazartesi

Ercan Saatçi vak'ası

Ercan Saatçi'yi, 90'lı yılların başlarında, ortaokul dönemimde popüler olan İzel-Çelik-Ercan trio'sundan tanıyorum. Fenerbahçeli oluşu ve bunu saklamaması ile nazarımda belli bir sempati de sağlamıştır o dönemde. Akabinde Türk pop camiasını ve Türk televizyonlarını 2000'lerin başında izlemeyi tamamen bırakan biri olarak o ve birçok popüler yüzle bağlantım koptu. Sadece jandarmaya yalakalık olsun diye yaptığı bir marşı ve albümü duymuştum. Bu olay vesilesiyle kendisine karşı filizlenen nefretim, sevdiğim Mirkelam'ı da o işe bulaştırmasıyla katmerlenmişti.

Uzun yıllardır Hürriyet spor sayfalarında nasıl, neden ve hangi vasıfla bir köşe edindiğini anlamamakla birlikte, yazdığı hiçbir şeyi (ama hiçbir şeyi) hiçbir gün okumadım. Ertuğrul Özkök gibi liboş bir süne zararlısının damadı hususiyetiyle bâb-ı âlide mevki edinmesi antipatimizi arttıran bir unsur oldu yıllar içinde (bu arada "Türkiye Türklerindir" gibi faşist bir söylemi adının yanına nakış gibi işleyen o rezil gazeteyi 20 senedir hayatımda hiç evime sokmadım, bunu da belirtmek isterim). Tam Saatçi'nin bu dünyada yaşadığını bile unutmuştum ki, birkaç gün önce internet'e düşen bir video ile yeniden hatırladım kendisini. Ve rahatlıkla "hatırlamaz olaydım" diyebiliyorum. Bu ülkede, Çetin Altan üstadın hep söylediği bir şeyin ne kadar geçerli olduğunu gösteren demonstratif bir örnek aslında Ercan Saatçi. Nedir o şey? "Bu ülkede değerli insanlar önemsiz, değersiz kişiler önemli" maalesef. Şimdi sadece spor dünyamız açısından bakacak olursak; Ercan Saatçi'nin, Şadan Kalkavan'ın, Levent Erdoğan'ın, Cemal Aydın'ın, Fatih Terim'in, Ömer Çavuşoğlu'nun, Yıldırım Demirören'in, Aziz Yıldırım'ın, Adnan Sezgin'in, Mehmet Ali Yılmaz'ın ve daha nicelerinin herhangi bir açıdan "değerli" olduğunu söylemek mümkün müdür? Katiyen değildir, bilakis bir toplu iğnenin ucu kadar bile değerleri yoktur, en azından benim nazarımda. Ama "önemli" kişiler olduklarını yadsıyabilir miyiz? Kesinlikle hayır. Aslında Ercan Saatçi olayına, büyük resim açısından böyle bakmak lâzım.

Ama olayı kendi içinde değerlendirirsek, iki kişinin yaptığı bel altı bir muhabbetin geniş kitlelerce duyulması diye küçümsemek mümkün değil. Özülkü ve Saatçi'nin her ikisi de öncelikle birer "müzisyen". Ama müzik adamı olarak bile ne denli paçavra olduklarını, konuşma şekilllerinden anlıyoruz. "Siz kendi aranızda böyle konuşmuyor musunuz?" diyerek bu hadiseyi masumlaştırmak, karşıdakini aptal yerine koymaya çalışmakla eşdeğerdir. Herkes konuşabilir, sen de kendi evinde konuşabilirsin ama bir televizyon kanalının programının çekimleri esnasında, orada onca insan varken bu tarz bir lisan kullanıyorsan, sana insan bile dememek gerekir. Zaten hiçbirimiz de demiyoruz sanırım. Hatta düşüncelerimi şöyle süsleyeyim: Ben Ercan Saatçi'nin babası olsam, kendisiyle ilk karşılaşmamda şöyle derdim: "Ben sana Hürriyet'in spor koordinatörü olamazsın demedim ki..."

Son olarak yine geniş bir perspektiften bir soruyla yazıyı bitirmek isterim: Bu olay yeterince rezil ve yüz karası, hepimizin kabûlü. Ama Türk futbol camiasının neresi doğru ki zaten?

8 yorum:

ADSIZ dedi ki...

Peki, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün konuyla ilgili açıklamaları? Bu seviyesiz şahısların Sayın Ercan Saatçi ve Sayın Metin Özülkü olarak itham edilmeleri? Buna karşılık aynı camia içerisinde yer alan başka bir basın mensubunun spor yazarı Kadir Çetinçalı olarak tanımlanması? Bari burada renk ayrımcılığı yapmasak...

Gündüz Feneri dedi ki...

kulübün açıklamasını okumadım ama öyleyse allah belalarını versin.

Val Resnick dedi ki...

Ercan Saatçi'yi bilemem de Metin Özülkü özelinde gerçekten üzüldüm. Fakat bu videoyu abimle beraber izlediğimde abim güldü geçti. Futbolla zerre ilgisi yoktur. Aynı zamanda iyi bir müzisyendir.
Bence hiç büyütülecek bir olay değil. Galatasaraylı arkadaşlarda gülüp geçsin derim. Fenerbahçe'ye yapılsa gülüp geçerdim çünki.

muyek dedi ki...

Fenerbahceli olarak hem Ercan Saatciden , hem metin ozulkuden hemde klubun bu olaydaki tavrindan utaniyorum.

Ercan Saatci zaten sokak agziyla yazi yazan , kultursuz , cahil bir kisilik. Metin Ozulkude ona sadece ayak uydurmus ama isin ilginc olani nedir biliyor musunuz ?

Koskoca FB klubu bu 2 adami yerin dibine sokucagi yerde , hala Aziz Yildirim cikmis bu goruntuleri FB TV den sizdiranlari bulup kovucaz naralari atiyor.

Ulan sizdirani bulana kadar Metin Ozulku'nun siktiri boktan programini yayindan kaldirip iptal etsene .

Klupten bir ozur yazisi yazip Metin Ozulku ve Ercan densizlik etmistir bizim klubumuzu zor durumda birakip mahcup etmistir desene.

Ama tabikide tukurdugunu yalar mi hic Aziz Yildirim ve ekibi ? Ercan ve Metini cagirip bi de alinlarindan oper bu dangalakliklari yuzunden afferim koclar diyip.

Turkiyede neler unutulmuyor ki, bu olayda unutulup gidicek eninde sonunda. Hala fanatik zihniyetli beyinsiz bunyeler cikipta goruntu sizdi, siz kufur etmiyor musunuz lagu lagu diyorlar. Ulan siz topluma mal olmus insanlarsiniz, kahvedeki ali veli misin ki , nasil gecirdik koyduk muhabbeti yapiyorsun kamera onunde.

Allah hepinizin belasini versin, cahil egitimsiz insanlar surusunuz. Para iste insani adam edemiyor ne kadar fazla olursa olsun. Basindanda doksen essek essek kaliyor bizim toplumumuzda.

Schumy dedi ki...

Ercan Saatçi' nin değersiz olduğunu söylerken yanında saydığınız isimlere tepkim var aslında. 3 büyük kulübün başkanlığını yapan insanlardan bahsediyorum, Ercan Saatçi onların yanlarına bile yaklaşamaz. En azından milyonlara mal olmuş kulüpleri yönetiyorlar, iyi veya kötü.

Benim üzüldüğüm farklı noktalar var, yıllarca biz Galatasaray Fenerbahçe maçlarından sonra Aziz Yıldırım' ın gündemi değiştirme çabalarıyla dalga geçtik. Yok ettiği istifalar, merdiven olayları falan derken bu Ercan Saatçi olayınin derbiden sonra olması gündemi bir anda farklı yöne çevirdi. Yani gündemi bu sefer değiştiren Galatasaray gibi oldu. Videoyu internete salanlar belki bunu düşündü ama yönetimin bununla alakası olmadığını bilmek içimi rahatlarıyor.

Şimdi gelelim küfür olayına ve bunu edenlere. Ercan Saatçi köşe yazısında demiş siz hiç küfür etmiyor musunuz diye. Be Ercan Saatçi senle ben bir miyiz ? Ben ayda milyarlarca para mı alıyorum blogumda yazdığım yazılar için ? Ya da senin sorumlu olduğun kitle ile benim sorumlu olduğum kitle aynı mı ? Hani sıçmış bari sıvayım derler ya, aynen öyle olmuş Ercan Saatçi' nin işi. Tamam küfür ediliyor ama eden şahıslar çok önemli ve küfürün nereye gittiği. Stadyum programında birbirine yok anasının damı diyenleri nasıl gülerek izliyoruz ama bu öyle değil ne yazık ki.

Fenerbahçe' nin resmi açıklaması da çok talihsiz olmuş, böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi yazmışlar. Ercan Saatçi' yi kurtarma operasyonu olsaymış o yazının başlığı daha iyi olurmuş ama sanmıyorum kurtulabileceğini.

Galatasaray' a da kızıyorum. Küfüre bu kadar duyarlıysak tribünden başlayalım bitirmek için. Gerçi bu olayla karşılaştırmak abes ama siz hiç Avrupa liglerindeki maçları izlerken tribünlerden küfür çıktığını ve yayıncının tribün sesini azaltmak zorunda kaldığını gördünüz mü ?

Arkhe dedi ki...

Şu anda Fenerbahçe ile ilişkisi bulunmayan bir insanın 3 sene önce arkadaşıyla konuşurken gizlice çekilen görüntüsünü kınamadığı için Fenerbahçe'yi suçlamışlar. Konuyu da "Kendi televizyonlarında" diyerek alakasız biçimde bağlayıp yırtmışlar, o görüntü FB Tv'de gösterilmedi, Fenerbahçe Kurumu ile en ufak bir ilgisi yok, Fenerbahçe stadında duvarlara yazılan küfürleri de telefonla çekip medyaya dağıtalım, onlar için de özür talep edilsin. Oysa daha geçen sene Fenerbahçe tribünlerine hareket yapan, geçen hafta herkesin gözü önünde küfürler yağdıran kaptanları şu anda kendi takımlarını temsilen sahada, yani çok daha kuvvetli bir kurumsal bağları var onun yaptığı hareketlerle. Peki hafta içi onun hakkında ne söyleniyor?

"Arda bizim kaptanımızdır. Arda'yı bizden başka kimse cezalandıramaz. Arda'yı yargılamaya ve cezalandırmaya kimsenin gücü yetmez. Arda bize uzun yıllar hizmet edecektir."

http://papazincayiri.blogspot.com/2009/11/sayn-peres-sesin-cok-yuksek-ckyor.html

Gündüz Feneri dedi ki...

arkhe kardeşim senin söylediklerine de yüzde yüz katılıyorum. ama bu olayın vahametini göz ardı edip meşrulaştırılmasına da izin vermeyelim. olayın fenerbahçe ile ilgisi yok ama tv kanalı bizim kanalımız sonuçta. bu örnekten yola çıkarak, o tv kanalındaki bütün programların kamera arkasında ve kulisinde gs'a mı sövülüyor dese biri, ne diyeceğiz?

alihoca dedi ki...

Fenerbahçe ister camia,ister Kulüp Başkanı olarak ''Küfüre'' karşı en büyük mücadeleyi vermiş bir kulüptür.

Canlı yayınların yapıldığı stadyumlarında saatlerce Aziz YILDIRIM'ın anasına küfredenler çıkıp Fenerbahçe Televizyonunda yayınlanmamış, bir program çekimi öncesinde sohbet edilirken kaydedilen -kurumda kalsa bir densizlik olarak görülüp imha edileceği için çalınıp yıllarca zamanı gelince kullanılmak üzere saklanılan- görüntü için;

Camiamızın ve başkanımızın özür dilemesi gerektiği konusuna katılmıyorum.

Özür dilenecekse de;

Fenerbahçe'nin Sayın Başkanının Anasına küfür edenlere ve bu küfürlere yıllardır göz yumanlara öncelik tanınmalıdır.

Sıra geldiğinde de;

Fenerbahçe'liler her zaman yaptığı gibi yakışanı yapacaktır.