10 Eylül 2009 Perşembe

Dalkavuklar konuşsun şimdi

Geçen yıl bu blogda yazmaya başladığımdan beri, herkesin savunduğu 2 genel yargıyla ilgili 2 marjinal itirazım var. Onlar da şu: Bu ülkede herkesin “en iyi” 2 teknik direktör olarak gördüğü Denizli ve Terim, aslında “kötü” birer teknik direktör. Türk futbolunun “en fazla sayıda başarı” elde etmiş hocaları onlar olabilir ama söz konusu başarıların nerede, nasıl, ne şekilde ve hangi koşullarda elde edildiğinin iyi analiz edilmesi lâzım. Ama nasıl analiz edilirse edilsin, elde ettikleri başarılar yadsınamaz, küçümsenemez, görmezden gelinemez; burası ayrı.

Gel gelelim, iş onların yaptıkları işi ne kadar bildiğine geldiği zaman, biz birer teknik direktör olmasak da, 25 senedir kafa yorarak seyrettiğimiz bu oyun söz konusu olduğunda her hareketini ezberleyecek kadar yakından takip ettiğimiz bu iki insan her bakımdan rezil bir portre çiziyor. Teknik direktörlük denen mesleğin (ve abartırsak “ilmin”) zerresinden nasibini almamış, bu ülkenin zavallıları tarafından egoları şişirildikçe şişirilmiş, “evrensel normlarda” artıları çok az olan ama her ikisi de 60’ına merdiven dayamış iki kişi bunlar. Denizli hakkında geçen seneden beri kaç tane yazı yazdım, şampiyonluk yüzünden gaza gelip bana küfreden ve Denizli’yi savunmaya kalkan Beşiktaşlılar şampiyonluğu falan unuttu; Denizli ve Demirören’den kurtulma hayalleri kuruyor şimdi. Terim ile ilgili yazdığım onca yazıya yine sinkafla cevap yetiştiren, neredeyse ona tapacak kadar gözleri kör olmuş bir başka grup şimdi, bu gece itibarıyla ne düşünüyor, çok merak ediyorum. Ne düşündüklerini muhtemelen öğrenemeyiz çünkü böyle durumlarda susarlar ama içlerinden ne geçirdiklerini tahmin etmek zor değil.

Bu geceki maçla ilgili onca şey yazılabilir. Ama sadece tek bir şey yazacağım, bence olayı özetleyen şey odur. Bir teknik direktör, kader maçı diye nitelendirilebilecek bir maçta daha önce hiç denemediği 3’lü (4’lüye kayan acayip) bir savunma deniyor, 3-5-2 oynattığı takımının orta sahasının ortasında (dikkat edin, beşli orta sahanın ortasında!) Emre, Tuncay ve Arda’yı oynatıyorsa, o adamın lisansının derhal iptal edilmesi gerekir. Bunu mesela Ersun Yanal yapsa, bütün Türkiye o gün onu ipe çeker. Bu ülkede üçlü defansı son kez uygulayan Beşiktaş’ın yüzüncü yılında Luce’nin takımın beşli orta sahasının ortası Pancu, Giunti ve Tayfur idi. İşte futboldan anlamak, teknik direktörlük budur.

Terim için ne desek boş artık.. Belli ki bu adamın kara bulutu, o ölene kadar Türk futbolunun üzerinden hiç çekilmeyecek.

8 yorum:

UzunPaslar dedi ki...

Futbol gündemimiz çok günlük ilerliyor malesef. Bir kayıp halinde Fatih Terim hemen en kötü oluyor kazanç olunca herşey değişiyor.

Bunu senin için söylemiyorum ama genel böyle ne yazık ki! Posttaki düşüncene pek katılmıyorum. Fatih Terim ve Mustafa Denizli, şu anda bu ülkenin en iyi 2 teknik adamıdır. Yerlerine gelmek isteyenlere defalarca şans verildi fakat onlar bunu başaramadılar. Hem bir insana şans en fazla 2 kere güler, sürekli değil!

Terim bu maçtan ziyade deplasmandaki Estonya ve içerideki Belçika maçlarında hatalıydı. Dünya Kupası'nı da orada kaçırdık zaten.

Adsız dedi ki...

bu iki adam evet bundan 8-10 yıl önce iyi teknik adamlardı ama ikiside bugünün futbolundan bir haber öğrenmek gibi bir niyetleri de yok zaten bugünün modern futbolu nedir onu bile bilmiyorlar egolarıda maşallah kanuni bile böyle değildi herhalde

Gündüz Feneri dedi ki...

gks kardeş, benim için söyleme zaten zira ben bu şeyleri beşiktaş geçen sene şampiyon olduğunda ya da milli takım 3. olduğunda söyledim. benim x bir konudaki düşüncem, hayatımda hiç "koşullara" bağlı olarak değişmedi. ama bu ülkenin futbol ortamında bu var, haklısın. şimdi bakalım terim için genel kamouoyu ne diyecek.

UzunPaslar dedi ki...

O konuda kesinlikle haklısın, Terim şimdi bir galibiyet alsa yine dünyanın en iyi teknik adamı olarak gösterilebilir. Yoksa lafım sana değil zaten. :)

UyAha dedi ki...

usta helal olsun sana bu beceriksizlere yalakalık yapanlara da yazıklar olsun. olan bizim 4 senemize oldu. şu gruptan çıkamıyoruz bundan daha büyük rezalet olur mu?
terim hala istifa etmedi. bir mucizemi bekliyor nedir. [olmayacak ama] olur da mucize gerçekleşirse utanmayacak mı hala takımın başında durmaya.

gslee dedi ki...

dün gece, başta fatih terim, gökhan gönül, önder turacı olmak üzere, maçın hakemi ve bosna-hersekin kalecisi(adları herneyse)ve maçın diğer içine eden tüm baş rol oyuncularına çok ilginç maniler yazdım!!!!! burada paylaşamadığım için özürdilerim...

onların yüzünden evde yarı sağlam bi kanepe vardı. oda pelt oldu :) bize bu heyecanı yaşatan herkesin... anlayan anladı!!!

saygılar...

joyous dedi ki...

Uzun zamandır bu kadar içimi ferahlatan bir yazı ile daha karşılaşmamıştım. Tebrik ederim. Saygılar.

Unknown dedi ki...

2 dünya kupası kacırdık,adam hala istifa etmiyor,dünyanın gelmiş geçmiş en büyük egosu bu adamda.