6 Mayıs 2009 Çarşamba

Sıklet farkı

Dün gece Ş.Liginde bir yarı final maçı vardı ama takımlar arasındaki kalite farkı, bu seviyedeki bir eşleşme için düşünelemeyecek kadar fazlaydı. İlk maçta, United'ın dün yaptığını yaparak geride gömülen ve kontralarla gol arayan Arsenal, o oyunun nasıl oynanacağını da ikinci maçta öğrenmiş oldu. Kurt Alex Ferguson, sezon başından beri maçların yüzde doksanında uyguladığı 4-2-4 taktiğinden ilk maçta vazgeçerek 4-3-3'e dönmüştü. Dün ise bir adım daha ileri giderek bu sistemin en ileri ucunda Ronaldo'yu oynattı. Messi'den sonra (bence Iniesta ile birlikte) dünyanın en iyi futbolcusu olan Ronaldo, rakip savunmanın arasında resmen fink attı. İnanılmaz depar özelliği, sürati, tekniği ve oyun zekâsıyla bir kontraatak forveti nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı ve 2 gol, 1 asistle maça damgasını vurdu. Sadece o mu? Sol açık oynayan Rooney, o seviyedeki bir oyuncu için inanılmayacak kadar disiplinli bir şekilde Evra'ya yardımcı olarak defansif bir kanat oyuncusu profili çizdi. Park da aynı şeyi sağ kanat için yaptı. Zaten göbekte Fletcher, Carrick ve Anderson şahane alan savunması yapıp oyunu dar alana sıkıştıran çok akıllı oyuncular. Defansın uyumu da buna eklenince Arsenal'in hiç şansı olmadığını anlamak zor değil.

Wenger ise sezon başından beri eleştirdiğim bir teknik direktör, bilindiği gibi. 4 seneden beri tek bir kupa alamayan Arsenal onun sayesinde Everton, Aston Villa seviyesinde bir kulüp hâline geldi. Çoluk-çocuğu takıma dolduruyorsun, tamam. Bunlar pişene kadar her kupada darbe yiyip eleniyorsun, ona da eyvallah. Ama kardeşim, piştikten sonra niye elden çıkarırsın o adamları? Eğer ekmeğini yiyemeyeceksen oyuncuları yetiştirme pahasına yarışmacı bir kulüp olmaktan feragat etmenin ne mânâsı var? Arsenal tarihi şanlı bir tarih ve müzesi de kupalarla dolu ama Wenger sağolsun, bu kulübü Ş.Ligi'ne katılmak için mücadele eden sünepe bir ekip hâline getirmeyi başardı. Öte yanda Arsenal demek, o demek; bunu da inkâr etmek mümkün değil. Bu yüzden yönetici olarak ona bir laf söylemek de zor. Ama Arsenal board'unun bu işe bir çözüm bulması lâzım.

Neyse, biz kendimize bakalım. Rüya final için ilk gereklilik tamamlandı, şimdi sıra Barça'da. Bu gece onların da Chelsea'yi (zor da olsa) geçeceğini düşünüyorum. O zaman hayatımızda seyrettiğimiz en güzel maçlardan birine hazır olalım finalde.

Hiç yorum yok: