9 Mayıs 2009 Cumartesi

Ligde 31. haftanın görünümü

Haftaya lider giren Sivas, kendi sahasında Belediye'ye yenilerek şampiyonluk şansını büyük ölçüde kaybetti. 6 maçın aynı anda verilmesi nedeniyle ara ara baktığım maçta Sivaslı oyuncuların yüzünde, geçen sezonun sonlarındaki o büyük maçları kaybettiklerinde gördüğüm ifade vardı. Demek ki bu stresi ne kadar kaldırır görünseler de, iş son raddeye geldiğinde hepsinin psikolojisi ve özgüveni iflas ediyor. Eğer yeterince inansalar 1 yıldır kaybetmedikleri kendi sahalarında Belediye'ye kaybederler mi? Sivas'ın artık şampiyon olması çok zor. Hatta şu anda bu psikoloji ile ikincilik bile tehlikede diyebiliriz.

Beşiktaş ise tam bir büyük takım gibi gidip yapması gerekeni yaptı ve döndü. Birkaç hafta önce komplo teorileri içeren bir yazı yazmıştım ve bazı Beşiktaşlı arkadaşlar bana sitem etmişti. Şimdi o teorilerin işaret ettiği şey gerçekleşti belki ama üzerinde tek bir leke bile yok. Beşiktaş şu anda bulunduğu yeri sonuna kadar hak etmiş durumda. Büyük takım olma farkı bu anlarda net bir şekilde ortaya çıkıyor çünkü, ben bu haftada ve bu maçta bunu gördüm. 2001-2002 sezonunda (yani Lucescu'nun G.Saray'daki ikinci sezonunda) Fenerbahçe devre arasında Denizli'yi kovup Lorant'ı getirmişti. Lorant ikinci yarıda hiç beklenmedik bir şekilde 14 galibiyet, 3 beraberlik almasına rağmen Fener şampiyon olamadı. Neden biliyor musunuz? Lucescu'nun talebeleri son 6 haftada "gol bile yemeden" 6 galibiyet aldı da ondan. İşte Beşiktaş'ın bu akşamki galibiyeti de öyle bir şey bana göre. Bundan sonra ne olur, A.gücü deplasmanı nasıl geçer, merakla bekliyoruz.

Trabzon ise çaktırmadan, adeta çimenlerdeki bir yılan gibi sesszice süzülüp zirveye iyice yaklaştı. Düşmemek için son şansını kullanan Kocaeli'ni deplasmanda yenmek önemli bir olaydır. Onların da üzerinden stres kalkıp zirveden uzaklaşınca nasıl rahat top oynamaya başladılar! Takımın yeni kurulmuş olması ve daha ziyade genç oyunculardan oluşması, bunda önemli bir etken tabii. Ama Ersun Yanal'ı göndermek büyük bir hataydı, bunu tekrar etmek istiyorum. Gelecek yıl Trabzon'un, bu zihniyetteki yönetimiyle ilk 3'e bile giremeyeceğini düşünüyorum.

G.Saray, cezası nedeniyle Kayseri'de oynadığı maçta A.Gücü'nü haksız bir penaltıyla yendi. Lincoln yine iki sarı karttan atılması gerekirken hakemi aldatıp penaltıyı almayı başardı. Ha, o gol olmasa G.Saray yine maçı kazanabilirdi, o ayrı. Ben sadece pozisyonu söylüyorum. Sakatları yavaş yavaş iyileşen takımın da, İnönü'de Beşiktaş için ciddi bir problem olacağını düşünüyorum.

Fenerbahçe, Aragones'in inanılmaz bir şekilde 57'de Semih'i oyundan aldığı maçta bir şans golüyle Denizli'yi yendi. 3 yıl önce şampiyonluğuna engel olan Denizli'yi kümeye doğru itmek, taraftar için bu maçın en önemli yanıydı. Bu gerçekleşmiş oldu. Onun dışında fena oynamadı takım, yine iyi pas yapıp rakibe pozisyon vermediler. Alex ise hiç hazır gözükmedi fizik olarak. Lugano ve Önder'in dönüşüyle kupa maçına daha iyi bir kadroyla çıkacak Fenerbahçe. O maçta Gökhan sağ bekte, Önder ve Lugano ortada, Alex kenarda, Semih ve Guiza da forvette olursa Beşiktaş karşısında favori Fener olur.

Bursaspor haftanın en net galibiyetini Konya karşısında ikinci yarıda attığı gollerle elde etti. Ligde ikinci yarının flaş takımı kesinlikle onlar. Seneye akıllı 2-3 takviye ile zirveyi zorlayan bir ekip yaratabilirler. Bence yılın teknik direktörü de (hem Beşiktaş, hem de Bursa'daki işleriyle) Ertuğrul Sağlam'dır, bunu da belirtmek isterim.

Hiç yorum yok: