3 Mayıs 2009 Pazar

Bu dünyanın dışından

Real Madrid ile Barcelona arasında inanılmaz bir kadro kalitesi var, bu kesin. Barcelona ile, dünya futbol tarihinde hangi takım maç yapsa orada da kalite farkı olur, bu da kesin. Liverpool ile birlikte (daha doğrusu ondan sonra) 20 senedir tuttuğum bu takım, hayatımda hiç görmediğim kadar büyük ve domine edici bir makine hâline geldi şu anda. Vakti zamanında Van Basten ve Gullitli Milan Avrupa'nın tozunu atarken, karşılarına dikilebilecek belki de tek rakip olan PSV'ye 5 attıkları bir maç vardı. O maçı anlatan Ümit Aktan'ın "kim durduracak bu Milan'ı?" sözü hâlâ kulaklarımdadır. Ve o soruyu şimdi Barça için sormanın da tam zamanıdır. 30 seneye yakındır bu oyunu seyrediyorum, bu kadar iyi bir takım ve kadro görmedim. Gelecek sene Ribery'yi falan da alırlarsa... Allah muhafaza.

Real Madrid ise Los Galacticos kadrosu madara olduktan ve dağıldıktan sonra çoluk-çocuk diyebileceğimiz genç oyunculara yönelmişti, biliyorsunuz. Ama takımı koşan, mücadele eden yürekli genç oyuncularla doldurayım derken sıradanlaştırdılar. Bir tarafta Iniesta, Xavi ve Toure'den oluşan, belki de tarihin gördüğü en iyi orta saha göbeği var. Öbür tarafta ise 40 milyon avroya kurulmuş Gago ve Lassana Diarra ikilisi! Madem bu kadar para harcıyorsun, git en iyi zamanında Pirlo'yu falan al bari. Neyse, özetle Real Madrid, (bir dev takım için) sıradan bir kadro hâline getirilişinin faturasını ağır bir şekilde ödedi dün gece. Tarihinin (kendi sahasında) en ağır yenilgisini aldı, hem de en büyük rakibinden. Perez herhalde bir yandan da sevinmiştir bu sonuca, gelecek yıl Barça'yı yendiklerinde (öyle bir şey olursa) sadece Barça'yı yenmiş olmayacak, kendilerine 6 atıp aşağılayan takımı yenmiş olacaklar. Bu da Perez sayesinde olacak; tabii olursa.

Barcelona karşısında Chelsea gayet iyi bir sınav verdi 3 gün önce, kendi ismini ve büyüklüğünü aşağılama pahasına. Ama Real Madrid kendi seyircisi önünde öyle ölümüne bir defans yapamazdı elbette. Şimdi ilk maçtan gaza gelip Barça'nın eleneceğini söyleyenler bence bunu düşünsün. Chelsea formülü bulduğuna inansa ve bunu uygulamayı "düşünse" bile kendi sahanda öyle oynamak zordur. Yine de oynarlarsa helal olsun. Ama ben oynayabileceklerini düşünmüyorum. Dakika dakika seyirci onları itecektir rakip sahaya. Sonra ne olacağını da göreceğiz.

Real ise Barça gibi bir takıma asla yapılmaması gerekeni yapıp savunmasını öne çıkardı. Bunu Liverpool gibi yapsan neyse, resmen Türk takımlarının defansı gibiydi dün geceki halleri. Mesela ilk gol, tam evlere şenlik. Göstere göstere defansın arkasına atılan bir top ve ofsayta düşmemeyi becerdiğin anda kaleciyle burun burunasın. Sadece o gol değil, iki verkaç yapan her Barçalı şut attı ilk yarıda. Bir ara Casillas için 5 kurtarış yazıyordu.

Barça artık şampiyon, artık 100 golü de aştı hatta. Bizim için önemli olan ise Chelsea'yi geçip United ile final oynaması olacak bundan sonra. Kendisinden nefret etsem de dünyanın açık ara en iyi hocası olduğunu düşündüğüm Ferguson'ın o maçta ne yapacağını, ne tilkilikler düşüneceğini merakla bekliyorum. Barça'yı tutmaya başladığım sene oynanan Kupa Galipleri Kupası finalinin de rövanşı olmasını istiyorum. O maçı seyredelim, bir daha hayatımızda maç seyretmesek bile olur.

Real Madrid (4-4-2): Casillas - Ramos, Cannavaro, Metzelder, Heinze - Robben, Lass, Gago, Marcelo - Higuain, Raul

Barcelona (4-1-2-3): Valdes - Alves, Pique, Puyol, Abidal - Toure - Xavi, Iniesta - Eto'o, Messi, Henry

Goller (2-6): Higuain 13', Ramos 55' - Henry 17', 57', Puyol 20', Messi 35', 74', Pique 83'

Topa hâkimiyet: %33 - %67
Şut: 5 - 17
İsabetli şut: 4 - 13
Korner: 3 - 2
İkili mücadele: 17 - 27
İsabetli pas: 266 - 499

Hiç yorum yok: