20 Kasım 2008 Perşembe

Millî takımın Avusturya maçı

Avusturya deplasmanında ilk yarıda organize olmakta zorlanan, topu rakip yarı alanda tutamayan, rakibin presi ve organize atakları karşısında da aciz bir millî takım seyrettik. Ama devrenin sonlarında iki yaratıcı golle bir anda devreyi önde bitirdik. Elbette ikinci yarıda maç bu skor doğrultusunda seyretti. Eksiklerimiz çoktu, ama rakibin eksikleri çok daha etki etti futbollarına; bunu kabul etmemiz lâzım.

Bizim açımızdan Terim'in deneme tahtasına dönen takımımızda yine arayışlar açısından ilginç bir maçtı. Sabri-Gökhan Gönül ikilisi ilk kez birlikte oynadılar ve çok kötü bir görüntüleri yoktu. Ama yine de beyhude bir arayış ve saçmalama bence bu.

Eren Güngör için daha sezon başındaki Süper Kupa finalinden sonra görüşlerimi yazmıştım. "Aydın yok diye oynuyor ama Kafkas'ın Aydın dönünce de Ali'nin yerine Eren'i oynatmaya devam etmesi gerekir" demiştim (bkz: Abdullah ve Eren). Bu ülkenin maya olarak kesinlikle en iyi stoperi Eren ve mesela Fener'in Edu yerine mutlaka bu oyuncuyu alması gerektiğini düşünüyorum. Terim 3 ay sonra nihayet keşfetti bu çocuğu, şimdi yine o yarattı denecek. İnsanların kendi körlüklerine aldırmadan, Terim'i de putlaştırmak adına böyle saçmalıklara imza atmasına alıştık, o yüzden geçelim.

Mehmet Yıldız'ın Semih'ten sonra en iyi ikinci santrforumuz olduğunu düşünüyorum ama dünkü performansı hayal kırıcıydı. Büyük takımlarda, üst düzey futbolda, uluslararası arenada yapamayacağını savunanlar bir nebze olsun haklı göründü ama Mehmet'e bu şansları üst üste birkaç maç vermeden kesin sonuca varmamak gerekir bence. Sırtı dönük bu kadar iyi oynayan bir adamı Avrupa liglerinde bile bulmak kolay değil çünkü.

Tuncay ise Fenerlilerin yüreğinde delikler açmaya devam ediyor. İngiltere'ye gittiği zaman asla ve asla harcanıp döneceğini düşünmemiş, bilakis oradan 4 büyüklerden birine zıplayacağını savunmuştum. Şimdi o dönem giderek yaklaşıyor. Tuncay da dünya çapında bir oyuncu olmaya doğru adım adım ilerliyor.

Hiç yorum yok: