3 Kasım 2008 Pazartesi

Messi ve tükürüğü

90'lı yılların başından beri tuttuğum Barcelona'nın harika çocuğu, şimdiden tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olmuş Lionel Messi, daha önce elle bir gol atıp ondan sonra hiç utanmadan sevinç gösterilerinde bulunmuştu, hatırlanacağı gibi. O zaman neredeyse ağzıyla kuş tutsa yaranamayacağı kadar soğudum bu delikanlıdan; özellikle de Fener'den sonra ikinci göz ağrım, Barca'dan da eski sevdalım olan Liverpool'un harika çocuğu Fowler'larla büyüdüğümüz düşünülürse Messi'nin o hareketini sindirmek mümkün değil. Neyse, bu hafta da Malaga maçında rakip oyuncu Duda'nın yüzüne tükürdü Messi. Neticede durduk yerde olmamıştır, mutlaka Duda tükürük kadar iğrenç bir şeyler söylemiştir Messi'ye ama ben futbolda hiç sevmiyorum şu tükürme işini. İnanılmaz derecede sporculuktan uzak ve aşağılık bir şeymiş gibi geliyor. Tekme tokat kavga edilmesi de çok çirkin ama neticede sporda olan bir şey. Olmaması gereken ama olan... Oysa tükürük her açıdan sadece çirkin değil, tiksindirici. Ve gerçekten de hiç yakışmıyor.

Bu duygumun geçmişi de 90 Dünya Kupasına dayanır. Çeyrek finalde muhteşem güzellikteki unutulmaz Hollanda-Almanya maçında şimdinin teknik direktörlerinden Rudi Völler ve Rijkaard birbirine girmiş ve ikisi de kırmızıyla oyundan atılmıştı. Völler taç çizgisi kenarından aheste aheste yürüyüp giderken yanından geçmekte olan Rijkaard, Alman'ın o kıvırcık sarı saçlarının ortasına ağız dolusu tükürmüştü. Völler bir yandan isyan ederken bir yandan da ellerini saçlarına götürmüş ve televizyon başında çığlıklar atmamıza neden olan "sulu" görüntüler çıkmıştı ortaya. Aynı duyguları geçen yıl PSV-Fener maçında şerefsiz Addo, Semih'in gözüne tükürdüğünde yaşadık ama bu kez çığlıklar ana-avrat-din-iman merkezli bir hâle gelmişti tabii ki. Neyse, inşallah bir daha yaşamayacağımız sahneler olur bunlar. Olayla ilgili tek fotoğraf bu yukarıdaki bu arada...

Hiç yorum yok: