Beşiktaş takımının teknik direktörü Mustafa Denizli, bu ülkede inanılmaz derecede yanlış tanınan ve yanlış okunan bir hoca. Her nasıl olduysa G.Saray'ı Monaco karşısında 10 kişiyle anti-futbolun kitabını yazarak oynatan bir hoca, futbol analizi dediğimiz şeyin esamisinin bile okunmadığı dönemlerde maç sonlarında yaptığı çılgın oyuncu değişiklikleri yüzünden "hücumcu" lâkâbını almış, hâlâ onun ekmeğini yiyor. Tüm kariyerini rakibin ne yapacağını düşünerek geçiren, rakibe önlem almak için binbir cinlik icat eden bir teknik direktör nasıl hücumcu olur? Bugün de maçtan önce yazdığım gibi 5-6 adamına markaj vererek Fener'den nasıl korktuğunu gösterdi. Zan ya da Zapo (pozisyona göre) Guiza ile; Üzülmez, Kâzım ile; Toraman, Uğur ile; Serdar, Carlos ile; Ekrem, Gönül ile; Sivok, Deivid ile; Cisse de Alex ile neredeyse %90 adam adama markaj oynadı. Korkaklığın tanımı nedir diye sorulsa bu maçın kasedini seyrettiririm.
Fener'in, ne yaptığını bilmez hocası ise A.Gücü'ne karşı bile çıkarmadığı kadar cesur bir kadro çıkardı maça. Sezon başından beri denediği herhalde 10. farklı diziliş ve taktiktir bu. Deneme-yanılma denen olayın artık bokunu çıkardı Aragones. Deniyor, yanılıyor, tutturuyor, sonra yine yanılıyor vs. ama yaşadığı hadiselerden zerre ders çıkarmıyor. Fener'in ruhsuzluğunun cisimleşmiş hâli olan Alex'e nasıl 60 dakika tahammül etti hoca, bu başka bir soru.
Tartışmalı pozisyon her derbide olduğu gibi bu maçta da çoktu. Daha maçın ilk 5 dakikasında kontra çıkışları kasıtlı bir şekilde kesen 2 sarı kartı gösteremedi Beşiktaş'a Bünyamin Gezer. Sonra faul olmayan bir pozisyonda Üzülmez isimli, ahlâk konusunda ciddi problemleri olan bir oyuncu lehine faul verdi ve o pozisyondan Beşiktaş'ın golü geldi. Ha, Fener o golü yemeyecek, o ayrı konu. Sonra Cisse'ye çıkardığı ilk sarı kart inanılmaz derecede saçma. Ayrıca Lugano'ya göstermediği net bir sarı kart var. Cisse'nin ikinci sarı kartı ise haklı. Ama nasıl Fener o golü yemeyecek diyorsak, Cisse gibi Ş. Ligi finali görmüş bir adam aynı pozisyonda 2 sarı kartlık o hoyrat müdehaleleri de yapmayacak. Fatura hakemden önce Cisse'ye çıkarılmalı bana göre. Ayrıca Toraman ilk dakikada o kasti "kontratak kesme" faulünden sonra sarı kart görse maçı nasıl bitirirdi, o da başka mesele.
Neticede Fener için bu galibiyet, ölümü geciktirdiği için önemli. Ama bu yönetim anlayışı, bu kifayetsizlikte bir hoca ve başta Alex olmak üzere ruhsuz bu kadar oyuncusuyla sezonu hayırlı bir şekilde bitirmesi pek mümkün görünmüyor, hep söylediğim gibi.
Beşiktaş ise Denizli'den bir şeyler bekliyorsa yazık. Denizli ancak çok şanslı olursa başarılı olabilen, olmamak için de 80'lerin futbol kafasıyla her şeyi yapan bir hoca. Türkiye'nin en zayıf teknik direktörlerinden biri. Bana "sen kimsin ki Denizli'ye sallıyorsun" deniyorsa, Denizli'nin yönettiği takımlardaki maçlarını, yorumcuyken yaptığı yorumları oturup beraber seyredelim. Hak vermeyecek bir aklı başında insan herhalde olmaz.
Fenerbahçe (4-1-4-1): Volkan 8 - Gökhan 7, Lugano 7, Edu 7, Carlos 8 - Selçuk 9 - Kâzım 6, Deivid 6 (83' Ali 6), Alex 5 (60' Josico 6), Uğur 6 (69' Vederson 6) - Guiza 8
Beşiktaş (4-4-1-1): Rüştü 6 - Toraman 7, Gökhan 5, Zapo 6 (71' Holosko 6), Üzülmez 6 - Serdar 6, Sivok 8, Cisse 5, Ekrem 7 (84' Uğur 6) - Delgado 8 - Nobre 7 (74' Bobo 6)
2 yorum:
ben beşiktaşlıyım, hakem bu maçın neticesine kesinlikle tesir etmiştir. cisse atılmasa farklı olabilirdi. ama gündüz fenerine baştan beri katılıyorum, mustafa denizli ile bu iş yürümez.
Yorum Gönder