20 Şubat 2011 Pazar

'O Gün' geldi

Beşiktaş'ın artık lige havlu attığı bir ortamdayız belki ama camia olarak o kadar karışık bir durumdalar ki, Fener'i yenmek onlar için (eskilerin tabiriyle) "sezonu kurtaracak" belki de. Bu yüzden ev sahibinin ligle ilgili motivasyonunun kalmaması, Fener'in lehine bir unsur teşkil etmiyor.

3 yıldır şu blogda Beşiktaş ile ilgili onca yazı yazdım. Demirören ile Şampiyonlar Ligi'ni bile kazansa taraftarların sevinmemesi gereken yıllar bunlar. Bir oyuncuyu 5 milyona alıp, o parayı kendi cebinden verip sonra o oyuncuyu bedavaya göndermek ve bunu onlarca oyuncu için uygulamak suretiyle kulübü kendisine 100 milyon lira borçlandıran bir başkan var Beşiktaş'ta. Koskoca bir kulübün; kongresinin ve en az 10 milyon taraftarının önünde herkesin gözünün içine baka baka soyup soğana çevrildiği ve hiç kimsenin sesini çıkarmadığı yıllar geçiriyoruz. Şaşkınlık içinde seyrediyorum olanları ve inanılmaz derecede sıkılıyorum. Bu işin sonu ne olacak, onu da merakla bekliyorum. Giderken faiziyle alacakmış o paraları, çoluğunun-çocuğunun rızkıymış; öyle diyor..

Bu adam kulübün başında olduğu müddetçe sadece sunî başarılarla sevinebilecek bir kulüp Beşiktaş ve bu yıl yapılan transferlerle ağzına bir parmak bal çalınan taraftarları, Dinamo Kiev'in attığı tokatla yeniden kendine geldi şimdi. Fener maçını önemsemedikleri anlamına gelmiyor tabii bu, çoğunun Fenerbahçe ile ilgili sıkıntıları olduğu için bu maçta alınacak bir galibiyet yine onları çok mutlu edecektir. Bu yüzden stadın dolmasını da bekliyoruz, seyircinin hevesli duruşunu da..

Fenerbahçe ise inanılmaz bir inanç ve motivasyonla gidiyor İnönü'ye. Oyuncularından 4 tanesinin hafif sakatlıkları ve hatta Gökhan'ın oynamama olasılığı söz konusu olsa da, hangi kadroyla çıkarsa çıksın bu maçı %100 bir iştahla isteyecek durumdalar. Takım savunmasının sağlamlığı, kalecisinin yüksek formu, orta sahasının müthiş agresyonu ile rakibin bir adım önünde oldukları rahatça söylenebilir. Forvetin klasını söylemiyorum, zira (belki) daha klas olanları Beşiktaş'ta var. Ama onlarda o klas birkaç oyuncu hariç elle tutacak başka bir şey yok. Bu yüzden Fenerbahçe'nin mutlak favori olduğunu düşünüyorum.

İşin psikolojik yanına bakınca, bu maç belki Beşiktaş için tutunacak yegâne dal gibi göründüğü için daha motive olacakları gibi bir düşünce hasıl olabilir ama ben Beşiktaş'ın hangi Fener maçına böyle bir psikoloji ile çıksa kaybettiğini hatırlıyorum. Özellikle de İnönü'de. Fenerbahçe ise bu stadyuma ne zaman rahat çıksa, daha avantajlı oluyor. Mesela G.Saray maçları bunun tam tersi; o maçları da mutlaka daha fazla isteyen ve istemesi gereken Fener oluyor. Ama İnönü'deki Beşiktaş maçlarında Fener oyunu kontrol edip özgüvenli oynarsa, maçı kazanmayı başarıyor. Özellikle Daum'dan sonra İnönü, Fener için zor bir deplasman olmaktan çıktı gibi bir şey. Son 10 yıla bakıldığında bu statta Fener'in galibiyeti daha fazla. Şu anda daha iyi takım da onlar olduğu için net bir şekilde Fener favori. Bakalım maç içi dinamikleri nasıl tecelli edecek ve favori olan kazanacak mı..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ikiden iki... umarım...

burock dedi ki...

Besiktas'in misyonunun ve kulup kimliginin ozellikle son 15 yilda ucuz populizmle nereye geldigi ortada; bunun son sekli de yukaridaki satirlarda bir kez daha acik yureklilikle ifade edilmis.
Bugun ozelinde ise "Fenerbahce'nin olmadigi derbi, derbi degildir"i umarim herkes kabul etmeli.
Ben iki takima da basarilar diliyorum. Fenerbahce cok daha dengeli ve hedef sahibi..