Fenerbahçe gerçekten de adamı çıldırtacak bir takım. Sezon başında sahada yürür gibi oynadıkları onca maçı kazanırken taraftarı hiçbir şekilde mutlu edemeyen sünepeler topluluğu, son birkaç haftadır silkinip mücadele etmeye başladı ama bu kez de maç kazanamayan bir takım hâline geldi. Dün akşam Manisa deplasmanında, tıpkı geçen haftaki Diyarbakır karşılaşmasında olduğu gibi istekli, arzulu ve tempolu bir Fenerbahçe gördük ama sadece bir devre. Aradaki kalite farkına bakınca aslında o tek devrede bile ikinci golü atıp rakibin direncini tamamen kırması gerekirken, bitime saniyeler kala golü yiyerek o dirence adeta tavan yaptırdılar. İkinci yarıda ise 10 kişi defans yapan Manisa'ya karşı yürüye yürüye öne geçmeyi hayal ettiler ama beraberliği bile zor kurtaran bir takım gördük maçın bitiminde.
Sorun nerede peki? Sorun bence kuşkuya yer bırakmaksızın teknik direktörde. Geçen sene nasıl Josico ve Maldonado'yu oynatıp Deniz'i Avrupa kadrosuna bile almayan bir hoca vardı; bu yıl da uzun süre Uğur'u yok sayan, Carlos'un gideceğini bile bile ona göre takım kurmayan, devre arasında mutlaka bir sol açık isteğinde bulunmayan, kapanmış rakiplere karşı set hücumunda yetenekli oyuncuların verkaçlarından başka bir planı olmayan tutuk, motivasyonsuz, ne yaptığını anlamadığımız bir hoca var. Mehmet Topuz ve Özer hiçbir şekilde yaratıcı varyasyonlar yapamaz ve bekleri ile asla koordine olamazken, kendi ceza sahası önünde 9 kişiyle alan daraltan rakipleri "ortadan ortadan" delmeye çalışmak da ne oluyor? Oyuncular, "akıl ve yaratıcılık" gerektiren böylesi oyun ve ortamlarda bu kadar mı başı boş, kendi hâlinde oynar? Cristian'ın savunma önünde sağlam bir şekilde ortaya koyduğu ön libero performansının yanında Emre gibi hücumcu bir oyuncu niye ondan bile geride topla oynayarak oyun kurmaya çalışır? Niye sıkışmış maçları ve kapanan takımları açmanın en klasik yolları olan "sıfıra inme", "geriden sürpriz adam kaçırma", "rakip savunmayı yerleşmeden yakalamak için pres yapma" gibi varyasyonlar ve denemeler görmüyoruz? Daum'un cevap vermesi gereken o kadar çok soru var ki, insan şunu düşünmeden edemiyor: "Takımı böyle çalıştırması ve böyle oynatması için bir insana 3.5 milyon avro vermeye ne gerek var?"
Beşiktaş'ın zaten ilk 3'e bile girmekte zorlanacağını sezon başından beri yazıyoruz. G.Saray'ın "bindik bir alâmete" görüntüsü, Trabzon'un ne yapıp edip zirveden uzak kalmayı becermesi, Kayseri ve Bursa'nın baskıyı illa ki kaldıramayacak olması vs. gibi unsurları düşününce (üzerine fikstürün durumunu da ekleyince) elini kolunu sallayarak şampiyon olması gereken takımın sanki bir teknik direktörü yokmuş gibi görünüyor. Fener'in sorunu bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder