5 Eylül 2009 Cumartesi

Şahane forvetler

Millî takım, deplasmanda anlamsız bir şekilde puan kaybettiği Estonya'yı 4-2 mağlup ederken, Terim'in "defansif orta sahasız" sistemi ciddi bir risk teşkil etmesine karşın Tuncay ve Arda gibi müthiş forvetlerle sonuca gitmeyi başardı. Daha maçın başında Hamit-Emre ikilisinin olmayacağı belliydi, üstelik sağda da Kâzım varken. Madem bu kadar küçümsüyorsun rakibi, o zaman sol bekte de stoper ağırlıklı ve maç boyu 1 tane bile iyi orta yapamayan Balta yerine Uğur Boral'ı falan oynat. Ama Terim bu, saçmalamakta üstüne yok. Estonya gibi zayıf bir takım bile, Servet ve Zan gibi iki ağır stoperin üzerine ellerini kollarını sallayarak geldi ve 2 tane gol buldu. Ve fakat artık rahatlıkla "world class talent" diyebileceğimiz Arda ile oyunu iyice olgunlaşmış olan Tuncay'ın yaratıcılıkları sayesinde (hatta Sercan da iyi oynadı) 4 gol bulup maçı kazanmayı başardılar.

Şimdi sıra en önemli maça geldi. Ben elbette Estonya maçının 3 puanla biteceğinden emindim. Hatta ilk gol olduğunda da beraber seyrettiğimiz arkadaşlara rahat olmalarını söyledim, saçma kadro yapısına rağmen. Ama finallere gidilemeyeceğini söylerken, millî takımın Bosna ve Belçika'nın "ikisini birden" deplasmanda yenemeyeceğini düşünüyordum. Hatta Çarşamba günkü Bosna maçının bizatihi kendisinden hiç ümitli değilim. Kadro olarak onlardan 2 misli üstün olsak da, hocaya güvenmiyorum.

3 yorum:

Tayfun dedi ki...

Sonuçta ortada oynayan Hamit defansif anlamda yeterince katkı yapamadı. Ortadan rahatlıkla geçebilen Estonya'nın ağır diye nitelendirdiğimiz bu ikiliyi zorlaması kanımca oldukça normaldi.

Ama ikinci golün ceza sahası dışından serseri bir şut, çoğunluğu ikinci yarıda gelen Estonya ataklarınınsa Zan oyunda yokken geldiği gerçeğini atlamamak gerekir.

gslee dedi ki...

600.ncü gol Arda'ya yakışırdı. Helal olsun ARDA...

joyous dedi ki...

Zan'ın ağır olduğu fikrine katılırım, ama Servet kesinlikle Türkiye'deki en hızlı, çabuk stoper. O fiziğine rağmen.

Bir de pozisyon verme sebebimiz, defans oyuncularının ağır olmasından değil de ön liberosuzluktan kaynaklandı. Bu anlamda Aurelio yoksa, Topal şart.

Topal'ı ne durumda olursa olsun, kadroya almamak, Zan'ın yerine büyük ihtimal Emre Aşık'ı kadroya çağırıp kadrodaki - aslında boşuna alınmış - diğer stoperlerle dalga geçmek Fatih Terim'in saçmalıklarının son noktası.