G.Saray-Beşiktaş maçı aynen beklediğim gibi inanılmaz temposuz, kalitesiz ve tat vermeyen bir havada geçti. Dünkü yazılarıma cevap yetiştiren arkadaşlar tuttukları bir takımın maçını seyrederken kendilerinden geçip, sahada oynanan futbolun kalitesini "akıl" yoluyla değerlendiremedikleri için yine de zevk almışlardır, eminim. Ayrıca o zihniyetteki insanlar "galip gelinen" her maçı baş tacı ettiği için, sorun yok. Ama takım tutmaktan ziyade önce güzel futbol isteyen kişiler için sahada heyecan ve 3 gol dışında "güzel" olan bir şey yoktu.
Takımlara baktığımız zaman, G.Saray'ın sezonun en kötü futbolunu oynadığını görüyoruz. Aslında bugüne kadarki maçların hiçbirinde "şahane" futbol oynamadılar ama şu anda (yine hiç tat vermeyen) Fener ile birlikte kayıpsız gitmeleri, ligimizin ne kadar zavallı olduğunun bir göstergesi. Sarp ve Topal'ın orta sahada birlikte oynaması, G.Saray'ın iyi olmayan futbolunun en büyük sebebi bana göre. Ha, Arda da çok kötüydü, Kewell ve Keita vasattı vs. ama orta sahanın ortasındaki oyuncular iyi top dağıtsa, zaten her maç forvetlerinizin "çok iyi" oynamasına gerek kalmaz, onlara bel bağlamazsınız. Ama G.Saray şu anda tam olarak öyle: Rakibin bireysel hataları, duran toplar ya da becerikli ayakların yaratıcılığına mahkûm bir futbol oynuyor. Bu durumda ön alandaki onca yıldızına rağmen G.Saray'ın en vazgeçilmez oyuncusunun Ayhan olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Sarp, Topal ya da Barış, ona alternatif olacak kadar teknik ya da zekâya sahip değil. Hele Sarp, G.Saray taraftarlarını (gördüğüme göre) büyülese de, asla G.Saray seviyesinin futbolcusu değil. Onun pozisyonundaki oyuncudan birazcık teknik katkı gereken maçlarda, herkes bunu görecek.
G.Saray'ın kaleyi bulan 4 şutu var, 3'ü gol olmuş, birisi de ikinci golde Rüştü'nün sektirdiği şut. Bunun dışında kaleyi bulan şut yok. Genelde kaleci ya da hakem hataları için "o olmasaydı da maçın sonucu değişmezdi" gibi şeyler söylenir. Ama dünkü maç için bunu söylemek mümkün değil. Eğer Rüştü ilk iki golü ikram etmeseydi bence G.Saray bu maçı kazanamazdı.
Ayrıca durum 1-0 iken Leo Franco'ya gösterilmeyen kırmızı kart da maçın neticesini direkt olarak etkiledi (şimdi buna "top içeride" diyenler de çıkacaktır ama topla içeride temas edip dışarıya kadar bu temasını kesmiyor Franco; sonuçta çizginin dışında da elle oynuyor).
Beşiktaş ise, ülkenin en kötü teknik direktörlerinden birinin elinde, adeta oyuncağa dönmüş durumda. Böyle bir maçta Yusuf'u sol açık, tam bir zavallı olan Nihat'ı tek forvet oynamak, tam anlamıyla iş bilmezlik. Sonra ilk yarı takımın topa sahip olmasını sağlayan Tabata'yı çıkarıp kazma Fink'i oyuna almak, daha büyük bir skandal. Sezon öncesi yazdığımı tekrar ediyorum, Denizli ilk yarının sonunu göremeyecek bu takımda.
7 yorum:
eskiden beridir takımlarımızın avrupa kupalarındaki mağlubiyetlerine dikkat etmişimdir. hep derimki, topla oynama, topa sahip olma, sahayı en çok kullanma bizim takımlarda. ama yenilen gollere bakıldığı zaman şunu diyoruz: "ya adamlar 3 kere geldi 3'üde gol oldu!!" işte galatasarayda şu anda bu durumda. avrupalı bir futbol kalitesi üzerine temellerini atıyor. milyon dolarlık yatırımların sonucu 1 maçla ortaya çıkmayacak tabikide. transfer edilen futbolcusundan, altyapısına kadar herşey elden geçiyor. ondan sonrada galatasaray neden tat vermiyor deniyor. siz marketten aldığınız malzemeleri eve soktuğunuz anda yemek hazırmı olmuş oluyor? yoo!! iyice uğraşıyorsunuz ondan sonra zevkli bir yemek yiyorsunuz. yani bekliyorsunuz. galatasarayında fenerbahçeninde beklemeye ve değişime ihtiyaçları var. bunuda 1 gecede yapamayacakları ortada...
bır gs taraftarıyım dogru dun sezonun en kotu futbolunu oynadık yukarda demıssın kı gs lıler duygusal bakınca kotu olduklarını goremez ama sende malesef yazında objektıf olamamıssın zaten sız suyun karsı yakasındakılerdende objektıf olmasını beklemek aptallık mesela tabatanın kırmızısını yazıda yazmamıssın sonra sarp ıcın yazdıkların ne dıyeyım korsun
adsız, sen "suyun karşısındakiler" diye bahsediyorsun ama ben de sana "adı, kişiliği olmayan birinden de başka tür bir yorum beklemezdim" diyebilirim. asıl kör olan sensin. tabata'nın hareketi dünyanın hiçbir yerinde kırmızı olmaz, sarı karttır. epl'de her maç 10 tane benzer pozisyonu görebilirsin. ama önemli olan o değil. senin gibi zavallıların, hakemle maç kazandığını düşündüğü anlarda yavuz hırsızlık yapma umuduyla sarıldığı bir can simidi. o kadar mantıksızsın ki, blog aleminde daha tarafsız bir blog göremeyeceğin halde kalkmış kendini bilmez bir şekilde benim tarafsızlığımı sorguluyorsun. blogu ilk kez okuduğun belli. ayrıca isimsizsin. sana kim ne desin..
bu takım Denizlinin elinde BJK değerlerine kavuşmuştur. Dün FB li futbolcuların yada GS li Baros yada Sabri nin yaptıklarını görünce derbide yüzde yüz kırmızısı verilmeyen bir takımın oyuncularının ve teknik direktörünün tavrına şapka çıkarılması gerekir. Ve bu ligde İstanbul BB ve Antalya maçında verilmeyen penaltıya, Antep maçında verilmeyen kırmızı karta rağmen bu takımın saha içindeki olgunluguna ve centilmenliğine saygı duyulması gerekirken herkes kafasını kuma gömmüş, bahseden yok.Şampiyonluktan daha ötedir bunlar gözümüzde , bir de tüpçü giderse o zaman bize bayram var :)
bu mu objektif yorum blogculuk iki takım içinde olumlu yönlerden bir kez bile bahsedilmeyen bir mac yorumu ben gs liyim ama gözüme carpan 2 adam serdar özkan ve ismail di gayretlerini takdir ediyorum. bu macı izleyipte sabrinin bu kadar iyi oynadıgını fark etmedinmi yada keitanın savunma azmini yada 3. golde 70 metreyi 3 pasta gecilmesi vs yada fark etmissindir de isine gelmemistir. sende haklısın en büyük fb gs yalan bjk yalan dimi.
körsün ve ne yazarsan yaz bu taraflı yorumlarından kurtulamayacaksın yusuf yusuf arkadaşım
mustafa denizli bu ülkenin en kötü teknik drektörü! ama sen en iyi teknik direktörüsün
Yorum Gönder