19 Temmuz 2009 Pazar

Savaş karşıtı filmlerin hası

Yönetmen Elem Klimov'un 1985 yılında çektiği Idi i Smotri (Gel de Gör...), sinema tarihinde savaş (ve ayrıca faşizm) denen vahşetin en kusursuz şekilde yansıtıldığı filmlerden biri, hatta birincisi diyebiliriz. Hollywood'dakiler başta olmak üzere şimdiye kadar yapılmış ve savaş karşıtı olduğu iddiasında olan yüzlerce filmin (bir anlamda) foyasını ortaya çıkaran yapım, söz konusu filmlerden alıştığımız hiçbir klişeye yüz vermez: Ne gençleri (ya da genel olarak insanları) "faşist" düşmana karşı savaşmak için yüreklendiren duygusal ya da milliyetçilik kokan konuşmalar görürüz; ne (bizzat savaş durumunun söz konusu olmasından ötürü buna son derece müsait bir ortam varsa da) herhangi bir kahramanlık ya da cesaret gösterisi; ne de seyirciye hamaset dolu duygulanma anları yaşatan herhangi bir sahne. Gördüğümüz şey kelimenin tam anlamıyla bir kâbustur. Faşizm eleştirisinden öte, savaş söz konusu olduğunda "kazanan" hiçkimsenin asla var olamayacağını gösteren bir kâbus.

Film büyük ölçüde genç bir erkeğin, Belarus'ta bir köyden, II. Dünya Savaşı esnasında faşistlere karşı savaşan yoldaşlarına katılmak üzere (ve annesinin şiddetli muhalefeti ve isyanına rağmen) ayrılan Floria'nın gözünden anlatılır. Bu genç, katıldığı birliğin şiddetli bomba saldırısı altında kalmasıyla sağır olur, birliğinden ayrı düşer ve köyüne döner. Köyün en az yarısının (annesi ve iki küçük [ikiz] kız kardeşi dâhil) öldürülerek cesetlerinin istiflendiğini görür ve bundan sonra aklını yitirmenin sınırlarında oradan oraya amaçsızca sürüklenir. En sonunda bir başka köyde Almanların eline esir düşer (çok az bilinen ve muhtemelen bu yazıyı okuyan kişilerin % 90'ı tarafından görülmeyen bir film olduğu için burada kesiyorum).

Floria'yı canlandıran 16 yaşındaki Alexei Kravchenko, sinema tarihinin unutulmaz performansları arasına tartışmasız bir şekilde kazınan muhteşem bir oyunculuk sergiliyor. Yönetmen Klimov ise uzun plan-sekanslarla süslediği rejisinde, savaşın vahşetini seyirciye geçirebilmek adına "gerçekçiliğin" doruklarında gezen ve akıldan asla çıkmayacak bir çok sahne yaratıyor. Özellikle savaş esnasında yakılan 626 Belarus köyünden bir tanesinde yaşananları uzun uzadıya gösterdiği sahne, sanırım bir kez görenin hayatı boyunca bir daha unutamayacağı kadar sarsıcı bir deneyim. Burada fütursuz bir şekilde ıstakoz yiyen kadın ya da omzundaki (ne olduğunu bilmediğim, sincap benzeri) hayvanla oynaşarak katliamı seyreden komutan gibi, biraz abartılı imgeler de mevcut ve bence filmin yegane kontrpuanı da bu resimler. Onun dışında belirttiğim gibi savaşın sadece "kaybedenlerin" gözünden anlatıldığı, çünkü kazandığınız anlarda bile aslında kaybettiğinizi net bir şekilde vurgulayan, savaş karşıtı filmlerin hası diyebileceğimiz "neredeyse başyapıt" bir klasik Idi i Smotri. Film seyretme alışkanlığı olan herkesin mutlaka bir kere görmesi lâzım. "Nereden bulacağız?" deniyorsa, Sharebus'ta filmin çalışan linkleri mevcut.

5 yorum:

allworldfree dedi ki...

peki bu filmi nerden bulabilirim Istanbulda? kolay bulunmuyor ne yazık ki?

allworldfree dedi ki...

veya netten izlenebilecek bir adreste olabilir.

Gündüz Feneri dedi ki...

kardeş şu adreste:

http://sharebus.com/index.php?showtopic=46101

filmin linkleri var,

divx planetta da bu sürümün altyazısı mevcut.

allworldfree dedi ki...

tesekkurler.Güzel filmler varmıs.

Adsız dedi ki...

festivalde gelmişti yanılmıyorsam 2006'da. koltuga mıhlamıştı.

sonu size lanet olsun bu dunyaya dedirtir, cok etkileyicidir.