27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sıklet farkı #2

Bu başlığı daha önce Real Madrid maçında da atmıştım. Bu geceki maç için öncelikle Sir Ferguson'a bir özür borcum var. 10 kişi defans oynayacağını düşünmüştüm ama o "ne olacaksa olsun, korkunun ecele faydası yok" deyip inanılmaz bir yüreklilikle sürmüş takımını sahaya. Gerçi bakınca Chelsea gibi full defans yapacak bir kadrosu da yok elinde, ayrıca Chelsea'den çok daha kaliteli hücumculara sahip ama neticede nasıl bir kadronuz olursa olsun önemli olan zihniyet ve oyun anlayışıdır. Ferguson da bu gece muazzam derecede şahsiyetli mentalitesi ile benim fazlasıyla saygımı kazandı (her ne kadar onun böyle bir kaygısı olmadığını düşünsem de :)

Diğer taraftan, çocukluğumdan beri en nefret ettiğim 3 kulüpten biri olsa da çaresiz bir şekilde 10-15 senedir (3 sene önceki ve bu seneki Barcelona hariç) dünyanın en iyi futbol oynayan takımı olarak gördüğüm United'da, Ferguson'ı ilk kez bu kadar büyük bir taktik yanlış içinde gördüm. Yürekli oyun, 10 kişi defans yapmamak vs. başka bir şey, Barça gibi asla geniş alan verilmemesi gereken bir takıma bunca geniş alan bırakarak oynamak başka bir şey. Üstelik devre arasında Giggs'i ikinci ön libero yaparak neredeyse 4-1-5'e döndü ve maçı orada kaybetti. Fatih Terim 6-0'lık efsane maçta 4-3-3 oynayarak Fener'i ezerken önce Ayhan'ı, sonra Batista'yı çıkarıp Ümit ve Arif'i oyuna alınca Fener 10 kişiyle farka gitmişti, hatırlayınız. Bu akşam ona benzer bir skor çıkabilirdi ama United yine de United'dır ve inanılmaz defans oyuncularına sahip sonuçta. Özellikle Vidic başta olmak üzere çok sayıda kritik müdahale ile pek çok tehlikeyi bertaraf etmeyi becerdiler.

Ayrıca Barcelona serisinde Chelsea'nin kancık futbolu için yazdıklarıma "futbol oyun değil, sonuçta kazanmak için oynanıyor" gibisinden yorum yazan arkadaşlar da haklı çıkmış oldu. Chelsea neticede ne kadar şöhretli ve pahalı oyuncuları olursa olsun, Barça'nın daha iyi bir takım olduğunu kabul edip kendince bir taktikle oynadı. Pek çok kişi başarılı da buldu ama neticeye baktığımız zaman onların akıbeti de United'dan farklı olmadı sonuçta. Ve benim 20 senedir nefret ettiğim United kulübünün takımı, şu anda bana çok daha sempatik geliyor o iğrenç futbolu oynayan Chelsea'ye göre.

Barça'da Xavi adeta resital sundu bu gece. Hem sahanın en çok koşan oyuncusu, hem en fazla isabetli pas yapan oyuncusu, hem de ikinci golün hazırlayıcısı oldu. Iniesta ile birlikte bu maçtaki farkı ortaya çıkaran onlardı. İki takımın kalecilerini, defans bloklarını ve forvet hattını birbiriyle değiştirin, bence o kadar büyük bir fark yaratmaz. Ama orta sahaları değiştirin, 100 maç oynansa Barça hiçbirini kazanamaz. Bu iki oyuncu işte o kadar büyük ve önemli.

Bunlar dışında Pique, iananılmaz derecede önemli kademe ve müdahaleleri ile sahanın yıldızlarından biriydi. Messi'yi zaten söylemeye gerek yok. Ronaldo'dan daha iyi olduğunu ısrarla kabul etmeyenler, Ş. Ligi alması gerektiğini ileri sürenler herhalde şimdi susarlar. Neticede Ronaldo da muhteşem, hatta neredeyse kusursuz bir oyuncu, ayrı konu. Ama Messi resmen bu dünyanın dışından gelmiş bir sanatçı gibi. Bambaşka bir adam. Son olarak kaleci Valdes'in de hiç güven vermeyen bir isim olmasına rağmen iyi bir oyun çıkardığını eklemek gerek.

Sonuç olarak tamamıyla United sayesinde çok güzel bir maç oldu. Seramoni öncesi, sırası ve sonrasında yaşananlar ise tüyleri diken diken edecek kadar güzel çok sayıda an ihtiva ediyordu. Ne mutlu ki şu oyunun zehirini almışız, senelerdir seyrediyoruz.

Barcelona (4-1-2-3): Valdes 8 - Puyol 8, Toure 7, Pique 9, Sylvinho 7 - Busquets 7 - Xavi 10, Iniesta 8 (90+2' Rodriguez) - Eto'o 8, Messi 9, Henry 7 (71' Keita 6)

Man Utd (4-2-3-1): Van Der Sar 6 - O'Shea 6, Ferdinand 7, Vidic 8, Evra 6 - Carrick 7, Anderson 5 (46' Tevez 6) - Park 6 (66' Berbatov 6), Giggs 6 (73' Scholes 5), Rooney 6 - Ronaldo 7

Goller (2-0): 10' Eto'o, 70' Messi

Hiç yorum yok: