24 Mart 2009 Salı

Avrupa liglerinde vaziyet #2: İngiltere

Premier League seyretmesi en zevkli domestik turnuva olmayı sürdürüyor. ManUtd sezon başında benim de en büyük favorimdi bu ligde. Böyle olması da gayet doğal çünkü geçen sene hem ligi hem de Şampiyonlar Ligi'ni kazanan kadrosunu koruduğu gibi, Berbatov gibi de önemli bir takviye yapmıştı. Ayrıca dünyanın en iyi teknik direktörüne de onlar sahip. Tüm bu avantajlarını değerlendirerek uzun vadede geriden usul usul gelerek tam zamanında zirveye yerleştiler. Bu haftaki Fulham yenilgisi inanılmaz bir sürpriz ama bana göre hâlâ şampiyon olmaları % 90 ihtimal. Onlar tökezlemeye devam etse bile Liverpool bu avantajları değerlendirecek bir istikrara sahip değil.

Liverpool demişken, yıllardır şampiyonluğa bu seneki kadar yaklaşmadıklarını düşününce, geçen hafta Lucas'ın da dediği gibi Anfield'da kaybedilen saçma sapan puanlara hayıflanmamak mümkün değil. Eğer sezon başında belirttiğim ve dilediğim gibi, skandal denebilecek Keane transferi yerine neredeyse aynı paraya (Torres'i muhteşem bir şekilde "tamamlayan") David Villa alınsaydı, bence Liverpool şu anda açık ara liderdi kendi liginde. Şimdi Torres'in sadece yüzü dönük oynamayı bilen bir forvet olması yüzünden (ve tek forvet oynadığı için) kendi yarı sahasında iyi kapanan rakipleri açmakta çok zorlanıyor ve yarı yarıya da açamıyor Kırmızılar. Gelecek yıl yapılması gereken en önemli transfer bence David Villa.

Şampiyonlar Ligi'nde ise kendisine karşı "oynamaya çalışan" rakiplere karşı hep başarılı olan Liverpool ciddi favorilerden biri. Ben Chelsea'yi de, Barcelona'yı da geçip ManUtd ile final oynayacaklarına inanıyorum. Göreceğiz.

Chelsea, Hiddink'in gelişiyle birlikte önemli bir ilerleme sağladı futbolunda. Drogba ve Anelka'yı birlikte oynatan Hiddink, Essien'in de son derece formda bir şekilde sahalara geri dönmesi sayesinde üst üste galibiyetler aldı ama bu haftaki yenilgi çok kötü oldu. Hiddink de ligden ümidini kesmiş olmalı ki, en önemli amaçlarının Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak olduğunu söyledi. Bunu yapabilecek güçleri var ama hem Liverpool, hem de Barça'nın ikisini birden elemeleri bence imkânsız.

Arsenal ise Arshavin transferi ile takımdaki kaliteyi ve deneyimi arttırarak ciddi bir ivme yakalamayı başardı. Aston Villa'nın da beklenmeyen düşüşü sayesinde kendileri için hayati önem taşıyan Şampiyonlar Ligi biletine çok çok yaklaştılar. Ama yılbaşında da yazmıştım, Arsenal 'in amacı bu mu olmalı? Koskoca kulübün ne hallere düştüğünü görünce Arsene Wenger'in küçük kafalı zihniyetini eleştirmemek mümkün değil.

Aston Villa ise muhteşem bir şekilde uyguladığı 4-5-1'den 4-4-2'ye döndüğünden beri üst üste yenilgiler almaya devam ediyor. Bu sezon çok iyi iş çıkaran O'Neill'ın Sidwell'i keserek neden böyle bir yola girdiğini gerçekten de anlayamıyorum. Bu hafta da maçtan önce (hem de Liverpool deplasmanında!) 4-2-4 gibi görünen oyuncu kadrosunu görünce maçı kaybedeceklerinden adeta emin oldum. Gerçi zaten kadroları kısıtlı ve Arsenal dururken onların 4. olması büyük sürpriz olurdu ama bu kadar yaklaşmışken bu büyük hedefe ulaşamamak gerçekten üzücü olacaktır.

Hiç yorum yok: