21 Ağustos 2011 Pazar

TDF (Türkiye Digiturk Federasyonu)

Digiturk isimli şirket, Türk futbolunun açık ara en aç gözlü kurumu. Yıllarca 100-150 milyon dolar vererek ve akla hayale gelmeyecek kârlar elde ederek ülke futbolunun aktörlerini sömüren bu leş kargaları, geçen yıl ihale bedeli 421 milyon dolara çıktığında günlerce, haftalarca ağlayarak bu ligin bu parayı etmeyeceğini söyleyip durdu. Ödemede zorluk yaşayacaklarını ama Türk futbolunun selayeti için bu yükün altına girdiklerini falan zırvaladı. Oysa bu işlerle ilgilenen ve araştıran kişilerin de açıkça rakamlarla ortaya koyduğu üzere Digiturk'un yıllık elde ettiği ciro rahatlıkla 1 milyar doları geçiyor ve futbol için ayırdığı paranın neredeyse kendisi kadar da bu işten kâr ediyor.

Ama Karamehmet doyar mı, doymaz elbette. Hoş, kapitalist ve emek sömürücü bir baronun bu kafada olması sürpriz değil, hiçbirimize de olmamalı. Sürpriz olan, dün açıklanan play-off saçmalığında olduğu gibi, ilgili kişi ve kruumların, Digiturk isimli açgözlülere ne kadar müsaade edip ne kadar müsamaha göstereceği.. Dünkü açıklamalardan gördüğümüz üzere TFF daha yeni göreve gelmiş olmasına rağmen yayıncı kuruluşun kuklası olma yolunda hızla ilerliyor.

Dünkü kararla birlikte adeta Türk futbolu yeniden yazılıyor. Ve son kertede baktığımız zaman bunun, yayıncı kuruluş dışında hiç kimseye bir faydası yok. Kulüpler daha fazla maç yapacak bir kere, buna niye sevinsin? Ayrıca 34 haftalık bir maratonu dişiyle tırnağıyla lider bitirmiş bir takım, niye tekrar play-off maçları oynamak durumunda kalsın? Diyelim ki 15 puanla ligi önde bitirdi ama inanılmaz bir şanssızlıkla son hafta üç oyuncusu birden sakatlandı. Ve play-off maçlarında onlardan faydalanamayacak, yazık değil mi? Ekstrem örnek verdiğimi mi düşündünüz, "abartıyor" mu dediniz? 1998-99 sezonunu hatırlatırım o halde size. Şampiyonlar Ligi ön elemelerine kimin gideceğini belirleyecek olan Fenerbahçe-Beşiktaş maçının 2 gün öncesinde Fener kalecisi Rüştü falçatayla elini doğradı. Maçın 5. dakikasında stoper Jes Hogh kırmızı kart gördü. İlk yarının ortalarında da diğer stoper Uche'nin ayağı kırıldı. Fenerbahçe'nin en önemli yeri ve omurgası olan o üçlünün hepsi 3 gün içinde takımdan uzak kaldı. İkisi uzun süreli, Hogh de 2 maç. Dolayısıyla olmaz demeyin, oluyor.

Sezon sonunda oynanacak olan play-off maçları 4 yarı final ve 1 (ya da muhtemeldir ki 2) final olmak üzere heyecan dozu en yüksek karşılaşmalar olacak. Yaratacağı reklam ve reyting pazarı inanılmaz boyutlarda olacaktır ve durduk yerde yayıncı kuruluşun cebine, lig boyunca elde ettiği söz konusu gelirin neredeyse 5'te biri kadar daha gelir girecek demektir. Bu, takımların katlanacağı bu yeni sistemin yarattığı katma değer. Peki kulüplerin cebine buradan ne girecek? Elbette hiçbir şey. Digiturk'ün yayın ihalesini satın aldığı lig bu değildi, dolayısıyla eğer yeni bir lig oynanarak yayıncı kuruluş zengin ediliyorsa şayet, o zaman buradan doğacak katma değer de ihale nispetinde kulüplerle paylaşılmak zorundadır. Kulüpler Şansal Büyüka'nın dediği gibi bu tiyatroya iştirak ediyor, kuyruklarını kıstırıp kafalarını eğiyorsa, onlara da yazıklar olsun. Digiturk bırakıp kaçar diye korkuyorlarsa, bir kedininki kadar bile yürek sahibi değiller demektir. Böyle yağlı bir kapıyı bırakıp gidecek bir babayiğit yoktur zira..

2 yorum:

Koray dedi ki...

Ve beklenen oldu..her şey oldu bitti ye getirildi ve ligin anası s..ildi..Bu değişiklik ve tüp kafanın yaptığı herkes decoder alsın çağırısından sonra bu ligi izleyen -kimse kusura bakmasın- ama en hafifinden enayidir. Su da görüldü ki ( nefret etmeme rağmen) su futbol camiasında digiturk un karşısında omurgalı duran, kendi camiası ve futbol camiasının haklarını savunan bir tek Aziz Yıldırım varmış. O olasydı bu değişikliğin en azından Su an meydan tüp kafa gibi acizlere kaldı, digiturkte cirit atıyor. O kadar aciz ki bu adam kendi takımını nerdeyse öldürmeye teşebbüs eden Bursa seyircisinin çıkardığı olaylara karşılık verilen cezada kaşla göz arasında indirime gidilmesine bile seyirci kalmış, ses çıkarmamıştır. Sonuç olarak elimizde tecavüze ugramış bir lig var su an, bir tutkumuz vardı onun da içine ettiler, çok sinirliyim ana avrat düz gitmemek için zor tutuyorum kendi hepsini allaha havale ettim..

Gündüz Feneri dedi ki...

@koray

aynı duyguları paylaşıyoruz. bir insanın boşanmasından, 20 yıl çalıştığı işinden ayrılmasından vs. daha büyük bir vakıa bu.. yani futbolun hayatımızdan çıkması.. ki çıktı galiba..