8 Ocak 2010 Cuma

Bir kulübü soyan adam

Çevremdeki (istısnasız) bütün Beşiktaş taraftarlarının "tüp kafa" deyip dalga geçtiği, adam yerine koymadığı, 107 yıllık bir camianın kendisine nasıl başkan olarak seçtiğini anlamadığım, yolda görsem bırakın başkan diye saygı duymayı, selam bile vermeye değer görmeyeceğim bir acayip insan Yıldırım Demirören (allah aşkına şu resme bakın); Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birini yıllardan beri soydu, soğana çevirdi ve şimdi de parasını geri istiyor. Habertürk gazetesinde yayımlanan ve kulüp tarafından yalanlanmayan röportaja göre, eğer başkan seçilemezse hemen kongrenin ertesi günü kulübün kendisine olan borcunu tahsil edecekmiş.

Ben, 1.5 senedir bu blogda yazıyorum. Bu adamın yaptığı şey, açık ve net bir şekilde hırsızlıktır. Zira Beşiktaş'ın kendisine olan borçlarının neredeyse tamamı, "yine kendisi tarafından yapılan" abuk-sabuk transferlerde kullanılmıştır. Dolayısıyla eğer kulübün parası yoksa, o transferlerin "yapılmaması gerekir". Durduk yerde kulübün aslında ihtiyacı olmayan bir oyuncuyu alıp, onu alırken de "kulübün parası yok, dur ben vereyim de kulüpten sonra alırız" şeklinde bir zihniyet olabilir mi? Eğer kulübün parası yoksa o oyuncuyu almayacaksın kardeşim! Yok eğer illa ki kulübü borçlandırarak alacaksan, koskoca kulüp niye senin gibi baba parası yiyen bir zavallıya borçlansın? Herhalde Beşiktaş'a kredi verecek bir banka vs. bulunur! Kaldı ki, eğer kulübü on milyonlarca dolar borçlandırarak transfer yapıyorsan, o zaman kulübün kongresine gidip bu konuda icazet alacaksın! En azından insan vicdanı böyle söylüyor.

Tekrar ediyorum: Baba Erdoğan ve oğul Yıldırım, kafa kafaya vererek Beşiktaş'ı kendilerine esir edecek bir plan hazırladılar ve yıllardır bunu uyguluyorlar. Bu yüzden açık bir şekilde suç işliyorlar. Ayrıca yönetim kurulundaki diğer bütün yöneticiler de bu borçlanma transferlerine onay vererek yıllar boyu suç işlediler. Beşiktaş'ın aklı başında bir kongre üyesi, Demirören çetesini mahkemeye verip kulüpten para çaldıkları yolunda ihbarda bulunmalı. Kulübün ilgili dönemdeki bütün harcamaları tek tek ortaya dökülmeli. Daha sonra da divan kuruluna verip bu adamları kulüpten ebediyen kovdurmalı.

Bu baba-oğul, 107 yıldır kulübün başına gelmiş en büyük felakettir. Bu soygunun hesabını da mutlaka vermelidirler. Yoksa Türkiye'de üçüncü büyük hâline gelmekten daha kötü şeyleri de görecek Beşiktaş...

8 yorum:

Schumy dedi ki...

Bir efsaneye göre Erdoğan Demirören oğlum sen git Beşiktaş'a başkan ol, ben sana kulübü yönetmen için istediğin kadar para vereceğim demiş. Bunu da şirketin başına geçip Demirören Şirketler Grubu'nu batırmasın diye yapmış :)

Gündüz Feneri dedi ki...

o efsane değil, herkesin bildiği bir gerçek kardeş. bir manav dükkanım olsa, ben şu tüp kafaya onun idaresini bile vermezdim. allah aklı başında beşiktaşlılara sabır versin.

Unknown dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Gündüz Feneri dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Gündüz Feneri dedi ki...

saldır beşiktaşım kodlu piç, msn'ini ver, görüşelim.

Gündüz Feneri dedi ki...

şimdi çıkıyorum, sabaha kadar herhalde yazmış olursun. yarın yazışalım, derdini çözelim senin.

Unknown dedi ki...

msnde sorunmu çözülr?
hergün akşam 8e kadar abbasağada otoparkda sonra
Loşbahçe sokağı filiz apartmanınındayım.mahallede otoparkçı şenol dersen gösterirler.

Gündüz Feneri dedi ki...

sen msn'ini ver, oradan görüşelim. ben izmir'de olduğum için şimdi yüz yüze mümkün değil. ama en azından o güne kadar aklını başına toplamanı sağlayacak 1-2 şeyi oradan söyleyebilirim.