
Orta saha kurgusuna diyecek bir şey yok, zaten işler (hiç verim alamadığımız ve takımı bir eksik oynatan Nihat'a rağmen) hiç de fena gitmedi ve Arda-Tuncay-Semih patentli bir golle öne de geçtik. Golden sonraki dönemde ikinciyi bulabileceğimiz en az 3 pozisyonda (ilk maçta da takımı yakan) Nihat'ın egoistliği nedeniyle farkı arttıramadık ve devre öylece bitti.
İkinci yarıda İspanya yine beraberlik için saldıran ama savunmasını da dengeli bir şekilde sağlam tutan gerçek bir büyük takım gibi yavaş yavaş gelmeye başladı. Bence asla kasıtlı olmayan bir top-el temasında hakemin çok yanlış kararı ile penaltı ve beraberlik gelince, momentum tamamen misafir takıma döndü. Burada devreye yine Terim girerek doğru bir Nihat-Batuhan değişikliği yaptı. Ama Semih'in çıkıp da Sabri'nin girmesini hangi akıl ve mantıkla izah edebilir bir insan allah aşkına? Hoş, bu rezil hamle ilk maçtaki kadar büyük bir etki yapmadı maça. Sonuçta en fazla 15 dakika kalmış maçın bitmesine ama Sabri'yi öyle bir durumda bir insan niye oyuna sokar? Bilen varsa beri gelsin.
Bosna'nın da kazanması ile gruptaki şans bence gayrı-resmî olarak bitmiş oldu. Bizim takımın hem Bosna, hem de Belçika'yı deplasmanda yenmesi bana göre çok çok uzak bir ihtimal. Geçmiş olsun.
1 yorum:
Yorum Gönder