Bayern Münih ve Lyon'un inanılmaz dominasyonuna artık alıştığımız bu liglerde, içinde bulunduğumuz sezon daha çekişmeli bir mücadele görüyoruz. Özellikle Almanya'da küçücük bir şehrin takımı Hoffenheim, oynadığı Werder Bremen tarzı cesur hücum futbolu ile, sezon başından beri gönülleri fethetti. Ama neticede bu tarz 35-40 maçlık serüvenlerde deneyim, geniş kadro, baskı ile baş edebilme vs. gibi unsurlar fazlasıyla öne çıkıyor. Bayern'in açık ara geri düştüğü haftalarda bile bu yüzden ben onların şampiyon olacağından emindim. Hâlâ da bu şekilde düşünüyorum. Çocukluğumdan beri nefret ettiğim bu iğrenç kulübün imkânları ve kadro kalitesi ile diğerleri arasında adeta bir uçurum var çünkü. Uzun vadede ne olursa olsun ipi onlar göğüsleyecektir.
Hamburg, Hertha, Wolfsburg ve Hoffenheim ise Şampiyonlar Ligi için mücadele ederler. Bu mücadeleyi seyretmek de büyük bir zevk, tadını çıkarmak lâzım. Almanya Ligi diğer büyük liglerden daha fazla gol olan, takımların savunma güvenliğini biraz daha gevşek tuttuğu ve görsel anlamda zengin bir lig. İlginç olan ise Werder Bremen'in durumu. Futbolu seven herkesin gönülden desteklemesi gereken bu muhteşem zihniyetli ekip, uzun süredir başlarında olan teknik direktörleri ve Diego ile Pizarro gibi yıldız isimlerine rağmen deplasmanlardaki skandal performansı yüzünden 9 mağlubiyet alıp ilk 8'in dışında kaldı. Bir an önce toparlanmalarını diliyorum.
Fransa'da ise Lyon'un liderliği sürpriz değil ama bu liderliğin sadece 1 puan farkla olması gerçekten de inanılmaz bir sürpriz. Bordeaux, Lille, Toulouse ve PSG'nin de 2-3 puan geriden gelmeleri ve de Şampiyonlar Ligi'ne girebilmek için ortaya koydukları muazzam mücadele, ortaya çok keyifli bir manzara çıkarıyor. Millî maçlar dönüşü Lyon, Le Mans deplasmanında puan kaybederse çok daha güzel olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder