10 Aralık 2008 Çarşamba

Bülent Uygun isimli mucize

Sivasspor'un teknik direktörü Uygun, hatırlanacağı gibi takımın genel menajeriydi iki sezon önce. Teknik direktörlüğe Lorant getirilmişti ve Sivas lige geldiği gibi yeniden düşecek izlenimi veriyordu. Sonra Lorant ile alınan (ve alınması da gayet doğal olan) rezil neticelerin ardından Alman hoca gönderildi. Ve Bülent hoca başka bir teknik direktörle anlaşmak yerine kendisi eşofmanları giyerek Sivas'ın hocası oldu. Zaten futbolculuk kariyerinin son dönemini bu takımda ve bu futbolcularla birlikte yaşamıştı. Hepsinin tanıdığı, sevip-saydığı, inandığı bir isimdi; ki bunlar bir teknik direktör için mutlaka olması gereken intibalar bildiğiniz gibi.

Sonrası mâlum, Sivas o yılı bir şekilde bitirdikten sonra ikinci sezonunda şampiyonluğa oynadı. İçinde bulunduğumuz üçüncü sezonunda ise yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri. Bir kere, sorgusuz-sualsiz ben Bülent Uygun'un ligin en iyi teknik direktörü olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni de bir teknik direktörde olması gereken hususiyetlerin en fazlasına onun sahip olması.

Daha önce Anadolu takımlarından şampiyonluğa oynayan birkaç tanesi çıktı, hepimiz hatırlıyoruz. En son Ersun Yanal'ın G.Birliği isimli makinası yarışı son haftalara kadar kovalamaya çalışmış ama erken bir şekilde kopmuştu. Yine Yanal'ın Manisa'sı daha 15. haftadan havlu atmıştı lige. En fazla yaklaşan ise 2001 yılında G.Antep oldu ama onlar da Fener'e Kadıköy'de 4-3 kaybederek şansını yitirdi. Bu takımların ortak özelliği ise bu çıkışı devam ettirememesi. Yani şartlar bir şekilde bir araya geliyor, bir hava yakalanıyor, takımın da iyi olduğu açıkça görülüyor ama bir kez üzerlerinde baskıyı hissedince balon gibi sönüyorlar. Sivas'ın onlardan farkı ise sönmemesi. Geçen yılı G.Antep'inki kadar trajik bir şekilde 2. ve 3. ile aynı puanda olup üçlü averajla dördüncü bitiren; şampiyonluktaki 3 rakibine birden (hem de son haftalarda) kendi sahasında kaybeden Sivasspor, aslında travma olabilecek bu hayal kırıklıklarını müthiş bir olgunlukla atlatmayı başardı. Bunu bu sezonki istikrarlarından görüyoruz ve ne kadar olgun bir takım olduklarına hayret ediyoruz. Şahsen ben ediyorum.

Sivas'ın geçen seneki başarısından sonra Uygun şehrin zenginlerinden adeta yalvarırcasına destek istedi ama hiçbir şey bulamadı, hatırlanacağı gibi. O da kendi yağıyla kavrulmaya devam etti. İddaa'dan ve yayıncı kuruluştan gelen hatrı sayılır parayı inanılmaz akıllı transferlerde kullanarak geçen yılki dezavantajlarını yamamaya çalıştı. Bilica gibi 4 yıl İtalya liginin toprağını solumuş ve bence bu ülkenin en iyi stoperlerinden birini (Meira ve Edu'dan kesin iyi, Lugano ile kapışır) 250 bin Euro bedelle alarak bir transfer mucizesine imza attı. Bursa'dan Tum'u bedava alarak ne kadar akıllı olduğunu kanıtladı. Yine sol kanat için de Kasımpaşa takımından tecrübeli Faruk'u transfer etti. Bunların üzerine geçen yıl sakatlık yüzünden 6'şar ay kullanamadığı 4-5 isim de eklenince bir anda derinliği ve kalitesi yüksek şahane bir kadro çıktı ortaya. Şimdi bunun ekmeğini yiyorlar.

Sezon ortasında Fener'in Mehmet ve Musa'yı alacağı söyleniyor. Bülent Uygun'un bu konudaki cevabı gerçekten de inanılmaz: "Ben dâhil vazgeçilemeyecek kimse yok bu takımda. Şu anda elimde izlediğimiz 100 tane oyuncunun ismi var. Mehmet tipinde 2-3 tane forvet var içlerinde, onlardan bir tanesini alırız." Bu kadar özgüveni yüksek bir adam olur mu? Hepimizin bildiği gibi, Bülent Uygun'un saklamadığı bir hayat görüşü var. Belli konulardaki düşüncelerini, yapısını 15 senedir görüyoruz, biliyoruz. Ve mesela benimle alâkası bile olmayan bir insan, hayatta hiçbir konuda ortada buluşamayacağım birisi. Ama bu ona saygı duymamızı engellemiyor, engellememeli. Bu kadar şeyi başarmış biri olarak hâlâ Terim'in onda biri kadar bir ego emaresi göstermiyor ya, sırf bunun için bile ne kadar saygı duyulsa az kendisine.

Bir teknik direktörün sahip olması gereken özelliklerden en fazlasına o sahip demiştim. Bir kere bunlardan en önemlisi, daha önce de yazılarımda müteattit defalar söylediğim gibi sezonun başında "takımı oluşturmak" dediğimiz hadise. Bence teknik direktörün başarısının %50'si buna bağlı. Bülent Uygun bu konuda 20 yıldır gördüğüm en mükemmel hoca. Hatta Terim'in ikinci gelişinde 40-50 M Euro harcadığı (G.Saray hâlâ o dönemin harcamaları yüzünden belini doğrultamıyor) dönemi hatırlayınca Terim'den on gömlek üstün olduğunu bile söyleyebilirim.

Bence ikinci önemli husus oluşturulan o topluluk için en doğru oyun sistemi ve oyun anlayışını bulup takıma monte etmek, ki Uygun bu konuda da kusursuz bir teknik adam. Avrupa'da herkesin tek forvet oynadığı, çift ön liberodan vazgeçemediği bir ortamda 4-3-1-2 gibi bir sistemle ve devamlı hücumu düşünerek ligde bizim devlerimize kafa tutuyor. Ha, bu konuda bir de eksiği var. Mesela sistem ve oyun genel anlamda ne kadar akıllıca olursa olsun, "Braga'ya da böyle oynarım arkadaş" dememek lâzım. Oluşturduğun sistem en doğrusu da olsa, koşullara ve rakiplere göre onda esneyebilmek lâzım. Gerekirse 5 orta saha, tek forvet vs. gibi değişiklikleri yapabilmek lâzım. Uygun'un eksikleri de bence bunlar. Ama bu yıl Intertoto'da dersini almıştır. Seneye bu konuda da bir aşama kaydedeceğini düşünüyorum, umuyorum.

Bir diğer özelliği de futbolcuları üzerindeki "dozunda bir sevgi + dozunda bir saygı" diye özetleyebileceğimiz intibası. Bu ayrıca o oyuncuları motive edebilmesini, onları bir şeylere inandırabilmesini de sağlıyor. Uygun bu konularda da neredeyse kusursuz bir teknik direktör.

Neticede eğer geldiği noktayı, oraya nasıl geldiğini, bundan sonrasının ne olacağını vs. bu kadar akıllı bir şekilde analiz etmeye devam ederse yolunun kısa sürede Fenerbahçe'ye bile düşebileceğini düşünüyorum. Yarattığı muhteşem takımı da zevkle izlemeye ve desteklemeye devam ediyorum. İnşallah bu yıl şampiyon olurlar. Şu kalitesiz, büyüklerin kısır çekişmelerinden artık usandığımız tadı kaçmış ligimizde onlardan daha fazla hak eden başka bir takım yok çünkü...

1 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.