Millî takım, çok gol kaçırdığı ama iyi futbol oynadığını asla söyleyemeyeceğimiz maçta Estonya'ya ilk puanını vererek golsüz berabere kaldı. Fatih Terim hemen hemen her zaman olduğu gibi bu maçta da adeta kendisinin maç başında çıkardığı kadronun ne kadar yanlış olduğunu kanıtlarcasına o mucize değişikliklere sığındı ama bu sefer kedi pilav yemedi. Her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz: Terim denen hocanın taktikten, rakibi çözmeden, doğru kadroyu sahaya sürmekten haberi bile yok. Kendince bir şeyler yapıyor, oyunculara bağırıp çağırıyor; Colin gibi dünyanın en uyuz ve sinir bozucu, en gamsız futbolcusuna bile gaz verebiliyor ama yapabildikleri sadece o kadar. Ve "sadece gaz ile" oynayan dünyadaki tek futbolcu Türk futbolcusu olduğu için de, hayatındaki tek-tük başarıları hep Türk oyuncularla elde etti zaten. Avrupa'da ise tokat üstüne tokat yiyip gerisin geri döndü Edirne'nin berisine. E, Türk oyuncular da "sadece gaz ile" bazen oynar, bazen oynamaz. Eğer başınızda Terim varsa da işiniz böyle şansa ve kadere kalır. İnsanlar Terim'e tapınmaya devam etsin, onun kariyerinin bundan sonrasını hep beraber seyredeceğiz.
Millî takım ise İspanya'nın Belçika'yı yenmesi ile ikincilik şansını devam ettirmiş oldu. Ama Bosna ile Belçika deplasmanlarında ne olur, bunu kimse bilemez. Terim'in "gaz" futbolu, böyle tek maçlarda işe yarayabildiği gibi ters de tepebiliyor. İşimiz Allaha kaldı anlaşılan. Yine de İspanya'ya müteşekkir olmalıyız...
1 yorum:
Eşofmanları giy sahaya in :)
Yorum Gönder