10 Eylül 2008 Çarşamba

Millî takım "imparator" kurbanı

Millî takımın Belçika önünde oynadığı futbol, pek çok zaman olduğu gibi istekli, arzulu, son raddede motive ama yaratıcılıktan inanılmaz derecede uzak ve güdük bir futboldu. Takımın sembol isimlerinden Tuncay'ın, daha 12. dakikada sakatlanıp oyundan çıkması büyük bir şanssızlıktı, tamam. Ancak teknik direktörümüzün, Belçika'nın alan daraltan oyununa karşı Tuncay'ın yerine o dar alanlarda hiçbir şey yapamayan geniş bölge oyuncusu Halil'i oyuna sokması tam bir skandaldı. O Halil ki, aynı teknik adam tarafından Euro 2008'in 23 (!) kişilik kadrosuna bile değer görülmemişti. Dar alan ve rakip defans demişken, Belçika'nın Simons-Kompany şeklindeki tandemi savunmada adeta şiir yazdı maç boyunca. Daha 22 yaşında olan Kompany özellikle, maçın adamıydı bize göre.

31. dakikada, bu maçta ilk defa millî olan Çağlar'ın gereksiz bir faulu sonucu yapılan ortada, Volkan'ın yanlış yer tutması sonucu yenik duruma düştük. Bunun akabinde Belçika takımı iyice geri gömüldü ve uzunca bir süre, onlara çok geniş alanlar bırakılmasına rağmen tek bir etkili kontr bile geliştiremediler. Bu arada Türkiye, Arda gibi uluslararası yetenekteki yaratıcı oyuncusunun müthiş gayretiyle pozisyon"cuk"lar buldu ama gol çıkaramadı. Arda, ilk yarının en ciddi pozisyonunda o uzun defansın arasından etkili bir kafa şutu bile çıkarmayı başardı.

İkinci yarıda imparator (!) teknik direktör, Euro 2008 kadrosuna almadığı başka bir oyuncu olan Mehmet Topuz'u kurtarıcı olarak sahaya sürdü. Bir insanın bu kadar kendisiyle çelişip hâlâ saygı görmesi gerçekten de inanılmaz. Hele de o insanın idare ettiği takımın kaderi adeta 1-2 oyuncunun kişisel gayretine bırakılmış, taktik açıdan tam anlamıyla "geri" bir zekâ ortaya koyarken... Bu arada ikinci devrenin başında Belçika'nın teknik direktörü Arda'nın işlettiği sağ kanadına Mudingayi'yi alarak kendince bir tedbir almaya çalıştı, ama Arda ikinci yarıda sağa geçince bu hamle sonuçsuzluğa mahkûm oldu.

Yine cin teknik adamımız ikinci yarının ortasında üçüncü bir skandala imza atarak bir diğer geniş alan oyuncusu Mevlüt'ü oyuna aldı (bu oyuncu maç sonuna kadar tek bir etkili atak ya da hareket yapamadı). Oyundan çıkan Mehmet Topal'ın boşalttığı orta alan tam bir çayıra dönerken, takımımızın oyunu iyice kısırlaştı; Arda, Semih ve Emre dışında yaratıcı oyuncu olmadığı için de işler iyice sarpa sardı. Tüm takımın ekstra efor harcadığı bu dönemde Kompany rakip defansta devleşmeye devam etti. Ama rakibin akıl almaz derecede şanssız olduğu bir "an"da hakem penaltıyı çalıverdi, ki bizce kesinlikle yanlış bir karardı bu. Bu sayede beraberliği sağlamış olduk.

1-1 olduktan sonra hocanın o âna kadar yaptığı skandal değişiklikler yüzünden maçtaki en kötü futbolunu oynamaya başladı Türkiye. Doldur-boşalt diye tabir edilen, topun ileriye şişirilip önde baskı yapıldığı şuursuz bir oyun... Bu dönemde asıl ilgi çekici şey, Belçika'nın o kadar geniş alanlarda hiçbir şey üretememesi ve yapılan fahiş hataları değerlendirecek beceriden son derece yoksun olmasıydı.

Neticede teknik direktörü olan ve sıradan oyunculardan kurulu vasat bir takım; olağanüstü yetenekli oyuncuları olan ama teknik direktörsüz bir takımdan deplasman puanını koparmayı başardı. Türkiye'nin işi, bu hocanın balı yine tutmazsa çok zor...

1 yorum:

methaldar dedi ki...

Halil'i almasına ben şaşırdım aslında, maç boyunca da pek etkili olamadı. Bir de maçın başından itibaren top şişirmeye başladık, özellikle Gökhan Zan ve Servet'i top kullanmak durumunda bıraktık, onlar da şişirdi haliyle. İleride Semih top indiremedi, ayrıca dönen topları da toplayamadık, buna rağmen sürekli şişirdik gene de. Bunların hepsi de rakipte kaldı haliyle. Terim'in uyarması lazımdı diye düşünüyorum. Esas sorun bu şekilde topu etkili kullanamayıp üstelik kolay kaybetmemizdi.
Yerden oynayınca etkili olduk, özellikle Emre'nin ortadaki verkaçları etkiliydi ama tabii onun da sürekliliği yoktu, ara ara çıktı sahneye iyi işler yaptı bence. Arda sol kanatta yalnız kaldı, biraz yardım gelse oyunu açabilirdik belki.
3. değişiklikten sonra Mevlüt-Kazım değişmiş gibi oldu, Kazım sanki daha etkili olurdu. Yediğimiz golde bence esas sorun kafayı vuran adamın bomboş kalmasıydı, Volkan o köşeyi tutsa, oyuncu diğer köşeye vururdu, o durumda Volkan'ın yapabileceği pek bir şey yoktu, adam paylaşımında çok basit bir hata yapıldı.
Sonuç olarak bu grupta bence Belçika'dan bir şey çıkmaz, Bosna Hersek bunlardan çok daha tehlikeli bir takım.